Irza geçme - ırz ve namusa tasaddide bulunma - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/6774 Esas 2014/5687 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/6774
Karar No: 2014/5687
Karar Tarihi: 28.04.2014

Irza geçme - ırz ve namusa tasaddide bulunma - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/6774 Esas 2014/5687 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, 06.04.2006 tarihli ikinci hükümde sanığın ırza ve namusa tasaddide bulunma suçundan mahkûm edildiğini ve bu suçun 765 sayılı TCK'nın 416/2. maddesi uyarınca cezalandırıldığını belirtiyor. Ancak aynı Kanun'un 102/4. maddesi gereği bu suçun 5 yıllık asli zamanaşımına tâbi olduğunu ve bu sürenin mahkeme inceleme gününe kadar gerçekleştiğini vurguluyor. Bu nedenle, hükümlerin CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına karar veriliyor. Ayrıca, sanık hakkında açılan kamu davasının 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle düşmesine hükmediliyor.
Kanun Maddelerinin Açıklamaları:
- 765 sayılı TCK'nın 416/2. maddesi: \"Kişinin ırzına tasaddi suretiyle veya cinsel dokunulmazlığını istismar ederek onu kendisine bağımlı kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.\"
- 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesi: \"Suç işlendiği tarihteki kanun hükümleri uyarınca öngörülen en ağır ceza yirmi yılı aşan suçlarda \"aslî zamanaşımı, bu cezayı gerektiren suçlarda on yıl, bu cezayı gerektirmeyen
14. Ceza Dairesi         2013/6774 E.  ,  2014/5687 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Irza geçme, ırz ve namusa tasaddide bulunma
    HÜKÜM : Eylemlerin bütün halinde ırz ve namusa tasaddide bulunma suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın bu suçtan mahkûmiyetine


    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    CMK.nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu ve tevdii kararımızdan sonra CMK.nın 234. maddesi uyarınca mağdureye atanan zorunlu vekilin de mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere mağdurların katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördükleri konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı anlaşılmakla, CMK.nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdure ..."ın davaya katılmasına, zorunlu vekili Av. ..."nin de katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilerek sanık müdafiin yanında katılan vekilinin de temyizi üzerine yapılan incelemede;
    Oluşa uygun olarak sanığın işlediği kabul edilen ırza ve namusa tasaddide bulunma suçunun 765 sayılı TCK.nın 416/2. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 102/4. maddesinde belirlenen 5 yıllık asli zamanaşımına tâbi olduğu ve sanığın mahkûmiyetine karar verilen 06.04.2006 tarihli ikinci hükümden itibaren inceleme gününe kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nın 7/2 ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK.nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Hemen Ara