Esas No: 2022/4041
Karar No: 2022/5169
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4041 Esas 2022/5169 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/4041 E. , 2022/5169 K.Özet:
Davacı, kendi taşınmazının kanalizasyona bağlanabilmesi için davalıların taşınmazından geçit (mecra) hakkı istemiştir. Mahkeme, davacının lehine mevcut taşınmazların sınırları takip edilerek ve taşınmazlar bölünmeden geçirilmesinin uygun olacağı yerler tespit edilerek, kesintisiz mecra hakkı tesisine karar vermiştir. Ancak, mecra irtifakı rögarın bulunduğu yere bağlanmadığından kesintisizlik ilkesine aykırı olacak şekilde hüküm kurulmuştur. Karar, Türk Medeni Kanunu'nun 744. maddesi uyarınca mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir. Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılan araştırma ve incelemede, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine mecra hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Davanın niteliği gereği, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Anılan maddenin son fıkrası uyarınca, istem halinde gideri davacı tarafından karşılandığında mecra hakkının tapu siciline kaydına da karar verilmelidir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... vd.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31/08/2010 gününde verilen dilekçe ile mecra hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/02/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ...,... ada 28 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazda bulunan evinin köy kanalizasyon şebekesine bağlanabilmesi için davalılara ait 119 ada 29 parsel sayılı taşınmazdan 40 metre uzunluğunda bir bölümden geçmesi gerektiğini, davalılar tarafından geçit hakkı verilmediğinden foseptik çukuru yaparak kanalizasyona bağlandığını, ancak evinin yüksekte olması ve arazisinin meyilli olması nedeniyle foseptik çukurunun sızıntı yaptığını ve komşularını rahatsız ettiğini belirterek, evine kanalisazyon bağlanması için davalılara ait taşınmazdan geçit (mecra) hakkı verilmisini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ..., davacının zaruri bir ihtiyacı bulunmadığını, başka parsellerden geçiş ve kanalizasyon alternatifi bulunduğunu, davacının parselinde babasının evi dışında yaptığı evin teknik kurallara ve imara aykırı olduğunu, ... ve ortaklarının maliki olduğu taşınmazdan kanalizasyonlarını birbirine ekleyerek ana rögara bağlayabileceklerini, davacının kendilerine ait parselden kanalizasyon geçirmesinin mümkün olmadığını, ana rögarın 50- 60 metre uzaklıkta olup, parselleri ile ilgisi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlar, bir kısım dahili davalılar da davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacıya ait 119 ada 28 parsel sayılı taşınmaz lehine 29 parselden 22/03/2013 tarihli fen bilirkişi raporu ve eki krokide 1 No'lu alternatif olarak gösterilen turuncu renkli yerden toplam 129,05 m2'lik kısımdan geçit (mecra) hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.”
Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalarda, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına mecra irtifakı kurulacak taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise, dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Mecra irtifakı kurulmasına ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine mecra hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına mecra hakkı kurulması istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Mecra irtifakı kurulmasına ilişkin davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da mecra hakkı kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan “fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi” uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
İrtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Davanın niteliği gereği, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Anılan maddenin son fıkrası uyarınca, istem halinde gideri davacı tarafından karşılandığında mecra hakkının tapu siciline kaydına da karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Yukarıda açıklandığı gibi, mecra hakkının paftada hukuken alınması gerektiği yerden davacı taşınmazına kadar aradaki mevcut taşınmazların sınırları takip edilerek ve taşınmazlar bölünmeden geçirilmesinin uygun olacağı yerler tespit edilerek, bu yerlerden geçirilmesi ve mecra hakkının kesintisiz kurulması gerekir. Buna kesintisizlik ilkesi denmektedir.
Mahkemece, 11/02/2016 tarihli kararda davalılara ait 119 ada 29 no'lu parselden geçecek şekilde ve krokide turuncu renk ile gösterilen yerden mecra irtifakı kurulmuş ise de, mecra irtifakı rögarın bulunduğu yere bağlanmadığından kesintisizlik ilkesine aykırı olacak şekilde hüküm kurulmuştur. Mahkemece mecranın rögara ulaşacağı yere kadar olan bölümdeki yol ve taşınmazlar değerlendirilerek ve yükümlü olacak taşınmaz maliklerine husumet yöneltilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.