Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/9011 Esas 2022/1861 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/9011
Karar No: 2022/1861
Karar Tarihi: 16.02.2022

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/9011 Esas 2022/1861 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2018/9011 E.  ,  2022/1861 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN;
    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği (sanıklar ... ve ... haklarında), suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... ( ...) haklarında)
    HÜKÜM : Mahkumiyet
    EK TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Düzeltilerek onama, bozma

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
    Adalet Bakanlığının suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan doğrudan zarar görmediği, bu itibarla başvurusunun kapsamına nazaran bahse konu suçtan sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında verilen mahkumiyet hükümlerini temyiz hakkının bulunmadığı nazara alınarak, vekilinin bu suçtan anılan sanıklar haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemi ile sanıklar ... ve ... müdafilerin süresinden sonra vaki duruşmalı inceleme taleplerinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317 ve 318. maddeleri uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, 23/05/2014 tarihli tebliğnamede hükmü temyiz edenler arasında katılan PTT Genel Müdürlüğü vekilinin de gösterildiği, ancak gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen gerek dosya içerisinde gerekse de UYAP kayıtlarında anılan katılanın temyiz dilekçesine rastlanmadığı, Dairemizin bu hususun da yer aldığı 05/04/2018 tarihli tevdi kararı sonrasında da dosyaya eklenen bir dilekçe bulunmadığı gözetilerek; incelemenin sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafileri ile sanıklar ..., ... ve ... (...)’in haklarında verilen mahkumiyet hükümlerine, katılan Hazine vekilinin ise vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı ve duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    Sanıklar ... ve ... haklarında zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    Konya Adliyesinde hizmetli kadrosunda bulunan ve 11/10/2010 tarihli tutanağa göre Cumhuriyet Başsavcılığı posta bürosunda sözlü olarak görevlendirilip fiilen Başsavcılık ve Ceza Mahkemelerince düzenlenen posta tevdi listelerini PTT Adliye Sarayı Şubesine teslim ederek, ücretlerinin zabıt katipleri tarafından imzalanan ve aktarma çeki olarak isimlendirilen müzekkerelere istinaden ... posta çeki hesabından Konya PTT Merkez Müdürlüğü posta çeki hesabına aktarılmasını sağlayan sanık ... ile aynı adliye PTT şubesinde görevli sanık ...’nın fikir ve eylem birliği içerisinde önceki zamanlara ait posta tevdi listeleri üzerinde tarih kısımlarını daksille kapatıp yeni tarih yazmak ve PTT mührü ile damgalamak, ayrıca bu listelerdeki posta ücretlerinin ödenmesine esas olmak üzere başka katipler adına düzenlenmiş müzekkerelerin altına imza atmak suretiyle ... posta çeki hesabından Konya PTT Merkez Müdürlüğü posta çeki hesabına fazla aktarma yapılmasını sağladıkları, bu sırada şubeye yüklü miktarda evrak getiren ve ücretini nakit olarak ödeyen diğer kurumların gönderilerinin ücretlerini ise adliye gönderisi gibi fazla aktarım yapılan ücrete sanık ...’in dahil ettiği, bu eylemler sonucu fazla yapılan aktarma tutarı kadar paranın nakit para içerisinden alınarak Adalet Bakanlığına ait toplam 1.709.008,29 TL’nin değişik zamanlarda mal edinildiği oluşa uygun olarak kabul edilen somut olayda; suç tarihlerinde yürürlükte bulunan Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 92. maddesine göre, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşlerine Ait Yönetmeliğin bu Yönetmeliğe aykırı olmayan hükümlerinin adli yargı ilk derece ceza mahkemelerinde de uygulanacağı, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 16/1. maddesindeki "Tutanak yazıcıları, mübaşirler bir muamelenin yapılması için ödenmesi gerekli harç ve masrafları iş sahiplerinden alamazlar..", 17. maddesindeki "Harç ve yargılama masraflarının tahsili işi kendisine verilmiş olan kalem şefi (yazı işleri müdürü) veya muavini vazife sebebiyle yerlerinden ayrıldıkları zaman iş sahiplerinin beklememesi için tedbir alırlar, bu tedbirleri reis veya hakimin tasvibine arz ederler" ve 33. maddesindeki "Keşif ve tatbikat mahallinde şahit dinleme gibi mahkeme dışında yapılacak muameleler için iş sahibi tarafından evvelce yatırılmış olan ücret, zabıt katibi tarafından vaktinde vezneden veya Kalem Şefi veya Muavininden avans olarak alınır ve muamelenin yapılması sonunda hakimin izni ile müstehliklerine verilir. Parayı alanların imzaları, taalluk ettiği evrak altına alınır. Avans olarak alınan paranın mahsubu yapıldıktan sonra geriye bir miktar para kalırsa o parayı zabıt katibi vezneye yatırır; vezne bulunmayan yerlerde Kalem Şefi veya Muavinine verir. Bu memurlar artan veya kendilerine verilen parayı sahiplerine reddiyat makbuzu mukabilinde geri verirler. Bu işlerin yapılmamasından veya geciktirilmesinden zabıt katibi ve Kalem Şefi ve Muavini mesuldür" biçimindeki düzenlemelerle, daha sonra yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelikte yer alan hükümler dikkate alındığında C.Başsavcılığının posta çeki hesabındaki paraların PTT hesabına aktarımı işinde görevlendirilemeyecek olan sanık ...’ın görevinin posta tevdi listelerini düzenleyip kendisine verilen müzekkereler ile birlikte ilgili kuruma teslim etmekten ibaret olduğu, aktarımın asıl dayanağı olan müzekkerelerin düzenlenmesi hususunda bir görevi olmadığından suça konu paralar kendisine görevi nedeniyle tevdi edilmiş sayılamayacağı gibi bu paralar üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğünün de bulunmadığı, 5237 sayılı TCK’nin 247. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi gerektiği, dolayısıyla zimmet suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, eylemin başlangıcından itibaren kastlarının daha önce ödemesi gerçekleştirilen mükerrer belgeler ve sahte olarak düzenledikleri aktarma çeki yazılarıyla ... posta çeki hesabındaki parayı alarak menfaat sağlamak olduğu, fazla aktarım yapıldıktan sonra gerçekleştirilen fiillerin PTT hesaplarının denkleştirilmesi niteliğinde olup başkaca bir kurumun zararının da bulunmadığı gözetildiğinde; sanıklar Gökhan ve Tahir’in aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda sahte belgeler kullanarak ... posta çeki hesabından fazla aktarım yaptıkları paraları mal edinmeleri şeklindeki açıklanan eylemlerinin TCK’nin 158/1-e maddesinde düzenlenen zincirleme şekilde kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, bunun yanında TCK’nin 204/2. maddesinde düzenlenen suçtan cezalandırılabilmeleri için sanık ...’ın düzenlemekle görevli olduğu ve sahteliği kabul edilen posta tevdi listesi asıllarının iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinin hakime ve mahkemeye ait bir husus olması nedeniyle huzurda incelenmesi, yapılan gözlemin zapta geçirilmesi, bu durumun gerekçeli kararda tartışılması, şayet iğfal kabiliyeti var ise kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği, aksi halde PTT hesabına para aktarımına ilişkin müzekkereleri imzalama yetkisinin bulunmaması da nazara alındığında aynı Kanun’un 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede zincirleme sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, ayrıca TCK’nin 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve kamu görevlisi tarafından işlenebilen zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarına iştirak eden diğer kişilerin ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri de dikkate alınmadan, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... (...) haklarında suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ise;
    Sanık ...’nın suçtan elde ettiği paraların değerlendirilmesi amacıyla banka üzerinden işleme koymadan gerek kendisi gerekse diğer sanıklar adına edindiği veya soruşturmaya başlanılmasından sonra bu kişiler adına devir işlemlerine tabi tuttuğu mallara ilişkin yapılan eylemlerin suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunu oluşturduğu kabulüyle mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından dosyanın konunun uzmanı tarafsız bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, söz konusu mal varlıklarının edinilme tarihleri ile suçtan elde edildiği iddia edilen para ve diğer menfaatlerin temin edilme tarihleri karşılaştırılarak aralarında bir illiyet bağı kurulup kurulamayacağı konularında ayrıntılı görüş sorulup rapor alınmadan, ayrıca dava konusu mal varlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizleyerek meşru bir yolla elde edildikleri konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla “hangi işleme tabi tutup” aklama suçunu işledikleri, suçtan elde edilen paralar ve malların edinilme tarihleri gösterilmek suretiyle mal varlığı hareketleri arasında somut ilişkinin nasıl kurulduğu da karar yerinde açıklanmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde kararlar verilmesi,
    Kabule göre de;
    Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan dolayı sanık ... hakkında temel hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, aynı gerekçelerle hapis cezası yanında tayin edilen adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırın üstünde belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
    Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete'nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nin 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Zimmet ve sahtecilik suçlarını TCK'nin 53/1-a madde-fıkra-bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanarak işledikleri kabul edilen sanıklar Gökhan ve Tahir haklarında 53/5. maddesi uyarınca "cezasının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına" karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
    5237 sayılı TCK’nin 55. maddesi gereğince kazanç müsaderesinin ancak suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların suçun mağduruna iade edilememesi halinde mümkün olduğu gözetilmeyerek sanık ...’in suçtan elde ettiği kabul edilen banka hesaplarındaki paraların müsaderesine karar verilmesi,
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 27/09/2011 tarihli ve 2011/3-167-2011/194 E.-K. sayılı Kararında da açıklandığı üzere; sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında katılan kendisini vekille temsil ettirdiğinde, vekil duruşmalara katılmasa dahi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca zimmet suçundan doğrudan zarar gören katılan Hazine lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olmasına rağmen sadece dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
    Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan PTT Genel Müdürlüğünün usule aykırı olarak katılanlığına hükmedilerek lehine vekalet ücreti verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafileri, sanıklar ..., ... ve ... (...) ile katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanıkların ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 16/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara