Esas No: 2015/4906
Karar No: 2016/285
Karar Tarihi: 18.01.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4906 Esas 2016/285 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2015 tarih ve 2015/..... sayılı yazısı ile; “Siahlı terör örgütüne üye olma suçundan suça sürüklenen çocuklar ... ve ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2, 31/3, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca cezaların ertelenmesine dair ... Çocuk Mahkemesinin 18.10.2012 tarihli ve 2010/... esas, 2012/... sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22.12.2014 tarihli ve 2013/... esas, 2014/... sayılı ilamında belirtildiği üzere;
1- Silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğu tespit edilemeyen sanığın 06.10.2009 tarihli davaya ve kabule konu edilmiş patlayıcı madde niteliğinde olan molotofları imal edip bulundurma eylemine ilişkin suçun hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6008 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ekli 2911 sayılı Kanunun 34/A maddesinde yer alan ve hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı ve TCK"nın 220/6. maddesi uyarınca yapılacak uygulamaya esas alınabileceği gözetilip TCK"nın 174/1-2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanığın sübuta eren silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve patlayıcı madde bulundurma suçlarından cezalandırılması gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
2- Hükümden sonra 06.03.2014 tarih ve 28933 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. maddesinde yapılan değişiklik karşısında, görev hususunun nazara alınmasında zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesinde isabet görülmemiştir.” gerekçeleriyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.05.2015 gün ve 94660652-105-07-1623-2015-9321/29982 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
./..
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 21.12.2009 tarih, 2009/645 soruşturma, 2009/419 esas ve 2009/306 iddianame numarası ile İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, Mahkemenin 27.09.2010 gün ve 2010/238 sayılı kararı ile ""6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun 8. maddesi ile CMK 250. maddesine eklenen 4. fıkra gereğince mahkememizin görevsizliğine"" karar verdiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın görevli ve yetkili Antalya 1. Çocuk Mahkemesine gönderildiği, yargılamanın bu mahkemece yapılarak suça sürüklenen çocuklar hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan ayrı ayrı beraatlerine, terör örgütü üyeliğinden mahkumiyetlerine karar verilmiştir. Suça sürüklenen çocuk Mehmet Doman müdafii tarafından kararın temyiz edildiği, Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22.12.2014 tarihli ve 2013/... esas, 2014/... sayılı ilamı ile suça sürüklenen çocuk ..."ın subuta eren eylemlerinin suç vasıflarının değişmesi ve hükümden sonra yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri hakkında Kanunun 12. maddesinde yapılan değişiklik karşısında, görev hususunun nazara alınmasında zorunluluk bulunması gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. ... Çocuk Mahkemesince bozma gerekçelerinin haklarında karar verilip kesinleşen suça sürüklenen çocukların lehine olduğu nazara alınarak kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda dosyayı Antalya Cumhuriyet Başcavlığına gönderdiği anlaşılmıştır.
II ) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
5235 sayılı Kanun ile mahkemelerin görev ve yetkilerinin düzenlendiği, 5395 sayılı Çocuk koruma kanunu ile de suça sürüklenen çocuklar hakkında yapılacak yargılamada usul ve esaslar düzenlenmiş olup bu çerçevede söz konusu dosyada suça sürüklenen çocukların üzerine atılı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm tarihinde görevli mahkemece verilen kararın, dosyanın temyiz aşamasında olduğu aşamada görev değişikliğinden etkilenip etkilenmeyeceği; suça sürüklenen çocuk hakkında verilen bozma kararının dosyayı temyiz etmeyen suça sürüklenen çocuklara sirayet edip etmeyeceği hususuna ilişkindir.
III ) Hukuksal Değerlendirme:
6526 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 5235 sayılı Kanunun 12. maddesinde, ""Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda yer alan yağma (m.148), irtikap (m.250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik (m.204/2), nitelikli dolandırıcılık (m.158), hileli iflas (m. 161) suçları, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ( 318, 319, 324, 325 ve 332. maddeler hariç) ve 12.04.1991 tarihli ./..
ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay"ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler, askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklıdır."" 5395 sayılı Kanun un 26/2. maddesinde; ""Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar." ve anılan Kanun un geçici madde 1/3. maddesinde, "Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemeleri bulunmayan yerlerde, bu mahkemeler kurulup göreve başlayıncaya kadar çocuklar tarafından işlenen suçlara ait soruşturma ve kovuşturmalar Cumhuriyet başsavcılığı ve görevli mahkemelerce bu Kanun hükümlerine göre yapılır."
Ayrıca, 5320 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 325. maddesinde, “cezanın tatbikında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı sanık lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunmamış olan diğer sanıklara da tatbiki kabil olursa bu sanıklar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler."" hükümleri yer almaktadır.
CMK"nın 309. maddesine göre ise; temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hükümlerdeki başka suretle giderilmesi mümkün olmayan hukuka aykırılıkların giderilmesi için kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
IV ) Sonuç ve karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Mahkemenin hüküm verildiği tarihte Ceza Muhakemesi Kanunu gereği görevli olduğu ve 6526 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 5235 sayılı Kanunun 12. maddesinin hüküm tarihinden sonra yürürlüğe girdiği anlaşılmakla ve 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 325. maddesi gereğince bozma kararının hükmü temyiz etmeyen suça sürüklenen çocuklara da ilk derece mahkemesince sirayet ettirilebileceği gözetilerek tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.