Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/8120 Esas 2014/11782 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8120
Karar No: 2014/11782
Karar Tarihi: 26.06.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/8120 Esas 2014/11782 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı kredi şirketi tarafından davalılarla yapılan sözleşmeye dayalı olan icra takibi durdurulmuştu. Davacı, itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatını talep etmişti. Davalılar ise icra takibinde borçlarında herhangi bir hata olmadığını iddia etmişlerdi. Mahkeme, davacının taleplerinin kısmen kabul edilmesine karar verdi. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki olması nedeniyle Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, hükümden caydı ve sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verdi. Kararda, HUMK’un 381. ve 388. maddeleri ile HMK’nın 294 ve 297. maddelerine atıfta bulunuldu. Bu maddeler, hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki bir çelişki söz konusu olduğunda, hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir.
19. Hukuk Dairesi         2014/8120 E.  ,  2014/11782 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 05/12/2013
    NUMARASI : 2013/27-2013/217

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalılar aleyhine genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkillerini icra takibinde esas borca ilişkin hiçbir itiraz ileri sürmediğini, reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranlarının daha düşük olduğu belirtildiği halde hangi tür ve hangi oranda faizin uygulanması gerektiğinin açıklanmadığını, takip dayanağı sözleşmeyi incelemeden gerek imzalar gerek faiz oranları gerekse yetkiye ilişkin herhangi bir itirazı net biçimde ileri süremediklerini, davacının icra müdürlüğünün işlemlerine karşı şikâyet yolu ile icra hukuk mahkemesine başvurarak takibin devamı yönünde karar alması gerekirken hukuki yararı olmadığı halde bu davayı açtığını, esas borca herhangi bir itirazın olmaması nedeniyle icra inkar tazminatının koşulları oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı yanın itirazının asıl alacağı kapsamadığı, itirazın faiz ile ferilerine ilişkin olduğu, faiz yönünden uygulanan cari faiz oranının esas alınacağı, bunun da mevcut sözleşmeye ve bilirkişi raporuna göre yılık %15,24 olduğu, temerrüt faizinin bunun iki katı uygulanması halinde ancak yıllık %30,48 olacağı, alacaklının takipte faiz ve BSMV tutarı olarak toplam 287.547,70-TL talepte bulunduğu, mahkemece saptanan faiz ve BSMV toplamının ise 100.816-TL olduğu, takipte alacaklı yanca fazla talep edilen 186.731,70-TL nin %20 si oranında alacaklı yanın kötü niyet tazminatına, işlemiş faize tümden itiraz edilmiş olmakla BSMV ile birlikte toplam 100.816-TL"nin %20 si oranında davalı yanın icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği ancak, hükmün 5. Maddesinde bu miktarların sehven yanlış yazılmış olduğu, davacı ve davalı yanında tamamen ters yazıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve takibin toplam 9.263.773,62-TL üzerinden takip yapılmasına ve takipten sonra asıl alacağa yıllık %30,48 temerrüt faizi ve bunun %5 BSMV si uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, -takipte alacaklı yanca fazla talep edilen 186.731,70-TL nin %20 si oranında alacaklı yanın kötü niyet tazminatına, işlemiş faize tümden itiraz edilmiş olmakla BSMV ile birlikte toplam 100.816-TL"nin %20 si oranında davalı yanın icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerekmekte- şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de hüküm fıkrasında -Kabul edilen TOPLAM : 73.663,93-TL nin %20 si oranında davacı yanın 213.883,77-TL nin %20 si oranında davalının İcra İnkar Tazminatı ile Kötü Niyet Tazminatına mahkumiyetine,- karar verilmiş olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA,Bozma nedenine göre de sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara