Esas No: 2022/602
Karar No: 2022/5090
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/602 Esas 2022/5090 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/602 E. , 2022/5090 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... vd.
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve paydaşlar arası kullanım biçiminin belirlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların paydaş olduğu dava konusu 487 ve 834 parsel sayılı taşınmazlarda davacının kullanımına davalı ...’nin engel olduğunu belirterek, davacının payına vaki elatmanın önlenmesini ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 693. maddesi gereğince hâkim tarafından kullanım durumunun belirlenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; paydaşlar arasında fiili taksim yapıldığını, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, tüm paydaşların davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli 2015/470 Esas, 2016/334 sayılı Kararı ile davanın kabulüne, davalı ...’nin davacının payına elatmasının önlenmesine, fen bilirkişi raporunun kroki-2’de belirtilen ve 10/G ile gösterilen alan ile kroki-3’te 38/E harfi ile gösterilen kısım için TMK 693/2. maddesi uyarınca kullanmak ve yararlanmak üzere davacının kullanımına bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.06.2018 tarihli 2018/6114 Esas, 2018/14519 Karar sayılı ilamında; dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değeri üzerinden harcın tamamlanmaması, davalı olarak gösterilen ..., ..., ... ve ... hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi, TMK 693/2. maddesi gereği taşınmazda kullanma ve yararlanma biçiminin hükmen belirlenmesi istemine dair karar verilirken diğer paydaşlar taraf gösterilmeden hukuki haklarını etkiler şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuşur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 25.05.2021 tarihli 2019/396 Esas, 2021/115 sayılı Kararı ile bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulüne, davacının payına davalı ... tarafından vaki müdahalenin men'ine, ... dışındaki davalılar yönünden davanın reddine, fen bilirkişisi raporunda kroki-2’de belirtilen ve 10/G ile gösterilen alan ile kroki-3’te 38/E harfi ile gösterilen kısım için TMK 693/2. maddesi uyarınca kullanmak ve yararlanmak üzere davacının kullanımına bırakılmasına, diğer taraflar yönünden de fen bilirkişi raporunda belirtilen 125 ada 10 parsel için kroki-2, 125 ada 38 parsel için kroki-3’teki şekli ile tarafların kullanımına bırakılmasına, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, mahalli bilirkişilerin davacının kullanımına davalı tarafından engel olunup olunmadığını bilmediklerini beyan etmelerine rağmen mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davalı tanıklarından ...’in dinlenmeyerek eksik inceleme ile karar verildiğini, dava konusu taşınmazlarda paydaşlar arası fiili taksimin yapıldığını, ayrıca bilirkişinin paylaşım konusunda yalnız metrekare hesabı yaptığını, taşınmazın paylaşımında suya ve yola uzaklığın değerlendirilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ile TMK'nın 693/2. maddesi gereği kullanma ve yararlanma şeklinin belirlenmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık ise, davanın kısmen kabulü kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. Türk Medeni Kanununun 693. maddesinde; “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2. Buna göre, paydaşlar arasında, paylı malı kullanma ve bu maldan yararlanma şekliyle ilgili olarak ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde hakimin yetkili olduğu; bu bölünmenin paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle bölünme biçiminde mümkün olacağı belirlenmiştir. Maddede hakime tanınan yetki, paylı malın mümkün ise yer itibariyle olduğu kadar, zaman bakımından da bölünebileceği esasına dayandırılmıştır. Taksim, taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamaz.
3. 4721 sayılı Kanunun paylı mülkiyete ilişkin hükümleri bütün olarak incelendiğinde, 688. maddeden, 695. maddeye kadar, paylı taşınmazda yönetim, tasarruf, yararlanma, koruma, giderlere katılma ve bu konularda paydaşlarca verilen kararların etkisi düzenlenmiş, bu suretle paydaşların mülkiyet haklarını bir çekişmeye meydan vermeden, uyum ve düzen içerisinde kullanmaları amaçlanmıştır. Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona ermesi (Mad. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere Kanun koyucu, öncelikle, bazı halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır.
4. Kanunun bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır.
5. O halde hâkim, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumundadır. Bunun için de, taşınmazlar başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gereklidir.
3. Değerlendirme
1. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, mahkemece paylı mülkiyete konu taşınmaz için belirlenen kullanma ve yararlanma şeklinin TMK'nın 693/2. maddesine uygun olduğu söylenemez. Somut olayda, mahkemece yalnız fen bilirkişi ile keşif yapılarak, taraf delilleri toplanmadan karar verilmiştir.
2. Hal böyle olunca, mahkemece, taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazların tarla olduğu göz önünde bulundurularak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, her bir paydaşın kullanıp yararlanacağı bir yerin bulunması halinde dahi zaman olarak bölünmesi, kullanım şeklinin taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamayacağı gözetilerek, bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
3.Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1. maddesinde yer alan hükme göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”. Davalı taraf cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olduğunu ve davacının kullanımına engel olmadığını belirtmiş ancak mahkemece davalı tarafın tüm tanıkları dinlenmeden, taraf delilleri toplanmadan, davalının savunması üzerinde durulmadan eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, taraflarca HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.