Esas No: 2022/1652
Karar No: 2022/4287
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1652 Esas 2022/4287 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1652 E. , 2022/4287 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.07.2012 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.02.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Asıl ve birleştirilen dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar davacı vekili ile davalı idare vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince; "... davacının davalı ... aleyhine 16.05.2013 tarihinde açtığı dava evrak üzerinde incelenerek 23.05.2013 tarihinde asıl dava ile birleştirilmiş; asıl davaya ait 10.07.2012 tarihli dava dilekçesi ve birleştirme kararı ile 20.06.2013 günlü duruşma tarihi, anılan davalıya 31.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve mahkemece bir sonraki duruşma günü olan 18.07.2013 tarihinde davalı idarenin yokluğunda esas hakkında karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı idare birleştirilen dava dosyasında davalı olup, idareye birleştirilen dava dosyasının dava dilekçesinin tebliği gerekirken asıl davaya ait dava dilekçesinin tebliğ edildiği anlaşılmakla, usulüne uygun taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği gibi, anılan davalı bakımından yukarıda değinilen usul hükümleri yerine getirilmeksizin davanın esası hakkında hüküm kurulması Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır (HMK 27.md).
O halde, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmaksızın ve yukarıda değinilen usul hükümleri yerine getirilmeksizin işin esası hakkında yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü, davacı vekili ile davalı idare vekili temyiz etmiş, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince; ''...dava konusu 443 ada 1 parsel ile 444 ada 1 sayılı parsel hakkında yapılan imar uygulamalarının iptal edildiği ve oluşturulan imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanaklarının kalmadığı gözetilmek suretiyle; anılan kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 443 ada 1 parsel ve 444 ada 1 sayılı sayılı kök parsellerin sınırları içinde kalan yol ve park vb. olarak ayrılan alanlarıyla birlikte kök parselin ihyası ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere infaza elverişsiz biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.'' şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, ... vekili temyiz etmiştir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.