Esas No: 2015/1814
Karar No: 2016/158
Karar Tarihi: 12.01.2016
Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme - Görevi yaptırmamak için direnme - 2911 sayılı Kanuna muhalefet - Mala zarar verme - Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1814 Esas 2016/158 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2015/1814 E. , 2016/158 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt
adına suç işleme, Görevi yaptırmamak için direnme,
2911 sayılı Kanuna muhalefet, Mala zarar verme,
Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma
Hüküm : 1- TCK"nın 220/6. maddesi delaletiyle 314/2, 31/3, 62,
63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- TCK"nın 265/1, 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2. maddeleri
uyarınca mahkumiyet (19.04.2011)
3- TCK"nın 265/1-3-4, 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2.
maddeleri uyarınca mahmumiyet (23.06.2011)
4- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 31/3, 50/1-a-3,
62, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet (iki kez)
5- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK"nın 31/3, 50/1-a-3,
62, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet (iki kez)
6- TCK"nın 152/1-a, 35, 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2.
maddeleri uyarınca mahkumiyet (19.04.2011)
7- TCK"nın 152/1-a, 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2.
maddeleri uyarınca mahkumiyet (23.06.2011)
8- TCK"nın 174/1, 31/3, 62. maddeleri uyarınca
mahkumiyet (23.06.2011)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Suça sürüklenen çocuk hakkında terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde;
Suça sürüklenen çocuğun işlediği tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme suçlarının hükümden sonra 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip suça sürüklenen çocuğun suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Suça sürüklenen çocuk hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma ile 23.06.2011 tarihinde işlenen mala zarar verme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelemesinde;
19.04.2011 tarihli olayda içinde bulunduğu grupla birlikte güvenlik güçlerine taş atarak direnen ve 23.06.2011 tarihinde silahlı terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçunu işlediği kabul edilen suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 265/3-4 ve 174/2. maddelerinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme suçlarından hüküm kurulurken, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. maddesine göre suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrilemeyeceğinin ve aynı maddenin 4 ve 11. fıkraları gereğince 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre işlem yapılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan kurulan hükümde ise hükmedilen gün para cezasının adli para cezasına çevilmesi sırasında uygulanan kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümlerdeki "ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceği hususunun suça sürüklenen çocuğa ihtarına" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine "adli para cezasının ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesinin 4 ve 11. fıkraları gereğince 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre işlem yapılmasına" cümlesi eklenmek ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan kurulan hükümde yer alan "günlüğü 20 TL"den paraya çevrilerek" ibaresi önüne "TCK"nın 52/2. maddesi gereğince" ibaresi ilave edilmek suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Suça sürüklenen çocuk hakkında 2911 sayılı Kanuna muhalefet ile 19.04.2011 tarihli mala zarar verme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelemesine gelince;
a- Tüm dosya kapsamına suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı mala zarar vermeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmamasına karşın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi,
b- Kanun koyucunun "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenlenme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metod gibi anlamlara gelen "yöntem" ifadesi, kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen "düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ibaresi bu ilkeler ve kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, suça sürüklenen çocuğun 2911 sayılı Kanun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğu kabul edildiğinden, suça sürüklenen çocuğa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte olan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle suça sürüklenen çocuk hakkında açılan davalara ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 12.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.