Esas No: 2015/4849
Karar No: 2016/6425
Karar Tarihi: 26.10.2016
Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/4849 Esas 2016/6425 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, tapuda 1487 parselde kayıtlı, üzerinde ".....Vakfı"na" ait şerh bulunan, paydaşlar arasında hisseli taşınmazın, vakıf taviz ilişiği kesilmeden ve usulü işlemler tam olarak yerine getirilmeden mağdura satışını yaptığı ve tapu senedi düzenleyip verdiğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
04.09.2007 tarihli resmi senette; sadece satıcı imzasının alındığı, alıcı ..."in imzasının olmadığı, resmi senedi düzenleyen memur yerinde sanığın isminin yazılı olduğu, müdür sütununda da ... yazılı olduğu ancak her iki memurun da imzasının bulunmadığı, resmi senedin sağ üst köşesinde tarih ve yevmiye numarası yazmadığı, kütüğe intikalden sonra alıcı adına tescili yapılmadığı, yevmiye defterine alınmadığı,
15.11.2007 tarihli resmi senette; resmi senedin taraflar sütununda imzaların alındığı, resmi senedi düzenleyen memur yerine sanığın isminin yazılı olduğu, müdür sütununda da ... yazılı olduğu ancak her iki memurun da imzasının bulunmadığı, alıcının fotoğrafının yapıştırılmamış olduğu, resmi senedin sağ üst köşesinde tarih ve yevmiye numarası yazmadığı, kütüğe intikalden sonra alıcı adına tescili yapılmadığı, yevmiye defterine alınmadığı, resmi senedin arka sayfasında alıcının tapu senedini aldığına dair imzası bulunduğu,
19.11.2007 tarihli resmi senette; resmi senedin taraflar sütununda imzaların alındığı, resmi senedi düzenleyen memur yerinde sanığın isminin yazılı olduğu, müdür sütununda da ... yazılı olduğu ancak her iki memurun da imzasının bulunmadığı, resmi senedin sağ üst köşesinde tarih ve yevmiye numarası yazmadığı,
13.12.2007 tarihli tapu senedinde 1487 parselde kain tarla vasıflı taşınmazın malikler adına kayıtlı iken ..."e satılarak tescil edildiğine dair, 20371 yevmiye nolu, müdür sütununda ..."ın imzası bulunduğu,
Yapılan değerlendirmede, bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere; taşınmazın tapuda devri için bir takım usulü işlemlerin zorunlu olduğu, ilgili taşınmazın satılabilmesi için öncelikle Vakıflar Kanunu 27 ve 28. maddeleri uyarınca vakıf taviz ilişiğinin kesilmesi ve vakfa dair şerhin terkin edilmesi gerektiği, Borçlar Kanunu 213. maddesi gereği gayrimenkul malın satışının resmi senet ile yapılacağı, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26. maddesine göre resmi senedi taraflar ve resmi senedi düzenleyen memurun ve tapu sicil muhafızının imzalaması gerektiği, 27. madde gereği resmi senetlere her iki tarafın fotoğraflarının yapıştırılacağı, Tapu Sicil Tüzüğü 16. maddeye göre yazılı istem olmadıkça tapu sicil üzerinde işlem yapılamayacağı, 22. madde gereğince akit işlemlerinde usulüne uygun resmi senet düzenlenerek taraflarca imzalanmasından sonra yevmiye defterine kaydedileceği, 101. madde gereği düzenlenen tapu senedinin bir örneğinin müdür tarafından hak sahiplerine verileceği, Medeni Kanunun 705. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı düzenlemeleri karşısında, yukarıda düzenlenen resmi senetlerin kanun ve mevzuat gereği eksik ve usulüne uygun olmadan düzenlendiğinin tespit edildiği, resmi senedi düzenleyen görevli memur olarak belgede ismi geçen sanığın imzasının bulunmadığı, bu haliyle düzenlenen suça konu resmi senetlerin hukuki sonuç doğurmaya el verişli olmadığı, bu senetlere dayanılarak verilen tapu senedinin ise fiilen tek başına herhangi bir satış, miras intikali, tashih, taksim, bağış, intifa ve irtifak hakkı tesisi, trampa kadastro müdürlüklerince yapılan işlemlerde kullanılamayacağı anlaşılmıştır. Tapu senedi tapu kütüğüne yapılan tescile dayanır. Tapu kütüğünde ve ya TAKBİS"de (tapu kadastro bilgi sisteminde) tescil yoksa tapu senedi mühürlü imzalı dahi olsa hukuki bir değeri yoktur. Tescile dayanmayan tapu senedi geçersizdir. Tescilli olmayan tapu senedi ile tapuda işlem yapılamayacağı ve tek başına hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı, belgelerin şekil şartlarını taşımadığı, bu nedenlerle sanığa yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı ancak sanığın eyleminin görevinin gereklerini kötüye kullanmak suretiyle kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması suçu kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması ve değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.