14. Ceza Dairesi 2011/22322 E. , 2013/898 K.
"İçtihat Metni"
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ..."in yapılan yargılaması sonunda; suçun cinsel taciz olarak kabulüyle mahkûmiyetine dair Kütahya 1. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 09.12.2009 gün ve 2009/361 Esas, 2009/861 Karar sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi;
O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçesinde hakim havalesi bulunmadığından, temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 317. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin sanığın temyiziyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre, sanığın cinsel taciz eylemini zincirleme şekilde işlediği halde, 5237 sayılı TCK.nın 43. maddesine göre cezada artırım yapılmaması aleyhe temyiz olmadığından, gerekçeli kararın mahkeme mührü ile mühürlenmemiş bulunması ise mahallinde ikmali olanaklı görülmüş olduğundan, bu hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olup, manevi zararı kapsamadığı ve olayda da şikâyetçinin dosyaya yansıyan maddi bir zararının bulunmadığı gözetilmeden, 5271 sayılı CMK.nm 231. maddesinde öngörülen diğer koşullar tartışılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olup olmadığına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.