Yalan tanıklık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3993 Esas 2015/3576 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3993
Karar No: 2015/3576
Karar Tarihi: 03.11.2015

Yalan tanıklık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3993 Esas 2015/3576 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararın incelenmesinde, sanığın yalan tanıklık suçuyla cezalandırıldığı ancak bu cezalandırmanın yanlış uygulama sonucu olduğu ortaya çıktı. Sanığın kendisi hakkında suçlayıcı ifade verme zorunluluğunun olmadığı, ayrıca hatırlatma yapılmadan alınan beyanının yalan tanıklık suçunu oluşturduğu belirtildi. Bu nedenle, kararın bozulmasına karar verildi. Kararda belirtilen kanun maddeleri ise şöyledir: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 34. maddesi, CMK'nın 48. maddesi, TCK’nın 50/3. maddesi ve 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi.
16. Ceza Dairesi         2015/3993 E.  ,  2015/3576 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi
    Tarihi : 23.12.2014
    Numarası : 2014/169 - 2014/266
    Suç : Yalan tanıklık

    Sanığın tanık olarak dinlendiği davaya konu olayda "kumar oynayan" sıfatıyla yer aldığı ve kumar oynamanın 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 34. maddesinde kabahat olarak düzenlendiği gözetildiğinde, sanığın olay mahalli dernekte kumar oynandığını söylemesi durumunda kendisinin de kumar oynadığını kabullendiği sonucu çıkacağına göre;
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu yöndeki uygulamaları ve 1982 Anayasasının "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz." şeklindeki hükmü gözetilerek sanığın bu olayda CMK"nın 48.maddesi uyarınca tanıklıktan çekinme hakkının kabulüyle kendisine bu yönde hatırlatma yapılması gerekirken hatırlatma yapılmadan alınan beyanının yalan tanıklık suçunu oluşturduğundan bahisle cezalandırılmasına karar verilmesi,
    Kabule ve uygulamaya göre de;
    TCK’nın 50/3. maddesinin "uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir" hükmüne göre, fıkranın (a) bendinde belirtilen adli para cezasının, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım, diğer bentlerinde belirtilenlerin ise tedbir niteliğinde olduğu, TCK"nın 50/6. maddesinde seçenek tedbirlere uyulmaması halinde yapılacak uygulama düzenlemiş olup, infaz aşamasında seçenek yaptırım olan adli para cezasının yerine getirilmemesi halinde ise anılan fıkraya göre değil 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca uygulama yapılacağı gözetilmeden infazı da kısıtlar biçimde TCK’nın 50/6. maddesi gereğince ihtarat yapılması,
    Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara