Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/6645 Esas 2022/9004 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/6645
Karar No: 2022/9004
Karar Tarihi: 06.07.2022

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/6645 Esas 2022/9004 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2018/6645 E.  ,  2022/9004 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Rüşvet alma, rüşvet verme, nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, bu örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme
    HÜKÜM : Sanık ... hakkında zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan ve rüşvet verme suçuna ilişkin eylemlerinin zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabulüyle bu suçtan mahkumiyet, diğer isnatlar yönünden tüm sanıklar hakkında beraat

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
    Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 tarihli ve 2015/5-95 Esas, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere "suçtan zarar görme" kavramının "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılması gerektiği, sanıklara yüklenen özel belgede sahtecilik, rüşvet alma, rüşvet verme, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, bu örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarından CMK'nin 237. maddesine göre doğrudan zarar görmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının katılma hakkının olmadığı ve usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceği anlaşılmakla, vekilinin bu suçlardan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin ve sanık ... müdafin tayin olunan ceza miktarları itibarıyla yasal koşulları bulunmayan ve yasal süresinden sonra da vaki duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317 ve 318. maddeleri uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin O yer Cumhuriyet savcısının sanıklar hakkında verilen tüm beraat ile sanıklardan ... hakkındaki rüşvet verme isnatlarının zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabulüyle bu suçtan verilen mahkumiyet, katılan vekilinin sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen tüm beraat, sanık ... müdafin bu sanık hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talepleri ile sanık ... müdafin vekalet ücretine münhasır temyiz talebi ile sınırlı ve duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    1-Sanıklardan ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ... (...), ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    2-Sanıklardan ... ve ... (...) hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma; ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme; ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme; ..., ... (...), ... ve ... hakkında özel belgede sahtecilik, ... hakkında rüşvet alma; ... ve ... (...) hakkında rüşvet verme; ..., ... ve ... hakkında rüşvete aracılık suçlarından verilen beraat hükümleri ile ... hakkındaki rüşvet verme isnatlarının zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabulüyle bu suçtan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Rüşvet suçunun menfaatin kamu görevlisi tarafından temin edildiği anda tamamlanacağı ancak kamu görevlisinin görevinin ifası ile ilgili bir işi yapması veya yapmamasına bağlı olarak kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması hususunda kamu görevlisiyle iş sahibinin serbest iradeleri ile rızaları uyuşarak rüşvet anlaşması yapılmasının da suçun oluşumu için yeterli olduğu, buna karşılık tüm dosya kapsamına göre rüşvet anlaşmasının her türlü kuşkudan uzak ve kesin bir şekilde ispatlanamadığı nazara alındığında, kamu görevlisi olan sanıklara isnat olunan fiillerin suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nin 257/3. maddesine uyan görevi kötüye kullanma, kamu görevlisi olmayan sanıklara yönelik isnatların ise özgü suç niteliğindeki bu suça TCK'nin 40/2. maddesi uyarınca azmettirme veya yardım etme suçlarını oluşturacağı, ayrıca birleşen 2011/118 Esas sayılı dosya kapsamındaki kamu görevlisi olmayan sanıklara isnat olunan sahte sağlık kurulu raporu düzenlenmesi şeklindeki eylemin TCK'nin 204/1. madde ve fıkra kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu suçlar ile sanıklara yüklenen özel belgede sahtecilik ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, bu örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarının TCK'nin 207/1; 220/2, 6, 7. madde ve fıkralarında öngörülen cezalarının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, TCK'nin 257/3. maddesi kapsamında düzenlenen suç yönünden zamanaşımını kesen son işlem olan 13/11/2012 tarihli mahkumiyet hükmü, sahtecilik suçları yönünden zamanaşımını kesen son işlem olan 29/09/2011, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, bu örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçları açısından ise 20/04/2010 tarihli son sorgu işlemleri ile inceleme günü arasında asli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin TCK'nin 7/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
    3-Sanıklardan ... hakkında zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet, ... hakkında aynı suçtan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    29/01/2010 tarihli ve 2010/15 sayılı iddianamede yer verilen, sanık ... tarafından, tanık ...'ya ithal İsveç kilitli bel kemeri reçete edildiği halde, daha ucuz olan yerli ürün verilip katılan kuruma ithal ürün verilmiş gibi fatura düzenlenerek kurumun 973,84 TL zarara uğratıldığı isnadına ilişkin Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/999 sayılı soruşturma dosyasının ve 12/11/2009 tarihli kolluk fezlekesinde atıfta bulunulan Sosyal Güvenlik Kurumu Teftiş raporunun dosya arasında bulunmadığı nazara alınarak; söz konusu evrakın temini ile bahse konu isnada ilişkin detaylı inceleme yapılması ve sanık ...'in şirketteki statüsünün belirlenmesi sonrasında hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, bu isnada ilişkin herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu, aşamalardaki savunmalarında İktisat Medikal Limited Şirketinin kurucu ortağı olduğunu beyan eden sanık ...'in şirket çalışanı olduğundan bahisle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık ... hakkında Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığının 01/02/2012 tarihli iddianamesi ile açılan kamu davasında Sosyal Güvenlik Kurumuna yönelik 2005-2007 tarihleri arasında işlediği iddia olunan nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine dair Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21/01/2014 tarihli ve 2012/34 Esas, 2014/14 sayılı Kararın Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 11/05/2017 tarihli ve 2015/8513 Esas, 2017/3646 sayılı Kararı ile bozulmasına karar verildiği, temyize konu bu dosyadaki suç tarihinin 2007-2008 yılları, iddianame tarihinin ise 29/01/2010 olması karşısında; sanık hakkında aynı kuruma karşı işlemiş olduğu başkaca bir davanın açılıp açılmadığı da araştırılarak, mümkünse davaların birleştirilmesi, kesinleşmişse onaylı suretlerinin getirtilmesi suretiyle iddianame ve suç tarihlerine göre hukuki kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği, suçun teselsül edip etmediği, zincirleme şekilde işlenmiş olması durumunda mahsup hükümlerinin uygulanma imkanının olup olmadığının karar yerinde tartışılması sonrasında sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    5237 sayılı TCK'nin 158. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde belirtilen nitelikli halde suçtan elde edilen haksız menfaat belli ise TCK'nin 52. madde hükmü de gözetilmek sureti ile haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde temel adli para cezası aynı Kanun'un 61. maddesi uyarınca gün olarak belirlenerek artırım ve indirimler gün üzerinden yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı 52/2. madde hükmü gereğince 20-100 TL arasında takdir edilecek miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği, sanık ...'ın nitelikli dolandırıcılık suçundan elde ettiği menfaatin 37.988,30 TL olduğunun kabul edilmesi, bu miktarın iki katının 75.976,60 TL ve bir gün karşılığının 25,00 TL olarak takdir edilmesi karşısında, temel adli para cezasına esas gün sayısı 2.500 olarak belirlenmek suretiyle eksik ceza tayini,
    Adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanık ... hakkında TCK'nin 58/6-7. madde ve fıkra hükümlerinin uygulanmaması,
    Hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına hükmolunması,
    Mahkumiyet hükmü yönünden Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nin 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Kanuna aykırı, katılan vekilinin, O yer Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek, sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmü açısından kazanılmış ... saklı kalmak kaydıyla, CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 06/07/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara