Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/456 Esas 2022/6948 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/456
Karar No: 2022/6948
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/456 Esas 2022/6948 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Borçlunun icra emrine itiraz etmesi sonucunda, alacaklıların icra mahkemesine yaptığı başvurunun reddedildiği, istinaf başvurusunda ise Bölge Adliye Mahkemesi'nin ret kararı verdiği ancak kararın gerekçe kısmında çelişki meydana getirildiği anlaşılmıştır. Gerekçe kısmında şikayetin kabulüne yönelik açıklamalar yapılmıştır ki bu çelişki HMK'nun 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olarak sayılmıştır. Anayasa'nın 141/3. maddesi ve HMK'nun 27 ve 297. maddeleri gereği, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olmasının yanı sıra, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam uyumlu, mahkemece nasıl nitelendirildiğini, hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını açıklayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Kararların gerekçeli olmaması, yargı erki ile hakimin, mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesine aykırıdır ve kamu düzeni ile ilgilidir.
12. Hukuk Dairesi         2022/456 E.  ,  2022/6948 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir".
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
    Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
    Somut olayda, şikayetçi alacaklıların icra mahkemesine başvurularında, icra müdürlüğünün, alacaklılar tarafından İdareye yazılı başvuru yapılmadığı gerekçesiyle, alacaklıların borçluya icra emri gönderilmesi taleplerinin reddine ilişkin 05.7.2019 tarihli
    kararının iptalini istedikleri, İlk Derece Mahkemesi’nce şikayetin reddedildiği, alacaklıların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, “… İYUK madde 28 şartlarının oluşmadığı yönündeki şikayet hakkı takip borçlularına ilişkindir. İcra müdürünün takip alacaklısının takip yapma hakkına sahip olup olmadığını bu şartın henüz gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleme yetkisi bulunmamaktadır.” denilmekle, gerekçenin şikayetin kabulü gerektiğine yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bu suretle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirilmiştir.
    O halde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulması HMK'nun 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ :
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 25.11.2021 tarih ve 2020/724 E. - 2021/2262 K. sayılı kararının yukarıda belirtilen nedenlerle re’sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre alacaklıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 08/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara