Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5169 Esas 2017/5423 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/5169
Karar No: 2017/5423
Karar Tarihi: 29.11.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5169 Esas 2017/5423 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/5169 E.  ,  2017/5423 K.

    "İçtihat Metni"




    TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 03.06.2016 tarih ve 2016/217220 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığının 15.05.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; iftira, hakaret ve yalan tanıklık suçlarından şüpheli Mart (Gizli Tanık) hakkında yapılan soruşturma sırasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, soruşturmaya devam etmek, ifade ve savunma almak amacıyla gizli Tanık Mart"ın açık kimlik ve adres bilgilerinin bildirilmesi talebinin reddine dair İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK 10. madde ile görevli) 14.06.2013 tarih ve 2009/191 esas ve 2013/382 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin; İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarihli ve 2013/494 değişik iş sayılı kararın; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/6115 esas, 2014/12250 sayılı ilamında belirtildiği üzere, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenen Cumhuriyet savcısının Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesi gereğince soruşturma yapma zorunluluğu ve soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda anılan Kanunun 170. maddesi gereğince iddianame düzenleyerek kamu davası açması, kamu davası açmaya yeterli delil bulunmadığı takdirde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermesi gerektiği, 5726 sayılı Tanık Koruma Kanununun 8/4-b maddesi dikkate alındığında, bu Kanun kapsamında koruma tedbiri altındaki tanık olarak dinlenilen kişilerin açık kimlik bilgilerinin saklı tutulmasının haklarında soruşturma ve gerektiğinde kovuşturma yapılmasına engel teşkil etmeyeceği, koşullarının bulunması halinde 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu ve bu Kanun doğrultusunda 11.11.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbirlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda soruşturma ve kovuşturma yapılmasına engel olmayacak biçimde koruma tedbiri altındaki tanığın bu yasal düzenlemelerden doğan hakları ihlal edilmeden soruşturmanın tamamlanması gerektiğinin gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden CMK"nın 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.

    I-OLAY:
    Müşteki ... vekilleri aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 13.11.2012 tarihli şikayet dilekçesinde Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Mahkemesinde görülmekte olan ve kamuoyunda "Ergenekon Davası" olarak bilinen 2009/191 E. sayılı davanın 01.11.2012 tarihli oturumunda ifade veren "Mart" isimli gizli tanığın Mahkeme Başkanı tarafından kendisine 05.03.2012 tarihinde vermiş olduğu savcılık ifadesini okuyarak değiştireceği veya ilave edeceği bir şey olup olmadığını sorduğu devamla Cumhuriyet savcısının gizli tanığa; "tutuksuz sanıklardan ..... ile eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral .....birlikte gördüğünüzü söylemişsiniz nereden biliyorsunuz? şeklindeki sorusu üzerine gizli tanığın savcılık ifadesinde .....nun yapının medya patronu olduğu ......n emir aldığı şeklinde yorumlandığını belirterek "Orada efendim medya patronu ..... şeyi biraz ağır yani onu ben o manada söylemedim, öyle yorumlanmış medya patronluğunu benim gördüğüm kadarıyla ... ve ekibi yapıyordu bu zincir içinde, tespitim oydu efendim" şeklinde beyanda bulunarak örgütün medya patronunu ... olduğunu ifade ettiği oysa ki 05.03.2012 tarihli savcılık ifadesinin ikinci paragrafında "Benim şahit olduğum kadarıyla bu örgütün medya patronluğunu ..... yapmaktadır. O da ....paşa ile irtibatlıdır." şeklindeki beyanından dönerek ..."ün yapının medya patronu olduğunu söyleyerek iftirada bulunduğunu yine ..."ün suç örgütünün medya uzantısının patronu olmakla suçlayarak onun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici somut fiil isnat etmek suretiyle hakaret suçunu işlediği, mahkeme huzurunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle yalan tanıklık yaptığını iddia ederek şikayette bulunduğu tespit edilmiştir.


    II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Müşteki ... vekiller aracılığıyla vermiş olduğu 13.11.2012 tarihli şikayet dilekçesiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/191 esas sayılı yargılama dosyasında "Mart" isimli gizli tanığın 01.11.2012 günlü duruşmada dinlendiğini ve bu gizli tanığın beyanlarında müvekkilerine yönelik hakaret ve iftirada bulunduğunu, mahkemede yalan tanıklık yaptığını belirterek gizli tanık hakkında atılı suçlardan şikayetçi olduğu.
    1-Yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 02.01.2013 tarih 2012/149615 soruşturma, 2013/582 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
    2-Verilen KYOK"a karşı müşteki vekillerince 29.01.2013 tarihli dilekçelerle itirazda bulundukları itiraz üzerine Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2013 günlü ve 2013/140 değişik iş sayılı kararı ile itirazın kabulüne ve KYOK"un kaldırılmasına karar verildiği,
    3-KYOK"un kaldırılması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yargılama yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinden "Mart" isimli gizli tanığın açık kimlik bilgileri ve adres bilgileri talep edildiği, bu talebin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.06.2013 tarih 2009/191 esas, 2013/382 D. iş sayılı kararında reddedildiği, ret kararına karşı itiraz yoluna gidildiği, aynı mahkemenin 15.07.2013 gün ve 2013/437 D. iş sayılı kararı ile "Kararın Düzeltilmesine Yer Olmadığına" karar verilerek dosyanın itirazı incelemek için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarih ve 2013/494 sayılı D. iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği,
    4-Özel yetkili mahkemelerin kapatılması üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/191 esas sayılı dosyasının İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/468 esas sırasına devir ve kayıt edilerek yargılamaya bu mahkemede devam edildiği,
    5-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu kez 05.05.2015 tarih ve 2013/56787 soruşturma sayısıyla İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/468 esas sayılı dosyasında bulunan hakkında koruma kararı bulunan gizli tanık Mart hakkında Tanık Koruma Kanunu ve Yönetmeliği Hükümleri gereğince hakkındaki koruma tedbirlerinin kaldırılmasını, kimlik ve adres bilgilerinin açıklanmasına karar verilerek soruşturmaya devam edilmek, ifadesi ve savunması alınmak, hakkında kamu davası açılmak üzere açık kimlik ve adres bilgilerinin talep edilmesi üzerine İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.05.2015 günlü ve 2009/468 esas sayılı ek kararı ile "Gizli tanık Mart hakkında 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu ve yönetmeliği hükümleri gereğince hakkındaki koruma tedbirlerinin kaldırılmasına ve soruşturmaya devam edilmek, ifade ve savunması alınmak, hakkında kamu davası açılmak üzere gizli tanık Mart"ın açık kimlik ve adres bilgilerinin bildirilmesine" karar verildiği,
    Bu karara karşı gizli tanık "Mart" tarafından itiraz edilmesi üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2015 günlü ve 2015/438 D. iş sayılı kararı ile itirazın kabulüne karar verildiği,
    Ancak; dosya kapsamında Adalet Bakanlığının yazılı emir konusu yaptığı karar; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK 10. madde ile görevli) 14.06.2013 tarih ve 2009/191 esas ve 2013/382 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin; İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarihli ve 2013/494 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.

    III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Anayasanın 36. maddesinde "herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmüne yer verilmiştir.
    Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler ise;
    "Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."
    "Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
    (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler."
    "Madde 172 - (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir."
    "Madde 173 - (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik fıkra: 18.06.2014-6545 S.K./71. md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik fıkra: 25.05.2005-5353 S.K./26. mad.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz." şeklindedir
    (İtiraz tarihinde CMK"nında 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla CMK 173/1 maddesinde değişiklik yapılmadan önce KYOK"lara karşı itirazda görevli mahkeme; kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesine en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı idi.)
    Türk Ceza Kanunundaki düzenlemeler ise;
    "Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
    (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
    (3) ......
    .....................
    Madde 267 - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
    (3)Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    .........
    .............

    Tanık koruma Kanunundaki ilgili hükümler
    Amaç ve kapsam
    MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
    Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar
    MADDE 3 – (1) Bu Kanun hükümleri, aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
    a) 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar.
    b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.
    Tanık koruma tedbiri kapsamına alınacak kişiler
    MADDE 4 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre haklarında tanık koruma tedbiri uygulanabilecek kişiler şunlardır:
    a) Ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler .......
    ....................
    Tanık koruma tedbirleri
    MADDE 5 – (1) Bu Kanun kapsamında bulunanlar hakkında uygulanabilecek tanık koruma tedbirleri şunlardır:
    a) Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi.
    ......................
    Tanık koruma tedbirinin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılması
    MADDE 8 – (1) ............
    ................................
    (4) Aşağıda sayılan hâllerde tanık koruma tedbiri kaldırılabilir. Tanığın;
    a) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yanlış bilgi vermesi veya bildiği hususları açıklamaması,
    b) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yalan tanıklık veya iftiradan mahkûm olması,
    c) Önceki kimlik bilgileri ile ilgili kendisinden talep edilen bilgiler hakkında yanlış beyanda bulunması,
    ç) Koruma kararında belirtilen tedbirlere aykırı bir davranış içine girmesi,
    d) Koruma sebeplerinin ortadan kalkması.
    (5) Bu madde hükümlerine göre alınan kararlar, hakkında tedbir uygulanan tanığa gecikmeksizin bildirilir.
    Tanık Koruma Kararlarının Uygulanması Koruma kararının alınmasında Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelerce uygulanacak usuller
    MADDE 10 – (1) ...................
    ...................................
    (3) Cumhuriyet savcısı, mahkeme veya hâkim tarafından bu Kanunda belirtilen işlemlerle ilgili olarak bir zabıt kâtibi görevlendirilir. Tanık koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin karar ve diğer belgeler, soruşturma evresinde Cumhuriyet Başsavcılığınca, kovuşturma evresinde mahkemece bu kararlara mahsus yerlerde gizlilik esaslarına uygun olarak saklanır.
    Cumhuriyet başsavcılığınca veya mahkemece tanık koruma tedbirinin uygulanmasına ilişkin verilen karar ve diğer belgeler, soruşturma veya kovuşturma konusu suç dışında başka bir makam veya mercie gönderilemez.
    (4) ...................

    Gizlilik kuralı
    MADDE 18 – (1) Bu Kanun kapsamında alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Gizlilik, tedbir sona erdikten sonra da devam eder.
    ...............................
    Suç, yaptırım ve soruşturma usulü
    MADDE 20 – (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini ya da erişimini kolaylaştıranlar fiil başka bir suç oluştursa bile ayrıca, Türk Ceza Kanununun 258"inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
    (2) Bu Kanunda belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler ile bu maddede sayılan fiilleri işleyenler hakkında müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hariç olmak üzere, 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tâbi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.
    (3) Bu Kanunun uygulanmasında görevlerinin gereklerine aykırı davranan kamu görevlileri hakkında, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin cezaları uygulanır.
    Tanık Koruma Kanunu 20. maddedeki düzenlemede "Gizliliğe ve gizli tanığa" yönelik işlenen suçlarda soruşturma ve kovuşturma usulleri düzenlenmiştir. Gizli tanığın işlediği suçlar bakımından herhangi bir düzenlenme yapılmamıştır.
    Gizli tanığın işlediği suçlar hakkında soruşturma ve kovuşturma nasıl yapılmalıdır?
    Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere Cumhuriyet savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Zira CMK 160/1 maddesinde "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." denilmekle soruşturmanın başlatılmasına tek yetkilinin Cumhuriyet savcısı olduğu, açıkça ortaya konulduğu, yine maddenin devamında bu araştırma ve soruşturmada sadece suç işleyenin aleyhinde olan ve onun suçlamasına yarayan kanıtları değil; maddi gerçeği bulmak için lehine olan kanıtları toplamak ve kaybolmasında endişe duyulan kanıtların muhafaza altına almak ve el koymak Cumhuriyet savcısının görevi olduğu, Cumhuriyet savcısının bir soruşturma için bütün kurum ve kuruluşlardan ve görevlilerden her türlü bilgiyi isteyebilecekleri gibi kolluk, makam ve memurları da Cumhuriyet savcısının emirlerini yerine getirmekle görevli oldukları belirtilmiştir.
    Soruşturma evresi sonucunda işi yargıya tevdii etmek zorunluluğu soruşturmanın mevcut olanaklar dahilinde eksiksiz ve etkin şekilde yapılmasını gerektirir. Bunun için; sanığın belirlenmesi zorunluluğu işlenmiş bir suç sonrasında Cumhuriyet savcısının suçluyu ve suçluları mutlak surette tespit etmesi gerekmektedir. Sanığın kimliğinin tespiti amacıyla Cumhuriyet savcısı gerekli araştırmaları yapıp veya ilgili birimlerden kimlik ve adres bilgilerini isteyebilme olanağına sahiptir.
    Somut olayımızda gizli tanık Mart"ın ifadesinde ..."e yönelik iftira, hakaret ve yalan tanıklık yaptığından dolayı yapılan şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 02.01.2013 tarih 2012/249611 sor. ve 2013/582 sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına kara verildiği,
    Bu karara itiraz üzerine Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2013 tarih 2013/140 D. iş sayılı kararı ile itirazın kabulüne karar verildiği,
    Bu karar üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 02.05.2013 tarihinde gizli tanık Mart"ın açık kimlik ve adres bilgilerinin gönderilmesi için İstanbul 13. Ağır Mahkemesine talepte bulunduğu,
    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.06.2013 tarih 2009/191 esas ve 2013/382 D. iş. ile talebin reddine karar verildiği,
    Cumhuriyet savcısının bu karara itiraz ettiği, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarih ve 2013/494 sayılı D. iş kararı ile itirazın reddine karar verildiği tespit edilmiştir.
    Ceza Muhakemeleri Kanunu sisteminde suç işleyen kişiler hakkında soruşturma yapılması konusunda suçun takipsiz bırakılmaması ilkesi kabul edildiğinden yapılan şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının soruşturma başlatıp bu suç soruşturmasını yürütürken sanığın belirlenip maddi gerçeğin araştırılması ve adil yargılamanın yapılabilmesi için lehine ve aleyhine her türlü delilin toplanması ile görevli olduğu kanunun açık hükmüdür.
    Bu olaya özgü olarak 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu 8/4-b bendinde "Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yalan tanıklık veya iftiradan mahkûm olması," ...... halinde tanık koruma tedbiri kaldırılabilir. Hükmünün yer aldığı dolasıyla gizli tanığın bu suçlardan mahkum olması için hakkında soruşturma yapılması gerekir. Hakkında soruşturmayı yürütemediğiniz bir kişinin yukarıda belirtilen yalan tanıklık ve iftiradan mahkum olmasının söz konusu olmayacağı aşikardır. Dolayısıyla madde hükmünde gizli tanık hakkında bu suçlardan genel hükümlere göre soruşturma yapılabileceği aşikardır. Nitekim Tanık Koruma Kanunu 10/3. maddesinde; "............. Tanık koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin karar ve diğer belgeler, soruşturma evresinde Cumhuriyet Başsavcılığınca, kovuşturma evresinde mahkemece bu kararlara mahsus yerlerde gizlilik esaslarına uygun olarak saklanır.
    Cumhuriyet başsavcılığınca veya mahkemece tanık koruma tedbirinin uygulanmasına ilişkin verilen karar ve diğer belgeler, soruşturma veya kovuşturma konusu suç dışında başka bir makam veya mercie gönderilemez." şeklindeki hükümde Tanık Koruma Tedbirinin uygulanmasına ilişkin verilen karar ve belgeler "Kovuşturma konusu suç dışında" gönderilme yasağı getirildiği dolasıyla gizli tanığın tanıklık yaptığı suçla ilgili beyanların iftira ve yalan tanıklık suçunu oluşturması durumunda bu bilgi ve belgelerin gönderilebileceğini kabul etmiştir. Nitekim olayımızda tüm evrak kapsamıyla gizli tanık Mart"ın beyan ettiği kabul edilen "Örgütün medya patronluğunu ... ve ekibi yapıyordu." sözünü müşteki hakkında bu suçla ilgili herhangi bir soruşturma ve kovuşturma bulunmadığı da dikkate alındığında TCK"nın 267/1. kapsamında iftira suçunu oluşturabileceği yine sanığın bir suç örgütünün medya patronu olmakla suçlayarak onun şeref ve saygınlığı rencide edici somut fiil isnat etmek suretiyle hakaret suçunu ve mahkeme huzurunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle yalan tanıklık yaptığı dolasıyla bu suçlardan dolayı hakkında 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu ve bu Kanun doğrultusunda 11.11.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbirlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda soruşturma ve kovuşturma yapılmasına engel olmayacak biçimde koruma tedbiri altındaki tanığın bu yasal düzenlemelerden doğan hakları ihlal edilmeden soruşturma yürütülmesi gerektiğinden CMK"nın 160, 161 Tanık Koruma Kanunu 8/4-b ve 10/3-2 cümle hükümleri gereğince Cumhuriyet savcısına gizli tanık Mart"ın adres ve açık kimlik bilgilerinin verilmesi zorunlu olduğundan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarihli ve 2013/494 Değişik İş sayılı kararının kaldırılmasına, (Bozulmasına) karar verilmesi gerekir.

    IV-SONUÇ VE KARAR:
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarihli ve 2013/494 değişik iş sayılı kararı Ceza Muhakemesi Kanunun 309/3 maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın aynı Kanunun 309/4-a maddesi gereğince mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara