Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/10398 Esas 2014/13960 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10398
Karar No: 2014/13960
Karar Tarihi: 23.09.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/10398 Esas 2014/13960 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2014/10398 E.  ,  2014/13960 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalı ..." ın 05/08/2007 vadeli, 155.000-TL bedelli senedi, davadışı asıl borçlu ..." in imzaladığını, müvekkiline de kefil sıfatı ile imzalattığını, ancak daha sonra senetteki imzanın ..." e ait olmadığını ve bu şahsın senet imza tarihi olan 15/01/2007" de hastanede olduğunu, 17/03/2007 tarihinde de vefat ettiğini öğrendiğini, senetteki imzanın asıl borçluya ait olmaması nedeniyle müvekkilinin kefaletinin de geçersiz olacağını, zira unsurları içermeyen bir senedin bono niteliğinde sayılamayacağını, senette malen ibaresinin yazılı olup müvekkili ile davalı arasında ticari bir ilişki olmadığını, davalının senede dayalı olarak 2011/4758 sayılı dosyadan icra takibi yaptığını belirterek, senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline, davalı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin senetteki asıl borçlu ... denilen kişiyi tanımadığını, davacının ..."ten alacağına karşılık bu senedi aldığını söyleyerek müvekkiline olan borcuna karşılık verdiğini, senedin davacı tarafından özgür iradesi ile imzalandığını, müvekkilinin ..."ten değil davacıdan alacaklı olduğunu, ayrıca keşidecinin hasta olmasının senet imzalamasına engel olmadığını, senet borçlusu ve mirasçılarının dahi imzaya dair bir itirazları yokken davacının imzanın aidiyeti konusunda bu kadar emin olmasının hayatın akışına ters olduğunu belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunduğu, bilirkişi raporu ile keşideci imzasının keşideciye ait olmadığı tespit edilmiş ise de, senet ön yüzündeki davacıya ait kefil imzasına itirazda bulunulmadığı, TTK. 778 (eski TTK. 690 md) maddesi ve TTK. 677 (eski TTK. 589 md) maddelerindeki düzenleme gözetildiğinde, bonodaki keşideci imzası keşideciye ait olmasa dahi bonodaki diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyeceği ve dolayısıyla davacı imzasının sıhhatine etki etmeyeceği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle TTK 778/3 (eski TTK 690) ve TTK 702/2 (eski TTK 614) maddelerine göre; aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağından davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara