Esas No: 2005/4-101
Karar No: 2005/133
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/4-101 Esas 2005/133 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi |
: |
Kocaeli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi |
Günü |
: |
14.9.2004 |
Sayısı |
: |
2004/239-262 |
|
|
|
|
|
|
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın davalı SSK yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine dair verilen 3.4.2003 gün ve 2000/389-2003/168 sayılı kararın incelenmesi SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 15.12.2003 gün ve 10983-14826 sayılı ilamı ile,
(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, hatalı tedaviden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan SSK Genel Müdürlüğü hakkındaki dava kısmen kabul edilirken, diğer doktor olan davalılar hakkındaki dava reddedilmiştir.
Davacıların çocuğunun, davalı doktorlar F.Ö.ve B.S.İ.in kusurlu davranışları ile hayatını kaybettiği gerek ceza dosyası gerekse eldeki dava sırasında alınan Adli Tıp ve Yüksek Sağlık Şürası raporları ile sabittir. Davacılar, davalı doktorların kişisel kusurlarına dayanmışlardır. Anılan raporlarla kişisel kusurları belirlendiğine göre adı geçen doktorlarında müştereken müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirdi. Mahkemece, işin mahiyeti gerekçe gösterilerek doktor davalılar hakkındaki davanın reddedilmiş olması nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,hatalı tedaviden doğan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir
A-Davacının isteminin özeti; Davacılar vekili, davacıların kızları olan T. N. D.’in yüksek ateş, ishal ve kusma şikayetleri üzerine davalı SSK Hastanesine gütürüldüğünü, davalılardan Doktor S. İ. tarafından muayene edilip hastaneye yatırılmadan, etkili ve yeterli ilaçlar verilmeksizin eve gönderildiğini, durumu kötüleşince yine davalı kuruma ait başka bir hastaneye götürüldüğünü, burada Doktor F. Ö. tarafından muayene edilip yeni bir ilaç tedavisi ile yine eve gönderildiğini, aynı gün hastanın vefat ettiğini ,davalı kurumun doktorlar ile birlikte bu durumdan sorumlu olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B-Davalıların cevabının özeti; Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.
C-Yerel Mahkeme kararının özeti; Yerel Mahkeme ,maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,manevi tazminat davasının ise dosya kapsamı ve davanın mahiyeti gerekçesiyle,SSK yönünden kısmen kabulüne,diğer davalılar yönünden reddine karar vermiştir.
D-Temyiz evresi bozma ve direnme; Hüküm, Davalı SSK vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş;Yerel Mahkemece “Davalılar D.F. Ö. ve Doktor B.S.İ.haklarında verilen red kararının davacı tarafça temyiz edilmemesi karşısında bu davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğduğu,davalı kurumun diğer davalılar aleyhine rücu davası açmasına engel bir durum bulunmadığı” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
E-Maddi olay; Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 5.İhtisas Kurulu raporuna göre, davalı Doktor B. S. İ.in hastaya uygun tanı ve tedavi uygulamadığı için 4/8 oranında kusurlu olduğu, diğer 4/8 kusurun ise hastanenin işleyişine bağlı bulunduğu, Doktor F.Ö.’ın da bebeği ölümünden 1,5 saat öncesinde görmesine, (otopside de ağır dehidratasyon bulguları saptanan) ve “bari bir hafta daha bekletseydiniz” demesine rağmen hastayı yatırarak tedavi etmeyip evine gönderdiği için 4/8 oranında kusurlu olduğu, geri kalan 4/8 kusurun ise hizmet işleyişindeki faktörlere bağlı olduğu sonucuna varılmıştır.
F-Gerekçe; Davalı doktorların kusurlu olduğu, davalıların tamamının müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakta olupYerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bu konuda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacıların davalı doktorlar aleyhine açılan davanın reddine dair verilen kararı temyiz etmemesiyle usulü kazanılmış hakkın doğup doğmadığı noktasındadır.
Somut olayda Borçlar Kanunu 51.madde anlamında müteselsil sorumluluk sözkonusudur. Davalıların tamamı manevi zararın doğmasından müteselsilen sorumlu olup davacılar, davalıların tamamına veya bir kısmı aleyhine dava açabilir. Davacılar seçimlik haklarını kullanarak davalıların tamamı aleyhine manevi zararın tazmini için dava açmış iseler de mahkemece sadece kurum aleyhine hüküm kurulmuştur. Davacılar tarafından davalı doktorlar için verilen red kararı temyiz edilmemiş olmakla birlikte, bu durum davalı doktorlar lehine kazanılmış hak sonucunu doğurmaz, çünkü davalı doktorlar hakkında verilen red kararı dolaylı olarak davalı kurumu etkileyecektir. Şöyle ki, görülmekte olan davada diğer davalılar da taraf olarak bulunduklarına göre yargılama sonucunda verilen karar ilerde açılma ihtimali bulunan rücu davasında güçlü delil olarak dikkate alınabilir. Davalı kurum, diğer davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle temyiz talebinde bulunmuş olduğuna göre davalı doktorlar yönünden usulü kazanılmış haktan söz edilemez.
Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.3.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.