Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/715 Esas 2022/4540 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/715
Karar No: 2022/4540
Karar Tarihi: 28.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/715 Esas 2022/4540 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı şirket, davalılarla bir taşınmaz satış sözleşmesi yapmıştır ve sözleşmede cezai şart bulunmaktadır. Davalılar, protokole aykırı olarak taşınmazı üçüncü bir şahsa satmışlardır. Davacı şirket, cezai şartın tahsili için dava açmıştır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, tüketici konumu nedeniyle davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, davalı ... yönünden davayı reddederken, davalı ...'nin vekalet ücreti için maktu ücret yerine nispi ücret alınması gerektiğine karar vermediği için karar bozulmuştur. Yeniden yargılama yapılmadan, davacı şirketin temyiz itirazları reddedilmiş ve davalı ...'nin vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanarak davacıdan tahsili kararlaştırılmıştır.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi: Yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceğini belirtir.
- HMK'nın 323/ğ maddesi: Vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında yer aldığını belirtir.
7. Hukuk Dairesi         2022/715 E.  ,  2022/4540 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.07.2015 gününde verilen dilekçe ile sözleşmeye dayalı cezai şartın tahsili talebi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.02.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KARAR
    Dava, sözleşmeye dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı şirket, davalı ... ile ... Mahallesi 1173 ada 2 parsel A blok 14. kat 54 no'lu bağımsız bölümün satışı konusunda anlaştıklarını, davalının kredi başvurusunun reddedilmesi üzerine, davalının kardeşi ... tarafından kredi kullanıldığını ve ... ile 03/01/2013 tarihli yazılı Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını ve tapu devrinin 04/11/2014 tarihinde gerçekleştiğini, davalılardan ... ile de bu taşınmaz ile ilgili 04/11/2014 tarihli protokol imzalandığını, protokol uyarınca dairenin satışının yapılmak istenmesi halinde öncelikle kendilerine haber verileceğinin bildirildiği ve yine rayiç bedel üzerinden yazılı olarak satın alınmasının teklif edileceği, yedi gün içerisinde söz konusu teklif uyarınca, satın alınmazsa ya da yazılı bir kabul beyanı iletilmezse, satışın istenilen kişiye gerçekleştirilebileceği, bu hükümlere uymayan tarafın 100.000,00 TL ceza ödeyeceğinin düzenleme altına alındığı, protokole rağmen davalıların sözleşme konusunu oluşturan taşınmazı 13/05/2015 tarihinde üçüncü bir şahsa satmış olduklarının öğrenildiğini ve hiçbir surette bilgi verilmediğini, davalı ... ile aralarında yapılmış olan protokolün "sözleşmeden doğan önalım hakkı" kapsamında kaldığını, ayrıca alım işlemini gerçekleştiren ve ödemeleri ifa eden kişinin de davalı ... olduğunu, zaten davalıların hem kardeş hem de ... Gayrimenkul Yapı San. Tic. Ltd. Şti'nin ortakları olduğunu ve birbirlerinin yaptığı işlemlerden haberdar olduklarını, bu nedenle davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek; 04/11/2014 tarihli protokol hükümleri uyarınca kararlaştırılmış olan 100.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/09/2019 tarih ve 2016/19359 Esas, 2019/8762 Karar sayılı ilamıyla "...Uyuşmazlığın temelinin taşınmaz satışından kaynaklandığı dikkate alındığında, davacı bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumundadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup, re'sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak olmaz. O halde mahkemece, müstakil Tüketici Mahkemesi var ise davaya bakmakla Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, müstakil Tüketici Mahkemesi yok ise ara kararı ile uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davacı vekili ile davalı ... vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde, Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. HMK'nın 323/ğ maddesi uyarınca, vekalet ücreti de yargılama giderleri arasında yer alır. Dava açılırken davacı tarafça dava değeri 100.000,00 TL olarak gösterildiğine ve mahkemece davalı ... yönünden davanın esastan reddine karar verildiğine göre; konusu para olan eldeki davada, 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi kapsamında davalı lehine vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanması gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, anılan husus kararın bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 5. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı ...’a verilmesine," cümlesinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    28/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara