Esas No: 2022/7659
Karar No: 2022/13450
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/7659 Esas 2022/13450 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/7659 E. , 2022/13450 K.Özet:
Ceza Dairesi tarafından verilen bir karar incelenmiştir. Sanığın nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılması ve istinaf başvurusunun reddedilmesi hakkında alınan karar temyiz edilmiştir. Ancak yapılan incelemede, Adli Tıp raporu alınmadan ve tutuklu olduğu için TCK’nın 168. maddesinden yararlanma imkanı sağlanmadan eksik kovuşturma ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Kararda ayrıca, zincirleme suç hükümlerinin doğru uygulanması konusunda açıklamalar yapılmıştır. Fiilin tek veya çokluğu ile hukuki teklik kavramları farklıdır ve her biri tek başına da suç teşkil edebilen hareketlerin kısa süre içinde tekrarlanması halinde, bu hareketlerin bir bütün olarak tek bir fiil olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Sanık tarafından işlenen hırsızlık suçunun zincirleme suç kapsamına girmesi için farklı zamanlarda aynı mağdura aynı suçun birden fazla işlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler sonucu, sanığın üç ayrı daireden kombilerin çalınmasının aynı zamanda gerçekleştiği ve tek bir nitelikli hırsızlık suçu işlendiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, sanığın zincirleme suç hükümleri uygulanarak fazla ceza tayin edilmesi hatalıdır. Kararın bu sebeple bozulması gerektiği ve dosyanın yeniden incelenmek üzere Polatlı 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır. İlgili kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: 5271 sayılı CMK'nın 288. maddesi, 294. maddesi ve 301. maddesi; TCK’nın 43/1. maddesi ve 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesi.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin sanığın cezai ehliyeti konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan ve tutuklu olduğu için 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinden yararlanma imkanı sağlanmadan eksik kovuşturma ile nitelikli hırsızlık suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdiri ile Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararına göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan verilen cezada, 5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle artırım yapıldığından Daire olarak fiilin hukuki anlamda tekliği, çokluğu ve değişik zaman kavramları ile bu bağlamda yapılan uygulamanın hukuka uygun olup olmadığı hususlarının öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir.
TCK'nın “zincirleme suç” başlıklı 43/1. maddesine göre, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde, faile tek ceza verilir. Ancak; bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.”
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, mutlaka, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı suçun aynı mağdura birden fazla işlenmesi gereklidir. Örneğin; sabah konuttan para, anahtar vs. çalınması ve aynı günün akşamı da, çalınan bu araç anahtarıyla konutun önünde park halinde bulunan aynı mağdura ait aracın çalınması halinde zincirleme suçun varlığı kabul edilebilir.
Fiilin doğal anlamda tekliği ile hukuki teklik kavramları farklıdır.
Dar bir yorumla, değişik zamanlarda işlendiği kabul edilebilecek fiillerin birden fazla olması, her zaman hukuken de birden fazla fiilin ve dolayısıyla birden fazla suçun varlığını kabul etmemizi gerektirmez.
765 sayılı TCK'nın 80. maddesinde “muhtelif zamanlarda vaki olsa bile” ibaresinin yer almasına karşılık, 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesinde “değişik zamanlarda” ibâresine yer verilmesini de dikkate aldığımızda; yeni dönemde “geniş yorum”un kabul edildiğini, fiilin doğal olarak tekliği ile hukuki teklik kavramlarının aynı olmadığını, aralarında hukuki ve fiili kesinti olmayan, her biri tek başına da suç teşkil edebilen hareketlerin kısa süre içinde tekrarlanması halinde, bu hareketlerin bir bütün olarak tek bir fiil olarak kabul edilmesi gerekir.
Fiilin tekliği kavramı ile hareketin tekliği kavramları da aynı değildir. Kasten yaralama suçunda, kısa aralıklarla yapılan silah atışı ya da atılan yumruk sayısı birden fazla diye, atış ya da darbe sayısı kadar fiilin ve kasten yaralama suçunun varlığını veya cinsel saldırı suçunda duhûl sayısı kadar fiil ve suçun varlığını kabule imkan yoktur. Hırsızlık suçu ile ilgili olarak bir örnek vermek gerekirse; fail, üç ortağa ait olan (bunu fail de biliyor olsun ...) markete girip içeriden, 15 kg çay, 20 kg şeker, 50 kg yağ, 50 kg tuz, 70 koli deterjan, kasadan para, masanın üzerindeki cep telefonu ve saireyi aynı zamanda almış olsun. Bu örnekte çok sayıda alma fiili olmasına rağmen bunların hukuken tek bir fiil ve tek bir hırsızlık suçunu oluşturduğunda kuşku bulunmasa gerekir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu düşüncelerden hareketle, 02.10.2007 günlü, 2007/6-195 esas ve 2007/197 karar sayılı kararında, “fiilin tekliği” konusunda geniş yorumu benimsenmek suretiyle, “yakınanın evinden para ve bir kısım eşya ile birlikte alınan otomobil anahtarıyla evin otoparkında bulunan aracın çalınmasının tek bir hırsızlık suçunu oluşturacağı”nı kabul etmiştir. YCGK, 21.05.2013 günlü, 2012/1543 esas ve 2013/257 karar sayılı kararında; “gündüzleyin bina içinden mağdura ait cep telefonu ve araç anahtarının çalınması, aynı günün gecesinde de; gündüz çalınan anahtarla mağdurun otomobilinin çalınmaya teşebbüs edilmesi suçlarını” fiiller arasında zaman bakımından aralık(fiili kesinti) bulunması nedeniyle zincirleme suçun varlığını kabul etmiştir.
YCGK, 08.06.2010 günlü, 11/98–143 esas ve karar sayılı kararında ise; “Kanunda “aynı zaman” ve “değişik zaman” kavramları konusunda açıklık bulunmadığından, bu hususun her somut olayın özelliği göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve eylemin değişik zamanlarda işlenip işlenmediğinin belirlenmesi, bu bağlamda, aynı zaman kavramının dar yorumlanmayarak, çok kısa zaman aralıklarının da aynı zaman dilimi olarak kabul edilmesi” gerektiğini açıkça vurgulamıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; sanığın henüz iskan başlamayan aynı katılan mağdura ait inşaat halinde bulunan üç ayrı daireden kombilerinin çalınması söz konusu ise de, bu fiillerin değişik zamanda değil, aynı zamanda işlendiğini kabul edip tek bir nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırma yerine, TCK’nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK'nın 304/2. maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın Polatlı 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 11/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.