Esas No: 2006/14-729
Karar No: 2006/723
Karar Tarihi: 15.11.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/14-729 Esas 2006/723 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Uşak Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/04/2006
NUMARASI : 2006/393-736
Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve terkin” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 21/07/2005 gün ve 229-1149 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2006 gün ve 2005/11419-2006/995 sayılı ilamıyla;
(...Uyuşmazlık konusu yer köy yerleşim alanı içerisinde yer almakta olup birden çok evin kapısının açıldığı meydan nitelikli bir alanın küçük bir bölümünü teşkil etmektedir. Davacı, keşif yerinde çizilen krokiye göre "A" harfi ile gösterilen bu yerin kadastro sırasında davalıya ait parsel hudutları içerisine alınmak suretiyle özel mülkiyet alanına dahil edildiğini belirterek davalıya ait parselden iptal edilmek suretiyle yola terkine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; uyuşmazlık konusu yerde davacının özel mülkiyetini ilgilendirir bir hakkının olmadığı ve bu nedenle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı vurgulanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Medeni Kanunun 715 nci maddesinde vurgulandığı üzere; yararlanması kamuya bırakılmış mallar devletin hüküm ve tasarrufu altında olup bunların hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olmayacakları açıktır. Benzer hüküm 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde de yer almakta olup, orta malı taşınmazların özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceği, bunlar hakkında mülkiyet siciline yazılı şekilde işlem yapılamayacağı belirtilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklarca, uyuşmazlık konusu taşınmazın, köy meydanı gibi gözüken kuzey bitişik bölümdeki alanla birlikte ortak kullanıldığı açıklanmıştır. Bu bölümden diğer köy halkının yararlandığı şekilde davalı da yararlanmakta olup, nizalı bölüm üzerinde davalının özel mülkiyeti biçiminde ayrık bir tasarrufunun olmadığı belirtildiğine göre, bu yerin köy orta malı nitelikli yerlerden olduğunu kabul etmek gerekir. Mera, yayla, yol, meydan gibi köy orta malları, herkes tarafından, kimseye danışılmadan ve herhangi bir makam ve merciiden izin ve olur alınmadan serbestçe yararlanılan yerlerden olmakla bu gibi yerlerin herkesçe korunup kollanması da zorunludur. Davacı, köyde oturan bir yurttaş olarak kendi tasarrufunun engellendiği durumla karşı karşıya kaldığından söz ederek dava açtığına göre hukuki yararının mevcut bulunduğu açıktır. Davalıya ait taşınmazın "A" harfi ile gösterilen bölümünün orta malı nitelikli yere dahil olduğu kanıtlandığına göre bu bölümün davalı tapusundan iptali ile yola terkine karar verilecek yerde, mahkemece, davacının sıfat yokluğundan söz edilerek davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
Davacı .. Köyü Tüzelkişiliğine izafeten Köy muhtarı H..D..; davacıya ait evin kuzeyinde yer alan ve köy halkının yol ve köy boşluğu olarak kullandığı 30 m2 miktarındaki yerin, kadastro tespiti sırasında 112 ada 46 sayılı davalı parseline dahil edildiğini ileri sürerek, davalının özel mülkiyet alanına dahil edilen 30 m2 lik bölümün tapusunun iptali ile, köy boşluğu olarak terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı H.. A..G..; kadastro tespiti sırasında özel mülkiyet alanına katılan yer bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin, “dava konusu yerin köy halkının müşterek tasarrufunda olup, davacının özel mülkiyetini ilgilendirir bir hakkının bulunmadığının anlaşıldığı” gerekçesiyle “davanın reddine” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, “mülkiyeti hazineye ait olan köy boşluğu niteliğindeki dava konusu yere ilişkin, davacının şahsi hakkına dayalı olarak tapu iptal ve terkin davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Kadastro sırasında .. ada ..parsel sayılı 291.94 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, davalı adına senetsizden tespit ve tescil edilmiş; davacı köy muhtarlığı dava konusu taşınmazın belirli bir kesiminin kadim köy yolu ve köy boşluğu olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve terkin istemiyle görülmekte olan davayı açmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; yol ve köy boşluğu olduğu ileri sürülen yerin, özel mülkiyete konu olacak şekilde tescili üzerine tapu iptal ve terkin isteminde bulunan davacı köy muhtarlığının, davayı açmakta aktif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki; taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti Medeni Hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin Medeni Usul Hukukunda büründüğü şeklidir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenir. (HUMK. md. 38, TMK. md. 8 ve 48). Buna göre Medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (MK. md. 8) ve tüzel (MK. md. 48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine sahiptir.
Bir kişinin dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Davanın dinlenebilmesi (esasına girebilmesi) için gerekli şartlardan birisi ve en önemlisi, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. O kişinin dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı yoksa, davanın bu yönden esasa girilmeden reddi gerekir. Çünkü hukuki yarar dava şartıdır ve mahkeme dava şartlarını kendiliğinden (re"sen) incelenmekle görevlidir.
Bu genel açıklamalardan sonra konuyla ilgisi nedeniyle, Kamu tüzel kişilerinin de durumunun irdelenmesinde yarar vardır. Bilindiği gibi Kamu tüzel kişileri, görevleri bakımından Kamu otoritesini temsil eden tüzel kişiler olup, Kanunla ya da Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak idare tasarrufu ile kurulur (Anayasa md. 123). Kamu tüzel kişileri taraf ehliyetine sahiptir. İl Özel İdareleri, Köyler ve Belediyeler Kamu tüzel kişiliğine sahip olduklarından (Anayasa md. 127) bu nedenle taraf ehliyetine sahip bulunmaktadırlar.
Bu noktada; köy yollarına vaki el atmanın önlenmesi, buna ilişkin tapu kaydının iptali davalarının köy tüzel kişiliği tarafından açılacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. TMK. 715, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde yolların ilke olarak özel mülkiyete konu olamayacağı, haritasında gösterilmekle yetinileceği hükme bağlanmıştır. Umumi köy yolları da bütün köylünün kullanımına açık kamu malı niteliğindedir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki; tüm köylünün kullanımına açık kadim yolun özel mülkiyete konu edilmesi halinde; buradan yararlanan kişilerin meşru, kişisel ve güncel yararları, kısaca hukuki yararları ihlal edilmiş olmaktadır. Bu durumda da köy sakinlerinden bir ya da bir kaçının özel mülkiyete konu edilen yerin, yeniden yol olarak terkinini istemekte korunmaya değer hukuki yararları bulunduğu kuşkusuzdur.
Mahkemece dinlenen yerel bilirkişi sözlerine ve bilirkişi sözlerini doğrulayan tanık beyanlarına göre fen bilirkişi M..C..un tarafından düzenlenen 07.06.2005 günlü krokide görüldüğü üzere dava konusu taşınmazın kuzey, güney ve doğu hudutlarında umumi köy yolunun bulunduğu, dava konusu edilen ve “A” harfi ile gösterilen 13.65 m2 lik bölümün de, kuzeyde köyün umumi yolunun uzantısı olduğu belirlenmiştir. Dava konusu taşınmazın üç sınırını çevreleyen umumi köy yolu, orijinal paftasında da mevcuttur. Her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu edilen bölümü “köy boşluğu” olarak nitelendirmiş iseler de, uyuşmazlık konusu bölümün kağnı ve traktör geçişi için köy halkınca ortak kullanıldığı ifadesi karşısında, çekişmeli yerin öteden beri kuzey bitişik bölümle birlikte umumi yol olarak kullanıldığı açıktır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinde, yollar da kamu malları arasında sayıldığı için özel kanunlardaki hükümler dışında özel mülkiyete konu olamazlar ve zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün değildir.
Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; tüm köyün ve köylünün yaşama düzenini, yerleşimini yakından ilgilendiren, bütün köylünün kullanımına açık kamu malı niteliğinde bulunan ve haksız şekilde davalı adına tapuya bağlanan dava konusu köy yolunun eski haline getirilmesinde ve bu yoldan köylülerin yararlanabilmesinin sağlanmasında, dolayısıyla tapu iptal ve terkin davasını açmakta davacı köy muhtarlığının aktif husumet ehliyeti bulunduğu gibi; köyde oturan ve kendi kullanımı engellenen köy muhtarının da dava açmakta hukuki yararının bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda; davalıya ait taşınmazın krokide “A” harfi ile gösterilen 13.65 m2 lik bölümünün kuzeydeki köy yoluna dahil olduğu ve bu bölümden bütün köy halkının yararlandığı kanıtlanmıştır. Ayrıca, bir an için nizalı taşınmazın köy boşluğu olduğu düşünülse dahi, davacının adına tescilini gerektirir zilyetliğinin olmadığı da dosya kapsamı ile sabittir.
Hal böyle olunca; yukarıda yazılı gerekçelerle Özel Daire bozma kararına uyularak, taşınmazın krokide “A” harfi ile gösterilen 13.65 m2 lik bölümünün davalı tapusundan iptali ile yola terkinine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.