Esas No: 2015/16009
Karar No: 2015/5339
Uyuşturucu madde ithal etme - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/16009 Esas 2015/5339 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 10 - 2014/109319
Mahkeme : ADANA (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesi (TMK 10. maddesi ile görevli)
Karar Tarihi- Numarası : 23/01/2014– 2012/110 esas ve 2014/11 karar
Suç : Uyuşturucu madde ithal etme
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
1-Sanıklar E....., N....., E.... ve A..... hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;
Ele geçen 52.090 gram eroinin miktarı ve suçun işleniş şekli gözetildiğinde sanıklar N... E.....ve A....i hakkında temel cezanın suç tarihi itibariyle üst sınırdan tayin edilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, esas hakkında mütaala sanıklar ve müdafilerine hüküm verilmeden önce okunduğu ve buna ilişkin savunmalar yapıldığı için tebliğnamedeki ek savunma alınmasına dair düşünceye iştirak edilmemiş, yargılama giderlerine ilişkin terkin işleminin ve TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; Cumhuriyet savcısının, sanıklar müdafileri ve sanık A....."nin yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmalarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, hükmolunan hapis cezalarının süresi ile tutuklama tarihine göre sanıkların salıverilmelerine ilişkin taleplerin reddine,
2-Sanık Nihat hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
Ele geçen 52.090 gram eroinin miktarı ve suçun işleniş şekli gözetildiğinde sanık hakkında temel cezanın suç tarihi itibariyle üst sınırdan tayin edilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, esas hakkında mütaala sanık ve müdafiine hüküm verilmeden önce okunduğu ve buna ilişkin savunma yapıldığı için tebliğnamedeki ek savunma alınmasına dair düşünceye iştirak edilmemiş, yargılama giderlerine ilişkin terkin işleminin ve TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın üzerinde ele geçen .Euro ve .TL paranın uyuşturucu madde satışından elde edildiğine ilişkin kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden sanığa iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı, sanık ve müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının müsadereye ilişkin bölümünde yer alan ".- Euro ve . TL paranın” ibaresinin çıkarılarak, müsadereye ilişkin bölümden sonra gelmek üzere “.- Euro ve .TL paranın suçtan elde edildiği konusunda yeterli ve kesin delil bulunmadığından sanık Nihat’a iadesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmolunan hapis cezasının süresi ile tutuklama tarihine göre sanığın salıverilmesine ilişkin taleplerin reddine, 23/12/2015 tarihnde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 24.12.2015 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı .. katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan Sanık N.. K.. müdafii Av. S. S. sanık E. M. müdafi Av. M.. G.., sanık A.. Y.. müdafileri Av. B. H.A. ve Av. G.. A.. ile sanık N.. E.. müdafii Av. B. G.yokluklarında/yüzlerine karşı 21.01.2016 tarihinde, açık olarak okunup anlatıldı.
KARŞI OY;
Sanıklar N.. E.. ve E.. M.. müdafilerinin, duruşma istemi yasal süresinden sonra olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği halde, duruşmaya kabul edilmesi 1412 sayılı CMUK"nın 318. ve 5271 sayılı CMK"nın 299. maddeleri amir hükmüne açıkça aykırılıktır. Şöyle ki;
1- EŞİTLİK kavramı, her yer ve koşulda vazgeçilmez temel bir dinamiktir. AY"nın 10. ve TCK"nın 3. maddelerinde, herkesin yasalar önünde eşit olduğu açıkça vurgulanmıştır. Adaletin temel taşı olan objektiflikten uzaklaşılmaması ilkesi, yargı mekanizmasında yerleşik kuralların yansız ve taraf gözetmeksizin uygulanması ile doğrudan ilintilidir.
Dairemizin emsal uygulamaları, süresinden sonra yapılan duruşma isteklerinin reddi yönündedir. Herhalde, temyiz incelemesi yapılan dosyalarda sanık sayısının tek veya birden fazla olması durumu, bu kuralın değişken olarak uygulanmasını gerektirmez, yani yasadaki emredici kural bütün dosyalarda aynı şekilde tatbik edilmelidir. Şayet, çoğunluk görüşüne itibar edilecek ise; süre tutum dilekçesinde duruşma isteği yer almadığı halde, gerekçeli temyiz dilekçesinde duruşma istenmiş ise, bu dosyaların dahi (sanık sayısına bakılmaksızın) duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk vardır.
2- RE"SEN duruşma açma, Yargıtay"ın yetkisi dahilindedir. Ancak, buna ilişkin ön inceleme raporu ve ihtiyaç durumunun tespitinden sonra duruşmada bulunmasına karar verilen sanık veya müdafilerine tebligat yapılıp çağrılmalıdır. Halbuki, dosyada ön inceleme raporu ve resen duruşma açılması yönünde bir kararda bulunmamaktadır. Dolayısıyla, duruşma günü kendiliğinden çıkıp gelen sanıklar müdafiinin bu bağlamda duruşmaya kabul edilmesi olanaksızdır.
3- SAVUNMA HAKKI, evrensel hukuk ilkelerindendir. Süresinde istemde bulunmayan sanıkların duruşmaya kabul edilmesi; duruşmaya çağrılmayan dosyanın diğer sanıkları açısından savunma hakkının kısıtlanması manasına gelecektir. Zira, bu şekildeki imtiyaz ve ayrıcalıktan duruşmadan haberdar olmayan diğer sanıkların da yararlanması ve duruşmaya çağrılmaları gerekir. Bunun aksini düşünmek, duruşmada yeniden kendilerini anlatma imkanı verilmediğinden adalet ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin ihlal edilmesi manasına gelecektir.
SONUÇ OLARAK; duruşma isteği yasal süresi geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığı halde duruşma isteği kabul edilmesi ve duruşmaya kabulüne karar verilmesi hukuk ve yasalara aykırıdır. Bu nedenlerle, çoğunluğun sanıklar N.. E.. ve E.. M.. müdafilerinin duruşmaya kabulüne ilişkin kararına katılmıyorum. 23/12/2015