Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3257 Esas 2020/936 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3257
Karar No: 2020/936
Karar Tarihi: 26.02.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3257 Esas 2020/936 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, müvekkilinin kızını kasten öldüren davalıya karşı manevi tazminat davası açmıştır. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay bu kararı bozmuştur. Olay tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi uyarınca, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durumlar açıkça gösterilmelidir. Davacının öldürülene yakınlığı, ceza dosyasının Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiş olması ve olayın meydana geliş şekli gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, davacının daha fazla manevi tazminat talep etmeye hak kazandığına karar verilmiştir. Kanunun amacına uygun olarak, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminatın adalete uygun bir para miktarı olması gerekmektedir.
4. Hukuk Dairesi         2017/3257 E.  ,  2020/936 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/12/2013 gününde verilen dilekçe ile kasten öldürme nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/05/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, kasten öldürme nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; davalının 05/05/2011 tarihinde müvekkilinin kızını ateşli silahla kasten öldürdüğünü, ceza yargılaması sonucunda davalının mahkumiyetine karar verildiğini belirterek uğranılan manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; müvekkilinin kasten öldürme suçlamasını kabul etmediğini, davacı ile kızı arasında yakın bir ilişkinin olmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; davalı tarafından kasten öldürülen çocuğun velayetinin davacı annede olmaması, davacının uzun süre ölen kızıyla görüşmemiş olması ve aralarındaki ilişkinin niteliği gerekçesiyle tazminat miktarında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık; olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) uyarınca kasten öldürme eylemine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi uyarınca, olayın meydana geliş şekli, davacının öldürülene yakınlığı, ölen kızının velayetinin bir süre davacıda bulunmamasının sonuca etkisinin olmayacağı, davalı tarafından insan öldürme suçunun kasten işlenmiş ve ceza dosyasının Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiş olması, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı çok azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.


















    Hemen Ara