Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7337 Esas 2020/8196 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/7337
Karar No: 2020/8196
Karar Tarihi: 14.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7337 Esas 2020/8196 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/7337 E.  ,  2020/8196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil, Kal


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı Hazine vekili, asıl davasında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz üzerinde davalının taş ocağı işletme izni olmamasına rağmen bu amaçla kullanmaya devam etmesi nedeniyle davalının elatmasının önlenmesini, eski hale getirilerek Hazineye teslimini, taşınmaz üzerinde şirket tarafından yapılan müştemilatın kal’ini, 22.02.1999-02.05.2002 arası dönem için toplam 232.508,40 TL ecrimisilin faiziyle tahsilini, 18.03.2005 dava tarihli birleşen davasında 02.05.2002-24.03.2004 arası dönem için 282.847,50 TL ecrimisilin faiziyle tahsilini,10.02.2006 dava tarihli birleşen davasında ise, 24.03.2004-26.05.2004 tarihleri arası dönem için 200.673 TL ecrrimisilin faiziyle tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 116.045.736.000 ETL alacağın 29.09.1999 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline, davalı şirketin elatmasının önlenmesine ve müştemilatın kal’ine karar verilmesi üzerine, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.09.2004 tarihli kararı ile, davalı şirketin 22.09.2009 tarihinde taş ocağı işletme izninin sona erdiği, dava konusu yerde 29.12.1995 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından 10 yıllığına mermer işletme ruhsatı aldığı, mermer işletme ruhsatı alanının, önceki taş ve kum ocağı işletme ruhsat alanını kapsadığı, davalı şirketin 22.09.1999 tarihinden sonra ancak 3213 sayılı Maden Yasası"nın öngördüğü şekilde mermer işletme faaliyetinin zaruri sonucu olarak ortaya çıkan yan ürünler dışında taş ve kum üretimi yapılamayacağı, bu nedenle uzman bilirkişi heyetiyle keşif yapılarak maden işletme ruhsatı alanı ile taş ve kum işletme ruhsatı sahaları belirlenerek krokiye yansıtılması, ruhsat alanı içinde veye dışında ne miktarda kum ve taş çıkarıldığının tespit edilmesi, belirlenen istihraç tutarının parasal değerinin dava tarihi itibariyle ne olduğunun belirlenmesi, ruhsata aykırı üretim var ise bu alanda elatmanın önlenmesine karar verilmesi, davaya konu yerin bir kısmının davalı tarafa satıldığına dair kayıtların sıhhatinin araştırılması ve kayıt kapsamının dikkate alınması, hükmedilen tazminata 22.02.1999 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden 716.028,90 TL alacağın 22.02.1999 tarihinden faiziyle davalıdan tahsiline, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından; dava konusu taşınmazın bir kısmının davalı ve dava dışı kişiler adına tescil edilen çap kayıtları kapsamında kaldığı, çap kayıtları kapsamı dışında kalan bölümlerle ilgili Hazine’nin herhangi bir hakkı olmadığı, fakat bu bölümlerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama giderlerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, davalı şirketin krokide G ile gösterilen alana müdahalesinin devam ettiği anlaşıldığına göre bu kısmın ret kapsamına dahil edilmesinin hatalı olduğu, bozma sonrası alınan raporlardaki farklılıkların ve çelişkilerin alınacak üçüncü bir bilirkişi raporuyla giderilmesi gerektiği, 24.03.2004-26.05.2004 arası dönemin de hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğine işaret edilerek ikinci kez bozma kararı verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının alacak davasının kısmen kabulü ile 25.490,33 TL"nin 10.419,61 TL"sine 22.02.1999 tarihinden, bakiye 15.070,72 TL"sine ise 24.03.2004 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının elatmanın önlenmesi ve kal davası yönünden,fen bilirkişi kurulunun 08.04.2010 tarihli raporunda G harfi ile gösterilen, alana davalının vaki müdahalesinin men’ine ve bu alanda bulanan davalıya ait müştemilatın kal’ine,fen bilirkişi kurulunun 08/04/2010 tarihli raporunda G harfi ile gösterilen alan dışında kalan alan yönünden davanın konusuz kalmış olması nedeniyle bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve kal istemine ilişkindir.
    1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2.Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Hemen belirtilmelidir ki; dava değeri, harçlandırılan değer olup, vekalet ücretinin de harcı tamamlanan bu değer üzerinden hesaplanacağı kuşkusuzdur.
    Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti nispi harca tabi davalarda, davaya konu değer üzerinden takdir edilmesi gereklidir. Bu değer yukarıda ifade edildiği üzere harçlandırılmış değerdir. Ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmelidir.
    Somut olayda, harçtan muaf Hazine tarafından asıl davada ve birleşen davalarda toplam 716.028,90 TL ecrimisil talep edilmiş, elatmanın önlenmesi ve kal talebi için ayrıca değer bildirilmemiştir. Mahkemece davacı Hazine lehine 25.490,33 TL ecrimisile hükmedilmiş, 690.538,57 TL tutarındaki talebi reddedilmiştir.
    Buna göre reddedilen miktar üzerinden kararın verildiği tarih itibariyle geçerli AAÜT"ne göre davalı lehine 41.571,54 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 18.370 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
    Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden temyiz edilen hükmün davalı lehine vekalet ücretine hükmedilen kısmının HUMK"un 438/7 (HMK mad. 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle; davalı vekilinin (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 8. bendindeki "18.370,00 TL" rakamının çıkarılarak yerine "41.571,54 TL" rakamının yazılmasına,Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 438/7. Fıkrası (HMK"nin 304. maddesi) gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara