Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/399 Esas 2022/4418 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/399
Karar No: 2022/4418
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/399 Esas 2022/4418 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, komşu taşınmazların müdahalesi sonucu parsel kaydırmaları olduğunu iddia ederek elatmanın önlenmesi, yapılan binanın yıkımı ve zararlarının tazmini için dava açmıştır. Davalılar ise müdahalede bulunmadıklarını savunmuşlardır. Mahkeme, davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay'ın bozma kararı sonrası yapılan incelemede, imar uygulaması ile davalının müdahalesinin olup olmadığına dair yeterli soruşturma yapılmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, tapu kayıtları, kadastral parsel sınırlarının gösterildiği kroki ve diğer bilgi ve belgeler araştırılmalı, davalının iyiniyetli olup olmadığı ve binanın yıkılmasının fahiş zarar doğurup doğurmadığı gibi konular göz önünde bulundurularak yeniden bir hüküm kurulması gerekmektedir. Kanun maddeleri ise kararda açıkça belirtilmemiştir.
7. Hukuk Dairesi         2022/399 E.  ,  2022/4418 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 01/06/2009 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulü ile tazminat talebinin reddine dair verilen 07/10/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve alacak istemlerine ilişkindir.
    Davacılar, kayden paydaş oldukları 43 parsel sayılı taşınmaza, komşu 42 parsel sayılı taşınmazda bulunan davalılar tarafından bina yapmak ve parsel kaydırmak sureti ile müdahalede bulunulduğunu, davalıların müdahalesi neticesi 43 parselin 44, 44 parselin de 45 parsele kayarak tecavüzlü hale geldiğini, 44 parsel sayılı taşınmaza yapılan tecavüz nedeni ile 9000 TL zararın taşınmaz maliklerine ödendiğini, diğer parsel maliklerinin de taşmadan kaynaklı zararları birbirlerine ödediklerini, yapılan uyarılara rağmen davalıların zararı karşılamadıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile binanın yıkımına, işgal nedeniyle uğradıkları 9000-TL zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, 42 parsel sayılı taşınmazı haricen satın aldıklarını, taşınmaz üzerindeki binayı davacıların binasından sonra, iki parsel arasındaki boşluğa ve yasal prosedüre uyarak yaptıklarını, parsellerin birbirlerine olan tecavüzünün sorumlusu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki tüm taşınmazların birbirine tecavüzlü olduğu, ancak kullanım alanının tapu kaydında belirtildiği kadar olduğu, davacıların kullanımında herhangi bir eksiklik olmadığı, dava açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.06.2016 gün 2014/18767 Esas, 2016/7483 Karar sayılı ilamı ile “Somut olaya gelince, dosyada bulunan kayıt ve belgelerden, 16/05/1997 tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile 42 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin taşınmazı dava dışı Müntaz’a satmayı vadettiği, 42 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı ile ilgili dava dışı kayıt malikleri tarafından 28/09/1998 tarihinde yapı ruhsatı alındığı, davalıların resmi belgelerde isimleri geçmese de taşınmazı haricen satın alıp, üzerindeki binanın kendileri tarafından yapıldığı savunmasında bulundukları, Belediye’nin 19/04/2012 tarihli yazısında, 133 ada 41-48 parsele kadar olan bölümde zeminde yapılmış olan yapıların kadastral parsel sınırına uygun yapılmadığı, parsel maliklerinin muvafakat vermeleri halinde 15 ve 16.madde gereği tevhit, ifraz ve sınır tashihi yapılabileceği, re’sen imar uygulaması yönünden inceleme yaptıklarını ancak sözkonusu parsellerin imar uygulaması sonucu oluşan parseller olduğundan 2005 tarihli uygulama imar planına göre ikinci kez DOP payı kesilemeyeceği, ayrıca müstakil parsel tapusu olan şahısların paydaş olması durumunda farklı çözümsüzlükler olabileceğinden 18 uygulaması yapılmasının mümkün olmadığının belirtildiği görülmektedir.
    Hâl böyle olunca, öncelikle 42 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarının davada yer almalarının sağlanması, tecavüzlü durumun imar uygulamasıyla oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulması sonrası davanın kısmen kabulü ile davalı ...'un davacıya ait 133 ada, 43 parsel sayılı taşınmaza 20/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda kırmızı renkle belirtilen 27 m² bina, yeşil renkte belirtilen 49,50 m² bahçe şeklindeki müdahalesinin men' i ile bina ve bahçenin kal'ine, tazminata ilişkin talebin reddine, diğer davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
    Mahkemece Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulduğu halde bozma kararının gereği yerine getirilmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalıya ait taşınmazın davacıların taşınmazına müdahalesinin İmar uygulaması ile oluşup oluşmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca; davalıya ait ev her ne kadar davacıların taşınmazına tecavüzlü olsa da; mahkemece yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılmak suretiyle, tapu kayıtları tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmeli, İmar uygulamasından önceki kadastral parsel sınırlarını gösteren kroki de getirtilerek hangi kadastral parselde davalının ne şekilde hissedar olduğu araştırılmalı, davalıya ait ve imar uygulaması ile oluşmuş taşınmazlarda davalının hangi tarihte ve ne şekilde hissedar olduğu, davalıya ait evin imar öncesinde yapılıp yapılmadığı, evin yapıldığı tarihte davalıya ait parsel içinde kalıp kalmadığı, tecavüzün imar uygulaması ile oluşup oluşmadığına dair tüm bilgi ve belgeler dosya içerisine alınarak araştırılmalıdır. Ayrıca davalının iyiniyetli olup olmadığı ve binanın yıkılmasının fahiş zarar doğurup doğurmadığı da değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekmektedir.
    Yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...’un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara