Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/7333 Esas 2014/10581 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/7333
Karar No: 2014/10581
Karar Tarihi: 06.11.2014

Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/7333 Esas 2014/10581 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve Ceza Dairesi tarafından onanan kararda, PTT Genel Müdürlüğünde görevli personelin Kamu Görevlisi olarak kabul edildiği ve Tebligat Kanunu'na göre tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin PTT Genel Müdürlüğü personeli olması gerektiği belirtilmiştir. Yüklenici firma çalışanlarına tebligat görevi vermenin yasal düzenlemelere uygun olmadığı ifade edilmiştir. Kararda ayrıca, kamu görevlisinin tanımı ve görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili detaylar da yer almıştır. Kanun olarak da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 11/b maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve 5584 sayılı Posta Kanunu'nun \"Ulaştırma Sözleşmeleri\" başlıklı 10. maddesi açıklanmıştır.
5. Ceza Dairesi         2013/7333 E.  ,  2014/10581 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 4 - 2011/143596
    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. (Üsküdar 2.) Asliye Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 19/10/2010
    NUMARASI : 2008/119 Esas, 2010/358 Karar
    SUÇ : Görevi kötüye kullanma

    Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    KİT rejimine tabi bulunan PTT Genel Müdürlüğünde 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında istihdam edilen personel, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b maddesi uyarınca, “ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı” kamu görevlisi sayılmaktadırlar. Diğer taraftan, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 1. maddesi gereği anılan Kanun hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmakla PTT Genel Müdürlüğü yetkili kılınmış ve Kanunun 52. maddesi uyarınca “bu kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi azalarının” işledikleri suçlardan ötürü kamu görevlisi gibi ceza görecekleri kabul edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca 7201 sayılı Kanun gereği tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin PTT Genel Müdürlüğü personeli olması zorunlu olup, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hukuki ilişkiye dayalı olarak yüklenici firma çalışanına tebligat görevi verilmesinin yasaya uygun olmadığı, nitekim 5584 sayılı Posta Kanununun “Ulaştırma Sözleşmeleri” başlıklı 10. maddesinin gerek önceki metnine ve gerekse 29/04/2009 tarihli ve 5893 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle eklenen “PTT İdaresi postaların ayrım ve dağıtım işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilir” şeklindeki ikinci fıkrasına göre de tebligat işlemlerinin yüklenici firma çalışanına gördürülmesinin yasal düzenlemelere uygunluk taşımadığı, sadece ayrım ve dağıtım işlerinin ihale yoluyla gördürülebilecek işlerden olduğu, tebligat işlemlerinin kapsam dışında tutulduğu,
    Ayrıca; kamu görevlisinin tanımının yapıldığı 5237 sayılı TCK"nın 6/1-c maddesinin gerekçesinde kamusal faaliyetin Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesi olduğu, kamusal faaliyetin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda ise bu kişilerin kamu görevlisi sayılamayacağı anlaşılmakla;
    A.. Yakası PTT Başmüdürlüğünün 16/02/2008 tarihli cevabi yazılarında sanığın, ilgili merkezde 15/11/2006-05/02/2007 tarihleri arasında I.. K.. T.. ve Nakliyat Tic. Ltd. Şti. elemanı olarak çalıştığının bildirilmesi ve kamu görevlisi tarafından işlenebilen özgü suç niteliğindeki görevi kötüye kullanma suçunun faili olamayacağının tespit edilmesi karşısında; Üsküdar 2. İş Mahkemesinin 2006/998 Esas sayılı dosyasında davalı katılana duruşma günü ve cevap dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligatın usulüne uygun olarak yapılmaması şeklindeki eyleminin Kabahatler Kanunun 32. maddesinde düzenlenen "emre aykırı davranış" kabahatini oluşturacağı gözetilmeden yazılı gerekçelerle beraet kararı verilmiş ise de, anılan maddede öngörülen idari para cezasının miktarına göre 10/01/2007 olan eylem tarihi ile inceleme günü arasında 5326 sayılı Yasanın 20/2-c maddesinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşılmış ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca bu hususta karar verilmesi mümkün olduğundan gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5326 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 06/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara