Esas No: 2013/11493
Karar No: 2014/6002
Karar Tarihi: 05.05.2014
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/11493 Esas 2014/6002 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Sanık ... hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan yapılan yargılama sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 22.10.2012 gün ve 2009/477 Esas, 2012/322 Karar sayılı hükmün sanık müdafiince temyizi üzerine, Dairemizin 23.09.2013 gün ve 2013/6230 Esas, 2013/9482 Karar sayılı ilamı ile bozma yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.11.2013 gün ve 14-2013/146812 sayılı itiraznamesi ile 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelendi;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 23.09.2013 gün ve 2013/6230 Esas, 2013/9482 Karar sayılı bozma kararının 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkraları uyarınca KALDIRILMASINA, karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ile mağdurenin ailesinin komşu oldukları, olay günü akşam saatlerinde sanığın eşi olan Nazime"nin mağdurenin ailesine ait ikametin kapısında bulunan arızayı gidermek için evlerinin önüne gittiği, sanığın da Nazime"nin peşinden gelerek mağdureye odalarına almış olduğu eşyaları görmek istediğini söylediği, birlikte mağdurenin odasına gittikleri, odada iken sanığın aniden mağdurenin belini tutarak dudağından öptüğü, mağdurenin de bağırarak sanığı iterek uzaklaştırdığı anlaşılan olayda; Adli Tıp Kurumu 6.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 24.05.2010 günlü raporda "mağdurede maruz kaldığı olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede travma sonrası stres bozukluğu tespit edildiği ve ruh sağlığının bozulduğu" belirtilmiş ve bu rapor esas alınarak sanığın cezası TCK.nın 103/6. maddesi uyarınca artırılmış ise de, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan objektif sorumluluğun kaldırılarak subjektif sorumluluğun kabul edildiği, 5237 sayılı TCK.nın 23. maddesi uyarınca failin, gerçekleşen fakat kastetmediği bir neticeden sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği, sanık tarafından işlenen ani nitelikteki, devamı bulunmayan, kesik biçimde gerçekleştirilen öpme şeklindeki bu eyleminden dolayı kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiğinin iddia olunduğu, sanığın dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu,
eğitim düzeyi, mesleki tecrübesi, kişisel özellikleri ve olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında ağır netice olarak ortaya çıkacak mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın sanık tarafından öngörülemeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmayacağı, meydana gelen zararın 5237 sayılı TCK.nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşılması sırasında dikkate alınabileceği gözetilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Uygulamaya göre de;
Sanık hakkında hapis cezasına mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK.nın 53/3. maddesine göre, 53/1-c madde ve bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velâyet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıverilmeye kadar uygulanacağı, altsoyu haricindekiler yönünden ise bu hak yoksunluğunun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.