Esas No: 2021/17142
Karar No: 2022/14434
Karar Tarihi: 25.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/17142 Esas 2022/14434 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/17142 E. , 2022/14434 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM : Karar kaldırılarak mahkumiyet hükmü
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında, marketten 67,95 TL değerindeki tıraş bıçağının bir tanesinin dış jelatini sökerek çıkarması ve cebine koyması, aldığı diğer eşyaların ücretini ödemesine karşılık, tıraş bıçağının bedelini ödemeden çıkması şeklindeki eylemi nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h, 168/1, 53/1. maddeleri uyarınca işbu dava açılmıştır.
Orhangazi 1. Asliye Ceza Mahkemesi 14/02/2017 tarih, 2015/934 Esas ve 2017/68 karar sayılı hükümle, sanık hakkında TCK'nın 145. maddesi gereğince ceza vermekten vazgeçilmesine karar verilmiştir.
O yer Cumhuriyet savcısının, “TCK'nın 145. maddesinin cezada indirim şeklinde uygulanması gerektiği...” yönündeki istinaf talebi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi, 14/06/2017 tarih, 2017/1163 Esas, 2017/1453 sayılı kararıyla, Orhangazi 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/934 esas ve 2017/68 karar sayılı kararı, CMK 280/2. maddesi gereğince kaldırılarak, sanık hakkında TCK’nın 142/2-h, 145, 168/1, 62, 50. maddeleri uyarınca neticeten 5.000 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
Sanık müdafii, 15.06.2017 tarihinde süre tutum ve gerekçeli kararın tebliğinden dokuz(9) gün sonra 07.07.2017 tarihli gerekçeli temyiz dilekçeleri vermek suretiyle hükmü temyiz etmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temyiz başvurusunun 298. maddeleri uyarınca süreden reddi gerektiği görüşündedir.
Bu sebeple, temyiz başvurusu öncelikle süre yönünden değerlendirilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 295/1. maddesinde düzenlenen yedi(7) günlük sürenin hak düşürücü ya da düzenleyici süre olduğu hususu doktrinde tartışmalıdır. Dairemiz çoğunluk görüşüne göre bu süre düzenleyici bir süre olarak kabul edilmeli, süre tutum dilekçesi vermek suretiyle temyiz iradesini ortaya koyan sanık, müdafii, katılan veya vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi(7) gün içerisinde gerekçelerini bildirmemeleri halinde, ... meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek mâkul bir sürede temyiz gerekçelerinin, diğer bir ifadeyle sebeplerinin bildirilmemesi halinde temyiz başvurusunun sebep yokluğundan ret edileceği ihtarı yapılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
CMK’nın 295/1. maddesindeki yedi(7) günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilse bile, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/09/2021 tarih 2020/14-115 esas ve 2021/412 karar sayılı içtihadında sözü edilen sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilmekle birlikte, doktrinde tartışmalı olması nedeniyle kararın sonuç bölümünde “hükmün CMK’nın 291. maddesi uyarınca onbeş(15) günlük temyiz süresine tabi olduğu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ise aynı Kanunun 295/1. madde uyarınca yedi(7) gün içerisinde temyiz sebeplerinin bildirilmesi gerektiği” belirtilmediği taktirde müdafii ve vekil dahil olmak üzere sürede yanıltmanın varlığı kabul edilerek temyiz başvurusunun ve sebeplerinin duruma göre süresinde bildirildiği kabul edilerek işin esasına girilebilir.
Somut olayda sanık müdafiinin; gerekçeli kararın 28.06.2017 tarihinde kendisine tebliğinden dokuz(9) gün sonra 07.07.2017 temyiz ettiği anlaşılmakta ise de; 14.06.2017 günlü oturumda sanık ve müdafiinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa kararın sonuç bölümünde, “sanık ve sanık müdafiinin yüzüne karşı tefhimden itibaren (7) gün içerisinde hükmü veren dairemize bir dilekçe verilmesi ya da zabıt katibine beyanda bulunup tutanak tutturulup hakime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesi ceza dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek, ilgilinin cezaevinde bulunması halinde ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle, 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 286/1. maddesi uyarınca temyiz yasa yolu açık olmak üzere..” denildiği ve CMK’nın 295/1. maddesindeki ek yedi(7) günlük süreden hiç söz edilmediği için, yanıltma nedeniyle temyiz başvurusu süresinde kabul edilmiştir.
Başvurunun esasına gelince;
5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin "Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.", aynı Kanunun 294. maddesinin "Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir." ve aynı Kanunun 301. maddesinin "Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar." şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, sanık müdafiinin temyiz isteminin, sanığın fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmediğinden, suçun manevi unsurunun oluşmadığı, hırsızlık kastının bulunmadığı, tüm lehe hükümlerin uygulanmasına ve beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesine ilişkin olduğu belirlenerek, anılan sebebe yönelik yapılan incelemede;
Sanık aşamalardaki istikrarlı savunmalarında ve özetle, tıraş bıçağı başlığının kendi cihazına uyum sağlayıp sağlamadığını anlamak amacıyla jelatininden söktüğünü, kontrol sonrası almaya ve kasada parasını ödemeye karar verdiğini, cebine koyduğunu, ancak dalgınlıkla kasada parasını ödemeyi unutup gittiğini, haber verilmesi üzerine derhal parasını ödediğini savunmuştur. Suç tarihi itibariyle 59 yaşında olan ve sabıkası bulunmayan sanığın, 35 yıl serbest diş hekimi olarak çalıştığı, doktorlar arasında iki kez vergi rekortmeni olduğu ve çevresinde yardımsever bir insan olarak tanındığı dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Aynı şekilde sanığın 1996 yılından bu yana damar tıkanıklığı ve kalça kemiği erimesi dolayısıyla yürüme güçlüğü çektiği, baston vb. yardımcı aletle günlük aktivitelerini gerçekleştirdiği, bipolar duygulanım bozukluğu nedeniyle de antidepresan ilaç kullandığı anlaşılmakta ise de; Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi’nin 03.07.2015 günlü raporuna göre; ceza sorumluğunun tam olduğu, diğer bir ifadeyle cezai sorumluğunu ortadan kaldıracak veya etkileyecek (kleptomani dahil) her hangi bir hastalığının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hırsızlık suçunun yarar sağlamak maksadıyla işlenebilen kasıtlı suçlardan olup, maddi unsurlardan olan suçun konusunda hata kastı kaldırır. Bu itibarla kendi eşyası olduğu zannıyla örneğin başkasının şemsiyesini vestiyerden alıp götüren sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan davada TCK'nın 30/1 ve CMK’nın 223/2-c maddeleri uyarınca manevi unsur yokluğu nedeniyle beraat kararı verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle;
Suç tarihinde, parasını kasada ödeyeceği için kontrol amacıyla jelatinini açıp cebine koyduğu 67, 95 TL değerindeki tıraş bıçağını, parasını ödemeden marketten ayrılması nedeniyle nitelikli hırsızlık suçundan açılan davada sanığın suç kastının bulunmaması sebebiyle TCK'nın 30/1 ve CMK’nın 223/2-c maddeleri uyarınca beraati yerine, yetersiz gerekçe ile ... şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK'nın 304/2. maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın gereğinin ifası için ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesine gönderilmesine, 25/10/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.