Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-248 Esas 2006/216 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/8-248
Karar No: 2006/216
Karar Tarihi: 19.4.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-248 Esas 2006/216 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/8-248 E.  ,  2006/216 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 22/11/2005
    NUMARASI : 2005/285-583

     Taraflar arasındaki "tapu iptal, tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kahramanmaraş 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne  dair verilen 1.6.2004        gün ve 2003/369 E., 2004/372 K. sayılı kararın incelenmesi davalı hazine ve belediye vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 4.10.2004 gün ve 2004/5524-6391       sayılı ilamı ile, (...Davacılar vekili, kadastro çalışmaları  sırasında H.. kızı H. K. ve arkadaşları adına paylı olarak tespit ve tescil edilen dava konusu 266 parselde 1971 yılından bu yana vekil edenleri ve miras bırakanının zilyet olduğunu, isimleri yazılı kayıt maliklerinin belli olmayan kimseler olduğunu, tapu kaydının TMK.713/2 fıkrası uyarınca hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine ve Belediye vekilleri, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
    Mahkemece, toplanan deliller gereğince davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Belediye ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK.nun 713/2.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir.Ancak, kanunun açıkca izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir.Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2 maddesindeki düzenlemelerdir.Anılan maddede “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş yada hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyeti de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Açıklandığı üzere mülkiyetin aktarılmasına ilişkin bu tür uyuşmazlıklarda davanın kayıt malikinin mirasçılarına hiç mirasçı bırakmama halinde son mirasçı sıfatı ile Hazineye karşı açılması gerekir.Dava TMK.nun 713/1 maddesindeki tapusuz taşınmazın  tesciline ilişkin bulunmadığına ve belediyenin mirasçılık sıfatı da söz konusu olmadığına göre belediye hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
    Belediye vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerindedir.
    Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Dava dilekçesi pek açık olmamakla birlikte TMK.nun 713/2 maddesinde yazılı  “.... maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan....” sebebine dayanmışlardır. Kadastro tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikleri anılan maddede yazılı tapu kütüğünden anlaşılamayan  kimseler değildir. Anılan madde de yazılı “...maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kimse....” ile bu kişilerin kimliğine ve adreslerine ait bilgilerin belirlenmemesi farklı olgulardır.Kayıt maliki ve mirasçılarının kimliklerinin ve adreslerinin belirlenmemesi o kişilerin tapu  kütüğünde yazılı “... maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan kimse olarak..” kabul edilemez.Bu durumda kayıt maliklerinin mirasçılık belgelerinin alınması,ölüm tarihlerinin belirlenmesi,ölüm tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre geçmiş ise davanın mirasçılarına yöneltilmesi, iddia ve savunma çerçevesinde delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın TMK.nun 713/1 maddesi kapsamında kalan tapusuz bir taşınmazın tescili olarak nitelendirilmesi suretiyle hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabul şekline göre de bu tür davalar başarıya ulaştığı takdirde geriye kalan harcın davacılardan alınmasına karar verilmesi gerekirken davalılara yükletilmiş olması da doğru değildir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalı Hazine vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasay aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Hemen Ara