Esas No: 2021/18673
Karar No: 2022/14045
Karar Tarihi: 18.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/18673 Esas 2022/14045 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/18673 E. , 2022/14045 K.Özet:
Mahkeme kararında, bir lokantada yaşanan tartışma sonucunda sanık tarafından nişanlısına ve kendisine yapılan saldırıları defetmek için meşru savunma kapsamında hareket eden sanığın yüzüne yumruk attığı ve bu nedenle bir suça dair ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği belirtilmiştir. Ancak, mala zarar verme ve basit yaralama suçlarından dolayı sanık hakkında açılan davanın kovuşturma aşamasında müşteki sıfatıyla dinlenmeyen kişilerin de mahkemeler önünde hak talep edebilecekleri belirtilerek dosyanın yeniden değerlendirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca, sanık tarafından işlenen suçların en ağırı olan mala zarar verme suçundan dolayı ceza verilmesi gerektiği de vurgulanmıştır. Kararda ayrıca, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlardan biri olan mala zarar verme suçunun 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca işlendiği tarihteki hükümleriyle değerlendirilmesi gerektiği de belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanabilir:
- 5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesi: Suçtan zarar görmüş kişilerin katılan sıfatıyla kabul edilebilecekleri, bu kişilerin davanın sonucuna etki edebileceği, müştekinin bu sıfatı alabilecek hale geldiği konusunda araştırma yapılması gerektiği hükmü yer almaktadır.
- TCK'nın 25/1. maddesi: Meşru savunma hali kapsamında hareket eden kişilere ceza verilmemesi gerektiği hükmünü içermektedir.
- TCK'nın 29. maddesi: Cezada indirim yapılması gereken durumları düzenlemektedir.
- TCK'nın 44. maddesi: Bir fiille birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren durumlarda \"
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Mala zarar verme ve kasten basit yaralama
HÜKÜMLER : Ceza verilmesine yer olmadığı
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık ...'e karşı katılan sanık ... tarafından gerçekleştirilen basit yaralama ve mala zarar verme suçlarından ... hakkında kamu davası açıldığı halde kovuşturma aşamasında ...'in müşteki sıfatıyla dinlenerek şikayet ve delilleri ile davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulmadığı anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149 Esas ve 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere müştekinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören müştekinin davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmekle öğrenme üzerine yaptığı temyiz talebinin kabulu ile yapılan incelemede;
1-Olay günü katılan sanık ...'ın nişanlısı olan katılan ... ile lokantaya iftar yemeği için gittikleri, sipariş ettikleri yemeğin gecikmesi üzerine kalktıkları ve kasada taraflar arasında tartışma yaşandığı, mahkemece katılan sanık ...'ın müşteki sanık ...'in yüzüne yumrukla vurarak gözlüğünü kırdığının ve basit tıbbi müdahale ile giderilecek ölçüde hafif nitelikte yaraladığının kabul edildiği ancak nişanlısına ve kendisine karşı yapılan saldırıları defetmeye yönelik davranışlar içerisinde bulunduğu ve bu durumun meşru savunma kapsamı içerisinde kaldığı kabul edilerek TCK'nın 25/1. maddesi gereğince bu eyleminden dolayı ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı belli olmadığından sanığın mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK'nın 29. maddesi gereğince indirim yapılması yerine ... şekilde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
2-Dosyadaki delil durumuna göre, sanığın gözlük kullanan katılanın yüzüne yumruk atması sonucunda katılanın yaralanması ve gözlüğünün kırılması ile yine sanığın tekme atmasıyla parmağının yaralanması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın eyleminin tek fiil olduğu ve bu suretle, tek olan eylem sonucunda hem katılana karşı mala zarar verme suçunun, hem de yaralama suçunun meydana geldiği sabit olup bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinin uygulanması ve fikri içtima hükümleri gereğince meydana gelen suçların en ağırı olan mala zarar verme suçundan dolayı hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan ''etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile'' ibaresinin madde metninden çıkarıldığı, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı 151. maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık vekilinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 18.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.