Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/4-526 Esas 2006/562 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/4-526
Karar No: 2006/562
Karar Tarihi: 20.09.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/4-526 Esas 2006/562 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/4-526 E.  ,  2006/562 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 22/12/2005
    NUMARASI : 2005/352-544

    Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 19.2.2004 gün ve 2003/734 E. 2004/69 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 22.3.2005 gün 2004/6186 E. 2005/2920 sayılı ilamı ile, (...Davacı, davalı C.Savcısı tarafından yapılan hazırlık soruşturmasında ortada ciddi hiçbir delil yokken hakkında ceza davası açtığını, bunda adı geçen davalının kişisel kusuru bulunduğunu belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece, Anayasanın 129/5. maddesinde yazılı nedenlerden söz edilerek dava husumet yönünden reddedilmiştir.
    Memurların ve diğer kamu görevlilerinin kişisel kusur teşkil eden eylemleri Anayasanın 129/5. maddesinin kapsamında düşünülemez. Dava dilekçesinde davacı, davalının kişisel kusuruna dayanarak istemde bulunmuştur. Davacı, hakkında hazırlık soruşturması yapan davalının görevini ihmal ettiği, yeterli soruşturma yapmadığı ve geçerli deliller olmadan hakkında dava açtığını iddia ederek onun kişisel kusuruna dayanmıştır. İddia edilen olguların sabit görülmesi halinde Anayasanın 129/5.maddesi kapsamında değerlendirme olanağı yoktur. Öyleyse mahkemece yapılacak iş davacının iddiası ve davalının eylemleri yasal çerçevede değerlendirilip, incelenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden yazılı gerekçe ile davanın husumet yönünden reddetmiş olması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan nedenlere ve özellikle, Anayasa’nın 129/5.maddesi gereğince memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ilişkin idare aleyhine dava açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlı bulunmasına; dava dilekçesinde sıralanan maddi olgular davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığını göstermesine ve öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilmesi gerektiğine; nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/3/2006 gün, E: 2006/4-86, K;2006/111 sayılı kararında da aynı ilkenin benimsenmiş olmasına göre; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden HUMK.429md. gereğince BOZULMASINA 20.09.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ
    Anayasanın 129.maddesinin 5.fıkrasında “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlarından doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine dava açılır” hükmüne ve Devlet Memurları Kanununun 13.maddesinin 1.fıkrasında “kişiler Kamu Hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurumlar aleyhine dava açarlar” hükmüne, İdari Yargılama Usul Kanununun 13.maddesinde “gerek Anayasa gerekse Devlet Memurları Kanununun 13.maddesi ile memur için getirilen teminat yalnızca kamu görevlilerinin” kamu hukukuna bağlı görevleriyle, yani bunların kamu hizmeti görürken yaptıkları görev kusuru “hizmet kusuru” söz konusu olduğunda geçerlidir ve ancak bu halde kamu görevlisine karşı doğrudan adli yargı yerinde dava açılamaz” hükümlerine göre davalı C.Savcısının bu bağlamda memur teminatı kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
    Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 13.05.1986 gün ve 1995/4064 sayılı ve Danıştay 10.Dairesinin 10.03.1981 gün 1986/766 E. 1988/401 K. Sayılı kararları Anayasa ve Devlet Memurları Yasasının yukarıda belirtilen hükümlerine uygundur.
    Davalı C.Savcısı delilleri toplamış ve ilgili mahkemeye iddianame ile dava açmıştır. Delillerin takdiri yargılama sonucu mahkemeye aittir. C.Savcısının topladığı delillerle açtığı davada kişisel kusuru düşünülemez, zira davacı tutuklanmamış, hatalı hüküm ile mahkum olmadığından davacının kişisel zarara uğradığı da düşünülemez. Aksi halde tüm C.Savcılarının görevlerini yapmaları sonucu yargılanma ile karşılaşmaları durumu karşısında, C.Savcıları görev yapamazlar.
    Anayasanın 129/5.maddesine göre “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri suçlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılır.” hükmü gereğince bu davanın idare yargı yerinde açılması gerektiğinden ancak davalının gerçek kişi olması nedeniyle, gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağından davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne muhalifim.

     

    Hemen Ara