Esas No: 2011/5950
Karar No: 2012/6391
Karar Tarihi: 11.10.2012
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/5950 Esas 2012/6391 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat... ile davalı vekili Avukat ...geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, Hastane Genel Onarım İnşaatı nedeniyle devir alınan sözleşmenin müzayaka ve ikrah ortamında imzalamak zorunda bırakıldığı 11.03.2004 günlü devir protokolü ile dava dışı 3. şahsa devretmek zorunda bırakılmaları nedeniyle, devir protokolünün yok sayılarak hakediş alacakları ile kâr mahrumiyeti zararlarına karşılık 700.000,00 TL"nin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, birleşen dava kalan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davalıların ıslah olunan miktara göre kısmen kabulüne dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu inşaatla ilgili 28.05.1997 tarihinde dava dışı ... ile sözleşme imzalanmış 11.12.2000 tarihinde iş sahibinin de katılımı ile yapılan devir protokolünde işin yapımı davacı şirkete devredilmiştir. Bu protokol uyarınca işe başlayan davacı bir kısım imalât gerçekleştirdikten sonra 03.10.2003 tarihli yazısıyla davalı idareden işin tasfiyesini istemiş, tasfiye istemi kabul edilmemiş, yine iş sahibinin muvafakat ve katılımı ile 11.03.2004 tarihinde davacının yükleniminde bulunan işin davacı ... Ltd. Şti."ne devri kabul edilmiştir. Davada bu devir işleminin müzayaka ve ikrah ortamında imzalamak zorunda bırakıldıkları iddia olunmuştur. İkrah"ın şartları başlıklı Borçlar Kanunu"nun 30. maddesinde, “ikrah olunan tarafın hak ve mevkiine nazaran kendisinin yahut
yakın akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut malları ağır ve derhal vuku bulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah muteber addonulur.” Yine aynı maddenin 2. bendinde “bir hakkın veya kanuni selahiyetin isteneceği ve kullanılacağı tehdidi ile müzayakaya düçar olan kişinin yaptığı akit, tehdid eden için fahiş menfaatleri temin etmiyorsa, bu tehdid, ikrahı muteber addolunmaz.” düzenlemeleri yer almaktadır. Somut olayda sözleşmenin feshedileceği teminatların irad kaydedileceği, ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verileceği korkusuyla anılan protokolün imzalanmak zorunda kalındığı kabul edilmiş ise de, az yukarıda değinilen yasa hükmü dikkate alındığında, kabul edilen hususların ikrah ve müzayaka koşulları ile ilgisi bulunmadığı ortadadır. Kaldı ki bir an için devir protokolünün geçersiz olduğu sonucuna varılsa dahi, alacak iddia olunan fiyat farkına ilişkin hakedişlere sözleşme eki ... İşleri Genel Şartnamesi uyarınca usulüne uygun itiraz bulunmadığı gibi sözleşmenin fesih edildiği de iddia ve ispat olunmamıştır. Bu nedenle ara hakedişlerden fiyat farkı istenemeyeceği gibi kâr kaybı zararından da sözedilemez. Taraflar arasında düzenlenen 11.03.2004 tarihli devir protokolün 2. maddesinde devir işlemi gerçekleştikten sonra devreden Su Yüklenim Ltd. Şti."nin ... Başkanlığı"ndan herhangi bir alacak talebinde bulunmayacağı belirtilmiş olmakla, hukuken geçersizliği kanıtlanamayan devir protokolünün geçerli olduğu ve davacının da iş sahibi idareyi ibra ettiği kabul edilerek asıl ve birleşen davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede bilirkişi görüşü ile bağlı kalınarak davaların kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının tümüyle reddine, 2. bent gereğince kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.