Esas No: 2022/149
Karar No: 2022/6657
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/149 Esas 2022/6657 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/149 E. , 2022/6657 K.Özet:
Bir alacaklı, bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatır. Ancak, borçlu, imza itirazında bulunur ve icra mahkemesine başvurur. İlk Derece Mahkemesi, itirazı kabul ederek takibi durdurur. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi, takibi borçlu yönünden durdurur ve alacaklının aleyhine tazminat ve para cezası hükmeder. Alacaklı kararı temyiz eder. Kararda, kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itirazın İİK'nun 170. maddesinde düzenlendiği belirtilir. Maddede yer alan üçüncü fıkra, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret eder. İmza incelemesi için ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2. maddesi gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri uygulanır. Bununla birlikte, somut olayda bilirkişi raporu eksik olduğu ve alınması gereken belgelerin tamaml
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlu icra mahkemesine başvurusunda imza itirazında bulunmuş, İlk Derece Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda itirazın kabulü ile takibin murteriz borçlu yönünden durdurulmasına karar verilmiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacaklının istinaf talebinin esastan reddine, borçlunun istinaf talebinin ise kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yerine; imzaya itirazın kabulü ile takibin borçlu yönünden durdurulmasına, alacaklı aleyhine asıl alacak üzerinden % 20 tazminat ve % 10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmiş, karar alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.
İİK’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesinde yer alan “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 211. maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir. ( Hukuk Genel Kurulu'nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı)
Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise de borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır.
Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E.,2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan 28.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda; 03.9.2020 tarihli nüfus müdürlüğünce düzenlenmiş adres beyan formu, 22.7.2019 tarihli noterlikçe düzenlenmiş vekaletname, 08.7.2019 tarihli banka tarafından düzenlenmiş tediye, 25.10.2019 tarihli mahkemece düzenlenmiş tebliğ mazbatası ve istiktab tutanağının mukayeseye esas alınarak, takip konusu 20.3.2019 düzenleme tarihli bonoda borçlu ... adına atılı bulunan imzaların, mevcut mukayese imzalara kıyasen adı geçen borçlunun eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı, alacaklı tarafından bilirkişi raporuna karşı verilen itiraz dilekçesi ile, bilirkişi tarafından incelemeye esas alınan mukayese belgelerin tamamının takip konusu bononun düzenleme tarihinden sonraki tarihli olması nedeniyle raporun yeterli olmadığı belirtilerek, düzenleme tarihinden önceki tarihli mukayese belgeler toplanarak yeni bir rapor alınması talebinde bulunulduğu, son celsede de yeni bir rapor alınmasına ilişkin talebini yinelediği, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nce mevcut raporun hüküm kurmaya elverişili olduğu gerekçesiyle söz konusu rapora göre karar verildiği anlaşılmakta ise de; mahkemece mukayese belgelerin temini için kurumlara yazılan müzekkerelerde takip konusu bononun düzenleme tarihi belirtilmeden borçlunun imzasının bulunduğu belgelerin istendiği görülmüştür.
Buna göre; mahkemece alacaklı tarafından, mukayese belgelerin bulunduğu bildirilen yerlere yazılan müzekkerelerde, takip dayanağı bononun keşide tarihi yazılarak bu tarihten önceki tarihli belge asıllarının istenmesi suretiyle mukayese belgelerin dosyaya kazandırılması
ve bunlarla birlikte huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 08.11.2021 tarih, 2021/107 E. - 2021/2470 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 02/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.