Esas No: 2017/2078
Karar No: 2017/5472
Karar Tarihi: 01.12.2017
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/2078 Esas 2017/5472 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2017 tarih ve 2017/53832 sayılı yazısı ile,
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine dair Ankara Batı 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.12.2016 tarihli ve 2016/762 esas, 2016/831 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1-Sanığa isnad edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tabi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikayet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 06.09.2016 tarihli “0lur”u ile de sanığın 10.05.2016 tarihinde sarf etmiş olduğu, "İşte siz Ak Partililer böylesiniz, ..."i s..yim" şeklindeki sözlerinin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde,
2-Sanığa yüklenen suçtan dolayı zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Cumhurbaşkanı ..."ın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 234 ve 260. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilerek, davaya katılma ve delil ibraz etme hakkını kullanma imkanı sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19.09.2017 gün ve 94660652-105-06-4198-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Ankara Batı 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/762 esas 2016/831 karar sayılı 19.12.2016 tarihli Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında beraat kararı verilen dosyanın incelenmesinde;
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 28.09.2016 tarihli 2016/8181 esas, 2016/6904 numaralı iddianamesi ile Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Ankara İli 3. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Dr. Nafiz Körez Sincan Devlet Hastanesi"nde 10.05.2016 tarihinde saat 01.40 sıralarında Fatih Merkez Bina Acil Servis Polikliniğinde nöbet tutmakta olan personellerin acil muayene poliklinik 2 odasında otururken acil bilgi işlem personeli ..."ın geldiği, "Burda yemek yemişsiniz biz adam değil miyiz, bizi niye çağırmadınız" dediği, memurun da "benim böyle bir şeyden haberim yok ben de davet üzerine geldim" dediği, ..."ın "İşte siz Ak Partililer böylesiniz, ..."i sikeyim" dediği, memurun da düzgün konuş diyerek Nöbetçi Memur ..."a bildirdiği, Cumhurbaşkanına küfrün suç olduğunu beyan ederken, "... Abi sana saygım var! Kimseden korkum yok! Yine söverim!" dediği ve memura dönerek "sana da söverim" dediği düzenlenen tutanaktan anlaşıldığı;
Tanık Serkan Tekgümüş 14.06.2016 tarihinde alınan beyanında, Sincan Dr. Nafiz Körez Sincan Devlet Hastanesinde Bilgi İşlem Şefi olarak görev yaptığını, Bilgi İşlem Personeli Kaan ...ile ... arasında 10.05.2016 günü Saat 01.40 sıralarında meydana gelen olayla ilgili olarak saat 03.00 sıralarında Kaan"ın telefonla arayarak bilgi verdiğini ve ertesi gün Nöbetçi Memur ... Albayrak"a sorduğunu, kendisinin de olayı doğruladığını beyan ettiği,
Tanık Kaan ...14.06.2016 tarihinde alınan beyanında, Sincan Dr. Nafiz Körez Devlet Hastanesinde Bilgi İşlem Personeli olarak görev yaptığını, 10.05.2016 tarihinde saat 01.40 sıralarında Acil Muayene Poliklinik 2 odasında otururken Bilgi İşlem Personeli ... gelerek hastanede yapılan yemek organizasyonunu kastederek "niye bizi çağırmadınız biz adam değil miyiz" dediğini, daveti doktor beyin yaptığını söylediğini ve böyle birşeyden haberi olmadığını, davet üzerine geldim dediğini ve Köksal"ın direk kendisine yönelik olarak "işte siz Ak Partililer böylesiniz, ...i si...m" şekilde küfür ettiğini ve kendisinin de düzgün konuş diyerek Nöbetçi Memur ... ..."a durumu bildirdiğini, daha sonra onunla birlikte Köksal"ın çalıştığı Acil Bilgi İşleme gittiğini ancak Köksal, ..."a hitaben de "... abi sana saygım var, kimseden korkum yok, yine söylerim" diyerek sonra da kendisine dönerek "sana da söverim" dediğini ve kendisinin Köksal ile konuşmayı yaparken hastane temizlik görevlisi Hicran isimli bayanın da olduğunu, ancak kendisi ile konuştuğunda tartışmanın içeriğini duymadığını söylediğini beyan ettiği,
Şüpheli ... 15.06.2016 alınan ifadesinde, 10.05.2016 günü saat 01.40 sıralarında acil girişinde Bilgi İşlemde görevli iken Gökhan Naneci isimli arkadaşının kendisine hastanede poliklinik 2 de yemek yemişler sana söylediler mi dediğini, haberinin olmadığını söylediğini, nöbet vardiyası için imza atmaya giderken yoğun bir döner kokusu aldığını, temizlik görevlisi Hicran Hanıma sorduğunu, onun da yemişler benim de haberim yoktu dediğini ve arkasından Kaan Yusuf Yurteri"nin geldiğini, niye bana haber vermediniz yemek yediniz dediğini ve sen Ak Partili değil misin, hastanede siyaset yapıyordun, niye bize söylemediniz, 2 tane dış bilgi işlem görevlisi, 2 tane temizlik görevlisi, 5-6 tane de güvenlik görevlisi var, bunlar yemedi ise kim yedi, şerefsizsin dediğini, ancak kesinlikle Cumhurbaşkanına hakaret etmediğini, aynı gece Nöbetçi Memur ... ... ile geldiklerini ve niye böyle yapıyorsun sen bayrağa Cumhurbaşkanına hakaret etmişsin dediğini, ... abi böyle birşey yok niye böyle şeyler soruyorsun dediğini, onun kendisine gerçekten dedin mi dediğini ve kendisinin de neyi dediğini, küfür ettin mi demesi üzerine kendisinin de kime dediğini, ben yine söverim şeklinde birşey söylemediğini ve ... Abi sana saygım var kimseden korkum yok, küfür etmiş olsam söylerim dediğini ancak Yusuf"a da sana da söverim demediğini ve üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği,
Tanık ... ... 16.06.2016 tarihinde alınan beyanında, 10.05.2016 tarihinde Sincan Dr. Nafiz Körez Hastanesinde Nöbetçi olarak bulunurken yanına Kaan ...geldiğini, Kaan bana ..."ın kendi aralarındaki konuşmada Cumhurbaşkanımıza yönelik küfür ettiğini söylediğini ve kendisinin de bunun üzerine Kaan ile birlikte Köksal"ın yanma gittiklerini ve kendisine niye küfür ettiğini sorduğunu, onun da Kaan"a dönerek ... Abi sana saygım var kimseden korkum yok söyleyeceğimi söylediğini, söveceğime söverim dediğini, olay sırasında orada olmadığını ancak Köksal"a durumu sorduğunda elektriklenme olunca Kaan"ın kolundan tutarak uzaklaştırdığını beyan ettiği,
Tanık ... 17.06.2016 tarihinde alınan beyanında, Sincan Nafiz Körez Devlet Hastanesinde temizlik görevlisi olarak çalıştığını, olay günü 01.40 sıralarında acil muayene poliklinik 2"de temizlik yaparken ... ve Kaan ...arasında geceleyin doktorların yemek ısmarlaması nedeniyle tartışma olduğunu ve Köksal"ın kendisinin neden çağrılmadığını sorduğunu ve tartıştıklarını, ancak ben işte siz Ak partililer böylesiniz. ...i sinkaf edeyim şeklinde bir küfür duymadığım, ... sadece siz Ak Partilisiniz neden fakiri fukarayı gözetmiyorsunuz dediğini beyan ettiği,
Şüphelinin eyleminin TCK 299/1 maddesi kapsamında kaldığı ancak TCK 299/3 maddesi gereğince bu suçtan dolayı kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı olması nedeniyle Adalet Bakanının izninin alındığı ve şüpheli hakkında Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı olarak görev yapan ..."a yönelik olarak hakaret niteliğinde sözler söylemesi nedeniyle hakkında kamu davasının açılması için yeterli delilin bulunduğu anlaşılmakla; şüphelinin yargılamasının yapılarak; eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddesi uyarınca cezalandırılması ve TCK 53/1-2 maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi kamu adına iddia ve talep edildiği görülmüştür.
Soruşturma aşamasında yer alan evraklar incelendiğinde Ankara ili 3. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Dr. Nafiz Körez Sincan Devlet Hastanesinin 24.05.2016 tarihli yazısı ile 10.05.2016 tarihinde meydana gelen olay ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunulduğu, ayrıca idari yönden muhakkik görevlendirilmesinin yapıldığı ve incelemenin devam ettiğinin bildirildiği, 24.05.2015 tarihinde ilgili Cumhuriyet Başsavcı vekilince tevzinin yapıldığı, 2016/15819 soruşturmaya dosyanın kaydedildiği, 26.05.2016 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sunulmak üzere 2016/79 sayı ile TCK 299/3 maddesi gereğince soruşturma izni alınması istemi ile fezleke tanzim edildiği, 27.05.2016 tarihli Başsavcı vekilinin yazısı ile ilgili madde kapsamında soruşturmanın yapılması gerektiği, gerekli durumun yapılacak soruşturma sonrasında kovuşturmayı gerektirmesi halinde kovuşturma izninin ancak talep edilebileceği hususununda yazısı üzerine soruşturmaya devam edildiği, tanıkların dinlenip sanığın sorgusunun yapılmasına müteakip 2016/86 fezleke numarası ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri genel Müdürlüğünden kovuşturma izninin istendiği, fezleke tarihinin 26.05.2016 tarihi olarak yazılmasına rağmen üzerinin çizilerek 20.06.2016 tarihi olarak düzeltme yapıldığı ve paraflandığı, Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosunun 20.06.2016 tarih 2016/6074 sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderildiği, ilgili devlet hastanesi yönetimince yapılan idari soruşturma sonucunda tanzim edilen inceleme raporunun 22.06.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, ayrıca sanık tarafından 12.08.2016 tarihinde soruşturma aşamasında sunduğu dilekçelerin fezlekeye eklenmesi için 16.08.2016 tarih 2016/15819 sayılı yazı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi için Bakanlık muhabere bürosuna sunulduğu ve aynı tarihte gönderildiği, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 2016 E-10311 sayılı izin talebi konulu, Bakanlık makamına yazılan yazısı ile sanık hakkında TCK"nın 299/3 maddesi gereğince kovuşturma izni verilmesi hususunun 29.08.2016 tarihinde bakanlık makamına arz edildiği, 06.09.2016 tarihinde verilen Bakan oluru ile birlikte dosyanın 20.09.2016 tarih ve 2016-E 10796/56712 sayılı ... konu yazı ile gereği için dosyanın Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 26.09.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcısınca ilgili savcıya dosyanın gönderildiği ve 27.09.2016 tarihinde ilgili savcı tarafından teslim alınarak 28.09.2016 tarihinde iddianamenin tanzim edildiği görülmüştür.
10.10.2016 tarihinde mahkemesince 2016/762 esasa kaydedilen dosya hakkında aynı tarihte tensip yapıldığı, mağdur/müşteki sıfatı ile tensipte Cumhurbaşkanlığına yapılan bir bildirimin olmadığı, 14.12.2016 tarihinde duruşmanın yapıldığı, duruşma tutanağından anlaşılacağı üzere sanığın sorgusunun yapıldığı, tanıkların dinlenildiği ve yapılan yargılama sonucunda sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından atılan suçtan CMK 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verildiği görülmüştür.
19.12.2016 tarihinde yazılan gerekçeli kararda "Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; T.C. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Ankara İli 3. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Dr. Nafiz Körez Sincan Devlet Hastanesinde 10.05.2016 tarihinde saat 01.40 sıralarında Fatih Merkez Bina Acil Servis Polikliniğinde nöbet tutmakta olan personellerin acil muayene poliklinik 2 odasında otururken acil bilgi işlem personeli ..."ın geldiği, "Burda yemek yemişsiniz biz adam değil miyiz, bizi niye çağırmadınız" dediği, memurun da "benim böyle bir şeyden haberim yok ben de davet üzerine geldim" dediği, ..."ın "İşte siz Ak Partililer böylesiniz, ..."i ...." dediği, memurun da düzgün konuş diyerek nöbetçi Memur ..."a bildirdiği, Cumhurbaşkanına küfrün suç olduğunu beyan ederken, "... Abi sana saygım var! Kimseden korkum yok! Yine söverim!" dediği ve memura dönerek "sana da söverim" dediği düzenlenen tutanaktan anlaşıldığı iddia edilerek sanığın cezalandırılması için mahkememizde kamu davası açılmış ise de; Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır. Somut olayda ise sanığın söylediği sözlerin sadece tanık Kaan Yusuf tarafından duyulduğu, bu hali ile ihtilat unsurunun gerçekleşmediği ve sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı anlaşılmakla anılan suçtan sanığın CMK 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verildiği"nin belirtildiği, kararın 28.12.2016 tarinde Cumhuriyet savcısınca görüldüsünün yapıldığı, taraflarca temyiz edilmeyen kararın 05.01.2017 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin 05.01.2017 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
07.04.2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği 45360 sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza işleri genel Müdürlüğünden kesinleşen karar kapsamında CMK 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma kanun yoluna başvuru yapılması isteminde bulunulduğu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 13.04.2017 tarihli yazısı ile Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığından dosya kapsamındaki görüş ile birlikte dosyanın gönderilmesinin istenildiği, 13.04.2017 tarihinde Başsavcı vekilince ilgili savcıdan görüş ile birlikte dosyanın gönderilmesinin istenildiği, 01.06.2017 tarihinde ilgili savcı tarafından dosyanın istenildiği görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Kanun Yararına bozma istemlerinde istemle bağlı olunduğu hususu nazara alınarak yapılan incelemede; uyuşmazlığın sanığın atılı eyleminin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağı ile; davaya katılma hakkı bulunan Cumhurbaşkanına kovuşturma evresinde duruşmadan haber verilip yargılamaya katılması imkanı sağlanılmadan hüküm kurulmasında isabet bulunup bulunmadığı hususuna yönelik olduğu anlaşılmıştır.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma yoluna başvuru konusu yapılan kararın, 19.12.2016 tarih 2016/762 esas ve 2016/831 karar sayılı Ankara Batı 4. Asliye Ceza Mahkemesinin beraat kararı olduğu ve belirtilen kararın 05.01.2017 tarihinde kesinleştiği dikkate alınarak, hükme etkili olan ve temyiz nedeni olabilecek olan bir hukuka aykırılığın kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebileceği, hukuka aykırılığın sanıkların hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip olması gerektiği, ciddi boyuta ulaşmayan davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etkili olan hatanın bulunmaması durumunda, ayrıca delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmesi nedeni ile bu yasa yoluna başvurulamayacağı nazara alınarak;
İşin mahiyeti gereği öncelikli olarak 2 numaralı kanun yararına bozma sebebi sayılan, "sanığa yüklenen suçtan dolayı zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Cumhurbaşkanı sayın ..."ın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 234 ve 260. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilerek, davaya katılma ve delil ibraz etme hakkını kullanma imkanı sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir" şeklindeki sebep kapsamında yapılan incelemede;
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/6904 numaralı 28.09.2016 tarihli iddianamesinde suçtan zarar gören Cumhurbaşkanı ..."ın taraf olarak gösterilmediği, Ankara Batı 4. Asliye Ceza Mahkemesinin gerekçeli karar başlığı ile dosya kapsamında yer alan duruşma tutanağı ve tensip zaptından anlaşılacağı üzere suçtan zarar gören Cumhurbaşkanı ..."ın taraf olarak kaydının yapılmadığı, gerekçeli kararın katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören ve kanun yoluna başvurma hakkı olup davadan haberdar edilmeyen mağdura usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmakla, kanun yararına bozma isteminin hakim veya mahkemelerce gerekli işlemler veya yargılama yapılarak verilen ve Yargıtay"dan geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümlere karşı başvurulabilecek olağanüstü bir kanun yolu olduğu, bu kapsamda usule uygun olarak yapılan bir kesinleşmeden bahsedilemeyeceğinden ve kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı, mağdura gerekçeli kararın tebliğ edildikten sonra kanuni süresi içinde mağdur veya vekili tarafından karar aleyhine olağan kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olmakla bozma isteminin bu nedenle reddine;
1 numaralı kanun yararına bozma sebebi olarak belirtilen "sanığa isnad edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tabi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikayet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 06.09.2016 tarihli oluru ile de sanığın 10.05.2016 tarihinde sarf etmiş olduğu, "İşte siz Ak Partililer böylesiniz, ..."i s..yim" şeklindeki sözlerinin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" sebebinin ise kararın usule uygun şekilde mağdura tebliğ edilmesi durumunda kanun yolu aşamasında incelenebileceği, yukarıda belirtilen ret nedeni ile bu madde kapsamında bir inceleme yapılmasının hukuk metodolojisi açısından fayda arz etmeyeceği, kanun yararına bozma isteminin konusuz kalabileceği, mahkeme ve hakimin takdirine ait bulunan hususlar ile kanıtların değerlendirilmesinde yanılgı ve noksan kovuşturma yapılmasının da bozma istemine konu edilemeyeceği nazara alınarak bozma isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiğinden;
KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarih ve 2017/30884 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK 309 maddesi gereğince REDDİNE;
Dosyada diğer işlemlerinin yapılması için mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.