Esas No: 2017/2130
Karar No: 2017/5506
Karar Tarihi: 06.12.2017
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/2130 Esas 2017/5506 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 06.10.2017 tarih ve 2017/55965 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.09.2017 gün ve 94660652-105-34-4334-2015-Kyb sayılı yazılarında;
Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220/2, 220/3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2012 tarihli ve 2003/209 esas, 2012/258 sayılı kararının;
"Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçu, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasında; “Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün yönetim ve denetimini ele geçirmek, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşları üzerinde, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın azalmasını ve darlığını, fiyatların düşmesini veya artmasını temin etmek, kendilerine veya başkalarına haksız çıkar sağlamak, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak (...) suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suç işlemek için örgüt kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu nedenle üç yıldan altı yıla kadar; örgüte üye olanlara iki yıldan dört yıla kadar ağır hapis cezası verilir” şeklinde düzenlenmişken;
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren ve hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220. maddesinin 2. maddesinde; “(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” biçiminde düzenlendiği,
4422 sayılı Kanunda yer alan düzenlemede örgüt adına faaliyette bulunan örgüt üyelerinin, örgüt kurucusu ve yöneticisi ile bir tutularak 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları öngörüldüğü, örgüt adına faaliyette bulunmayan örgüt üyelerinin ise 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları kabul edildiği, ceza miktarı dikkate alındığında örgüt adına faaliyette bulunan suç örgütü üyeleri bakımından 765 sayılı Kanunun 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince asli dava zamanaşımı süresi 10 yıl, kesintili dava zamanaşımı süresi ise 15 yıl, suç örgütü üyesi olup da örgüt adına herhangi bir faaliyeti bulunmayan örgüt üyeleri yönünden ise 765 sayılı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca asli dava zamanaşımı süresi 5 yıl, kesintili dava zamanaşımı süresi ise 7 yıl 6 ay olduğu,
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanunda ise örgüt üyeleri arasında böyle bir ayırım yapılmadan 220/2. maddesinde 1 yıldan 3 yıla hapis cezası ile cezalandırıldıkları öngörülmüş olup bu ceza miktarına göre de dava zamanaşımı süresi 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddeleri gereğince asli 8, kesintili 12 yıl olduğu,
Buna göre, örgüt faaliyeti kapsamında bir suç ve eylemi bulunmayan, örgüt faaliyeti kapsamında işlediği iddia olunan suçlardan beraat ve düşme kararları verilen sanık ...’ın eyleminin 4422 sayılı Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi kapsamında kaldığı bu nedenle 765 sayılı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay olan dava zamanaşımı süresinin karar tarihi itibariyle dolduğu gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir" gerekçesi ile Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.
I- OLAY:
Hükümlü ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan 4422 sayılı Kanunun 1/1-2, 25.01.20003 tarihinde katılanlar ... ve ..."e karşı işlenen yağma, nitelikli yaralama ve basit yaralama suçlarına iştirak etmekten 4422 sayılı Kanunun 1/6. maddesi ile beraber 765 sayılı TCK"nın 498, 456/2, 457/1, 65/3, 456/4, 457/1, 65/3, 20.05.2003 tarihinde yakalandığında üzerinde sahte sürücü belgesi düzenlemek ve taşımak ile ruhsatsız tabanca taşımak suçlarından 765 sayılı TCK"nın 350/1-2-son, 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması için 14.07.2003 tarihli iddianame ile kamu davası açılmış,
Yapılan yargılaması sonucunda, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince 02.10.2012 tarih ve 2003/209 esas, 2012/258 karar sayı ile; yağma ve katılan ..."e yönelik (değişen suç vasfı nedeniyle) kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından beraatine, katılan ... "e yönelik basit yaralama ile ruhsatsız tabanca taşımak ve sahte sürücü belgesi düzenlemek ve taşımak suçlarından açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesine, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan 5237 sayılı TCK"nın 220/2, 220/3, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilmiş,
Katılan ..."e yönelik yağma ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından beraatine ilişkin hükümler ile hükümlünün süresinden sonra yaptığı temyiz talebinin reddine dair 15.07.2013 tarihli ek kararın temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi 14.10.2014 tarih ve 2014/4359 esas, 2014/4447 karar sayı ile onanmasına karar vermiş, hükümlü hakkındaki diğer hükümler ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan mahkûmiyetine karar verilen hükümlü hakkında dava zamanaşımının karar tarihinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceğinin düzenlendiği, 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesinde; "beş seneden ziyade olmamak üzere ağır hapis veya hapis yahud sürgün veya hidameti ammeden muvakkaten mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını müstelzim cürümlerde" bu sürenin 5 yıl, 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesinde de; "beşyıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda" bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır. 765 sayılı TCK’nın 104/2 ve 5237 sayılı TCK"nın 67/3-4. maddeleri uyarınca, zamanaşımını kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve zamanaşımı ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
765 sayılı TCK"nın 104/1. maddesine göre, zamanaşımını kesen nedenlerden biri de sanığın mahkeme huzurunda sorguya çekilmesidir.
"Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçuna ilişkin olarak suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 1. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan düzenlemede örgüt adına faaliyette bulunan örgüt üyelerinin örgüt kurucusu ve yöneticisi ile bir tutularak 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası, ikinci cümlesinde de örgüt adına faaliyette bulunmayan örgüt üyelerinin ise 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları kabul edilmiştir. Ceza miktarları dikkate alındığında asli dava zamanaşımı süresi; örgüt adına faaliyette bulunan suç örgütü üyeleri bakımından 765 sayılı TCK’nın 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince 10 yıl, suç örgütü üyesi olup da örgüt adına herhangi bir faaliyeti bulunmayan örgüt üyeleri yönünden ise 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca 5 yıldır.
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"da ise örgüt üyeleri arasında böyle bir ayırım yapılmadan 220/2. maddesinde 1 yıldan 3 yıla hapis cezası ile cezalandırılacakları öngörülmüş olup bu ceza miktarına göre de asli dava zamanaşımı süresi aynı Kanunun 66/1-e, 67/3. maddeleri gereğince 8 yıldır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun; 26.06.2012 tarih ve 2012/978 E. 2012/250 K. ile 31.10.2012 tarih ve 2012/655 E. 2012/1823 K. sayılı kararlarında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Yine, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.06.2015 tarih ve 2014/682 E. 2015/264 sayılı kararında da; lehe kanun değerlendirilmesinde karşılaştırmaya konu olan kanunlardan biri uygulandığında dava zamanaşımının gerçekleştiği sonucuna ulaşılıyor ise, artık sanıklar yönünden en lehe uygulama belirlenmiş olduğundan, bu aşamadan sonra lehe kanun araştırmasına veya diğer kanun yönünden suç nitelendirilmesine yönelmek doğru bir uygulama olmayacaktır. Bu nedenle, karşılaştırmaya tâbi kanunlardan biri yönünden dava zamanaşımının gerçekleştiği kesin olarak belirlendiğinde kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu düzenlemeler ile incelenen dosya ve iddianame kapsamına göre somut olay değerlendirildiğinde;
Hükümlünün, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olarak dahil olduğu, ancak örgütün amacına yönelik olarak yapılan faaliyetlere katıldığına dair şüpheden başkaca delil bulunmadığı, kanıtlanan eyleminin 4422 sayılı Yasanın 1/1. maddesinin 2. cümlesi kapsamında örgüte üye olma niteliğinde bulunduğu ve bu maddede öngörülen cezanın süresi itibariyle, suç tarihinde yürürlükte olan ve dava zamanaşımı yönünden 5237 sayılı TCK"na göre hükümlü lehine hükümler içeren 765 sayılı TCK"nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıl olan dava zamanaşımı süresinin mahkeme sorgusunun yapıldığı 02.11.2006 ile karar tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla; hükümlü ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesi yerine yargılamaya devamla mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, hükümlü ..."ın suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan mahkumiyetine dair İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2012 tarih ve 2003/209 esas, 2012/258 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hükümlü hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2012 tarih ve 2003/209 esas, 2012/258 sayılı kararına konu suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, infazın durdurulmasına, cezanın çektirilmemesine, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde hükümlü ..."ın derhal tahliyesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.