Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4771 Esas 2020/5628 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4771
Karar No: 2020/5628
Karar Tarihi: 02.12.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4771 Esas 2020/5628 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/4771 E.  ,  2020/5628 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14.02.2019 tarih ve 2014/801-2019/203 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

    Davacı vekili, davacının 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca her türlü telekomünikasyon hizmetlerini yürütmeye yetkili kılındığını, davalı ile 08.06.2001 tarihinde (SPR -391) 4 adet ISDN -PRI portundan 200 adet DİP ( ... ) numaralı hatlara ilişkin Abonman Sözleşmesi yapıldığını, davalı firmanın PRI devresi incelenerek takibe alındığını, İstanbul"un çok farklı bölgelerinden şahıs ve firmaların söz konusu mahallin bir nevi tandem santrali gibi çalışarak, düşük tarife ile milletler arası telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiğini, İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkeme’sinin 2002/107 D.İş sayılı dosyasından bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırıldığını, davalı adına tahsis edilen ... nolu ISDN -PRI hatlarından 406 sayılı yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak internet ortamında ses iletilmek suretiyle 3. şahıslara milletler arası telefon görüşmelerini yaptırdığının tespit edildiğini, davalının kiralanan hatları ses iletiminde kullanmak suretiyle 3. şahıslarla yapılan konuşmalardan dolayı davacıya 15.113.555,38 TL zarar uğrattığından zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen dava davalısı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında ki abonman sözleşmesi imzalandığını, davacının bir nevi tandem santrali gibi çalışarak düşük tarife ile milletler arası telefon görüşmesi yaptırıldığının tespit edildiğini, davacı şirket -/-

    yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve davalı şirket hakkında dava açıldığını, dosyaların birleştirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı taraftan 08.06.2001 tarihinde SPR -391 nolu iş emri ile 4 adet (DID) özellikli İSDN -PRI portlarının ve 200 adet DID ... numaralarının kurulu bulunduğu toplam 4 adet port ve 200 DID numarasının modemle birlikte devralındığını, davacı şirketin özel hukuka tabi bir anonim şirket olduğunu, kamu kuruluşu niteliğinde bulunmadığını, bu nedenle aralarında abonelik sözleşmesi yapıldığını, davalının hiçbir şekilde tekel hakkını kötüye kullanmak suretiyle sözleşmeye aykırı olarak başkalarına konuşma imkanı sağlamadığını, bu sözleşmesinin 19. maddesine göre abonenin kendi adına kayıtlı telefonundan başkalarının konuşmasına izin verebileceğini, davacının beyanının kabulü halinde dahi bu hususun sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, davacının iddialarının yasal dayanağı bulunmadığını, davacının tek taraflı yapmış olduğu tespitin geçersiz olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen dava davacısı vekili, davacının kiralamış olduğu 4 adet ISDN-PRI portundan 200 adet DID (212 ... telefon hatlarının davalı tarafından tek taraflı olarak görüşmeye kapatıldığını, 23.04.2002 tarihinden başlamak üzere dava tarihine kadar davacı şirketin yoksun kalmış olduğu kazanç kaybına karşılık olmak üzere 250.000 TL’nin fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile hatların kesildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıya kiraladığı görüntü hatlarından davalının ses iletimi yapmak suretiyle davacıyı zarara uğrattığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12008/891 esas ve 2008/8426 karar sayılı ve 06.09.2008 tarihli ilamında, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin 13.04.2007 havale tarihli dilekçe ile gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz etmiş ve bu konuda uzman bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasını istediğini, bu durumda mahkemece davacının bilirkişi raporuna yönelik itirazları da gözetilerek uzman bir bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınıp uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak birleşen İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/239 esas ve 2009/392 karar sayılı dosyası ilel yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı şirket yetkilileri hakkında açılan nitelikli dolandırıcılık suçundan dolaylı yapılan yargılama sonucunda suçun yasal unsurlarının oluşmadığından davalı şirketin yetkilileri olan sanıkların beraatına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkeme’sinin 2002/107 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitin uluslararası görüşmeleri yapan numaraların belirlenmemiş olması DATA hatları üzerinden protokol analizinin yapılıp yapılmadığının kesin belli olmaması, VoIP kanal DATA genişliği ile telefon ses görüşme adet ilişkisinin tespit edilmemiş olması nedeniyle yeterli olmadığı, teknik olarak internet ortamında ses iletmek suretiyle 3.şahıslara milletler arası telefon görüşmesi yapıldığı hususunun davacı şirket tarafından ispat edilemediği, kaldı ki hangi milletler arası konuşmanın hangi ülke ile kimler arasında yapıldığı süresinin ne kadar olduğunun tespitinin teknik olarak mümkün olmadığı, davacının tazminat hesaplanması için gerekli verilerin davacının mevcut sisteminden elde edilmesinin mümkün olmayacağı buna göre asıl davada davacının iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından asıl davanın reddine, birleşen davada davacı aboneliğinin sona erdirilmesi ve cihazların sökülüp götürülmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ise de birleşen davanın davacısının el konulan cihazların faturalarını sunmadığı, ticari defter ve belgelerini sunmadığı, bu nedenle zararının hesaplanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın da reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle maddi hukuka ve muhakeme hukukuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 20,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 64,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 02.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara