Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/22 Esas 2018/1102 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/22
Karar No: 2018/1102

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/22 Esas 2018/1102 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/22 E.  ,  2018/1102 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 3. Tüketici Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 19.02.2015 gün ve 2014/3012 E., 2015/349 K. sayılı karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.12.2015 gün ve 2015/9952 E., 2015/12886 K. sayılı kararı ile,
    "…Davacı vekili; müvekkilinin Akbank T.A.Ş. İzmir Alsancak Şubesi ile Özel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzaladığını, sözleşme hükümlerine aykırı davranan bankanın müvekkilinin zararına sebep olacak işlemler yaptığını, bu kapsamda döviz opsiyonu ve forward işlemlerinin müvekkil açısından geçerli ve bağlayıcı olmadığını, bu sözleşmeler kapsamında yapılan işlemler nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı olmak üzere 1.300,000 liraya haksız olarak el konulduğu 24/01/2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; yapılan işlemlerin usule uygun olduğunu, sözleşmenin ticari nitelikte olduğunu, Tüketici Mahkemesinin görevli olmadığını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında Özel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davacının tüketici konumunun bulunmadığı gerekçesiyle 6502 sayılı Yasa"nın 3. ve HMK"nın 1. maddesi dikkate alınarak, aynı Yasa"nın 2. maddesi gereğince uyuşmazlık konusu mahkemenin görevine girmediğinden, davanın görev yönünden reddine, kararın kesinleşmesi ve HMK"nın 20. maddesi gereğince iki haftalık sürede başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, tüketici konumunda bulunan davacının, davalı banka ile imzaladığı Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon işlemleri Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranan bankanın işlemleri nedeniyle uğradığı zararının tazmini istemine ilişkindir. 15.07.2014 dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı TKHK"nın 3/k-l ve 73. maddesine göre, tüketiciler ile bankalar arasındaki her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin tüketici işlemi olarak tanımlanmış ve tüketici işlemlerinden doğabilecek uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş olduğuna göre, mahkemece davaya bakmakla görevli olduğunun kabulü ile işin esasına girilip, gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…"
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; davacı ile davalı banka arasında imzalanan Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranan bankanın işlemleri nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin Akbank A.Ş İzmir Alsancak Şubesi ile Özel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzaladığını, sözleşme hükümlerine aykırı davranan bankanın müvekkilinin zararına sebep olacak işlemler yaptığını, bu kapsamda döviz opsiyonu ve forward işlemlerinin müvekkil açısından geçerli ve bağlayıcı olmadığını, bu sözleşmeler kapsamında yapılan işlemler nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı olmak üzere 1.300,000 TL’ye haksız olarak el konulduğunu ileri sürerek 24.01.2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Akbank A.Ş vekili yapılan işlemlerin usule uygun olduğunu ancak sözleşmenin ticari nitelikte olması nedeni ile Tüketici Mahkemesinin görevli olmadığını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
    Yerel mahkemece taraflar arasında Özel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davacının tüketici konumunun bulunmadığı gerekçesiyle 6502 sayılı Yasa"nın 3. ve HMK"nın 1. maddesi dikkate alınarak, aynı Yasa"nın 2. maddesi gereğince uyuşmazlık konusu mahkemenin görevine girmediğinden, davanın görev yönünden reddine, kararın kesinleşmesi ve HMK"nın 20. maddesi gereğince iki haftalık sürede başvurulması hâlinde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranan bankanın işlemleri nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkin eldeki davada, Asliye Ticaret Mahkemesinin mi yoksa Tüketici Mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
    Opsiyon Sözleşmesi belirli bir fiyat üzerinden sınırlı bir zaman dilimi içinde veya belli bir tarihte belirli bir varlığın (örneğin sermaye piyasası aracı veya döviz) satılması veya alınması konusunda diğer tarafa (opsiyon alıcısı) bir seçim hakkı tanıdığı, bunun karşılığı olarak da belirli bir bedele hak kazandığı sözleşmedir (Değnekli, A.; Opsiyon Sözleşmelerinde Bankanın Bilgi Verme ve Aydınlatma Yükümlülüğü İle İlgili Bir Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Seza Reisoğlu’na Armağan, Ankara 2016, s.624).
    Eldeki davaya konu opsiyonun türü alım opsiyonudur. Alım opsiyonu sahibine sözleşmenin vadesinde opsiyona konu teşkil eden araçları (döviz, hisse senedi, endeks vs.) sözleşmede belirtilen fiyattan ve belirtilen miktarda satın alma hakkı veren opsiyon türüdür. Alım opsiyonu satıcısı, alıcı hakkını kullandığı takdirde sözleşmeye konu teşkil eden araçları (somut olayda döviz) satmakla yükümlüdür.
    Taraflar arasında 03.01.2013 ve 06.08.2013 tarihli opsiyonlu döviz mevduatı ve opsiyon işlemleri çerçeve sözleşmesi imzalanmıştır. Münferit döviz opsiyon işlemlerinin davacı ile davalı bankanın imzalarını içeren 10.04.2013, 16.04.2013 ve 16.05.2013 tarihli Egzotik Opsiyon İşlem Formu başlıklı belgelere göre yapıldığı, opsiyonu kullanma (alım ya da satım) hakkının davalı bankada olduğu, başka bir anlatımla işlem formunda belirtilen tarihte, belirtilen fiyatlar üzerinde davacıdan satın alınması hakkının bankaya ait olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu genel açıklamadan sonra uyuşmazlığın hangi mahkemede görülmesi gerektiği hususunun yasal düzenlemelere göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
    6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 3. maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”yi, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
    Anılan Kanunun 73/1. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Tüketici sözleşmesinde iki taraf mevcut olup, zıt amaçların güdülmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla satıcı ve sağlayıcı tanımında da yer verildiği gibi satıcı ve sağlayıcının işlem yaparken ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmesi, karşısında yer alan kişinin ise bunun tersine bir amaçla yani ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmesi gerekir (Aydoğdu, M.; Tüketici Hukuku Dersleri, Ankara 2015, s. 59,60) .
    Tüketici mahkemesinin görevli olması için öncelikle uyuşmazlığın bir tüketici uyuşmazlığı olması gerekir. Hangi tür uyuşmazlıkların tüketici uyuşmazlığı olduğu ise dava konusu işlem veya uygulamanın taraflarından birinin tüketici, diğerinin ise girişimci/satıcı/sağlayıcı olmasına göre belirlenmektedir (Topuz, G.; Tüketici Mahkemeleri, Ankara 2018, s.37).
    Hâl böyle olunca davacının hizmeti davalı bankadan finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılmakla, davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün değildir.
    Tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.05.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara