Mahkumiyet - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2017/535 Esas 2020/319 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/535
Karar No: 2020/319
Karar Tarihi: 04.02.2020

Mahkumiyet - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2017/535 Esas 2020/319 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2017/535 E.  ,  2020/319 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    I- Hükümlü ... savunmanı ile mağdur ... vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
    1-) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarih ve 2007/125-186 sayılı kararında açıklandığı gibi, temyiz edilmeden kesinleşen bir hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir ve genel yargı ile uyarlama yargısı birlikte yürütülemez.
    “Bozma kararının sirayeti” müessesesi ise; bir hükmün, sanıkların tamamının ceza sürelerini etkileyecek bir şekilde lehe bozulması halinde, temyiz davası açmayan diğer sanıklar için mümkün olup; sanıkların bir kısmı için usul kurallarına riayetsizlik nedeniyle verilen bir bozma kararının, yasa kuralının anlamı dışında yorumlanıp, temyiz davası açmayanlara sirayetinden bahsetmek olanaklı değildir.
    Somut dava dosyasında, hükümlü ... hakkında Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.2009 gün ve 2008/375 esas, 2009/393 sayılı kararı ile verilen önceki mahkumiyet hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği;
    Aynı dosyada sanık olan ... ve ... savunmanları tarafından açılan temyiz davası üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 31/03/2015 gün ve 2012/24942 esas ve 2015/38861 karar sayılı ilamı ile bozulup mahalline gönderilmesi üzerine, hakkında hüküm kesinleşmiş olan ...’ın, tekrar yargılanma sürecine dahil edilmek suretiyle ikinci hükmün kurulduğu;
    Hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen hükümlü yönünden kurulan ikinci hüküm, hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olup, hukuken varlık kazanmayan bu kararın temyiz davasına konu edilebilmesinin de olanaklı bulunmadığı gibi aykırısı durumda da anılan hükmü temyiz hakkı bulunmadığı anlaşıldığından;
    2-) Kayden 03.03.1998 doğumlu olan mağdur ...’in kanuni temsilcisi olan babası ..."in 09/04/2009 günlü oturumda, sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan ettiği;
    Kanuni temsilci ile CMK"nin 234/2. maddesi uyarınca mağdura atanan vekilin iradelerinin çelişmesi halinde, kanuni temsilcinin iradesine üstünlük tanınması gerektiği ve mağdurun yasal temsilcisinin de yukarıda belirtildiği üzere, duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açıkça şikayetçi olmadıklarını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında;
    Hükümlü ... savunmanının konusu bulunmayan temyiz istemi ile katılan sıfatı bulunmayan mağdur ... vekilinin vaki istemlerinin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
    II- Sanık ... hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Oluş ve dosya kapsamına göre; suç tarihinde 12 – 15 yaş aralığında bulunan sanık ...’nin eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a-c, 31/2, 66/1-d, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 11 yıl 3 aylık kesintili zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 12.08.2008 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
    III- Sanık ... hakkında, mağdur ...’e karşı yağma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dosya içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Sanık ... hakkında yağma suçundan verilen, Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.2009 gün ve 2008/375 esas, 2009/393 karar sayılı önceki hükmüne yönelik olarak aleyhe temyiz söz konusu olmadığı halde, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesine göre sanığın ceza süresi bakımından kazanılmış hakkı gözetilmeden; etkin pişmanlık nedeniyle TCK"nin 168/3. maddesi uyarınca 1/3 indirim yapılırken hesap hatası sonucu, 4 yıl 10 ay 20 gün yerine 5 yıl 2 ay 20 gün belirlenip sonuç ceza olarak 4 yıl 4 ay 6 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanı ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK"nin 168/3. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümdeki “5 yıl 2 ay 20 gün” ibaresi çıkarılarak yerine “4 yıl 10 ay 20 gün”; sonuç ceza olarak belirlenen “4 yıl 4 ay 6 gün” ibaresi çıkartılarak yerine “3 yıl 12 ay 26 gün” yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    IV- Sanık ... hakkında, mağdur ...’e karşı yağma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1-) Oluş ve dosya içeriğine göre; semt pazarında el arabaları ile pazar eşyası taşıyan mağdurların yanlarına gelen sanıkların, sebze satacaklarından bahisle taşıma yaptırmak hususunda pazarlık yaparak 5,00’er TL.na anlaştıkları, el arabalarını alıp sanıklarla birlikte yola çıkan, bir süre ilerledikten sonra şüphelenip geri dönmeye başlayan mağdurların peşinden giden sanıkların; “Sizinle anlaşacağız bize bir emanet bırakın işe gidin sonra da geri gelin” dedikleri, bir şey vermek istememeleri üzerine sanık ...’in, cebinden bıçak gösterip, “Emaneti bırakın” diye tehdit ettiği; bir şeyleri olmadığını beyan eden mağdurların üzerlerini arayan sanıkların “Sizi dilim dilim doğrarız, çıkarın paraları” diyerek, mağdur ...’in 9,50 TL, ...’in de 2,50 TL. parasını aldıkları, mağdurlar paralarını istediklerinde ise “Polise falan söylerseniz sizi lime lime keseriz” diyen sanıklardan korkan yaşı küçük mağdurların olay yerinden ayrıldıkları, olayda;
    Mağdur ..."in kollukça alınan 14/07/2008 tarihli ifadesinde; üzerlerini aramaya yöneldikleri sırada, cebinde bulunan metal paraların çıkarttığı sesi duyan sanıkların, kendi üzerindeki paranın 2,50 TL"si ile mağdur arkadaşı ..."in üzerinde bulunan toplam 9,50 TL. tutarındaki tüm parasını aldıklarını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında;
    Olay anında, mağdur ..."in üzerinde suç konusu 2,50 TL. haricinde başka para ve/veya değerli bir eşyasının bulunup bulunmadığı, varsa, bunların sanıklar tarafından görülüp görülmediği ve/veya aramaları halinde bulunmasının olanaklı bulunup bulunmadığı hususları saptanıp, sonucuna göre sanığın özgülenen kastı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edildikten sonra, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 150/2. maddesinin uygulama olanağının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    2-) 17.12.2009 gün ve 2008/375 esas, 2009/393 karar sayılı ilk hükmün, sanık ... aleyhine temyiz edilmediği halde, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesine göre sanığın ceza süresi bakımından kazanılmış hakkı gözetilmeden; etkin pişmanlık nedeniyle TCK"nin 168/3. maddesi uyarınca 1/3 indirim yapılırken hesap hatası sonucu, 4 yıl 10 ay 20 gün yerine 5 yıl 2 ay 20 gün hesaplanıp sonuç ceza olarak 4 yıl 4 ay 6 gün hapis cezası belirlenmek suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanı ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, hükmün bu kısmı ile ilgili olarak bozmanın sanık ...’a sirayetine, 04/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara