Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/192 Esas 2022/6849 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/192
Karar No: 2022/6849
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/192 Esas 2022/6849 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2022/192 E.  ,  2022/6849 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : MARDİN 1. Ağır Ceza Mahkemesi

    Suçlar : 1- Uyuşturucu madde ticareti
    2- Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma (iftira)
    Hükümler : 1- Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
    2- Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Sanık hakkında "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma" (iftira) suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:
    Tebliğnamede sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına esas alınan eylemin sanığın 04/01/2019 tarihinde işlediği ‘‘hükümlü ve tutuklunun kaçması’’ suçu olduğu belirtilmişse de, sanık hakkında ‘’iftira’’ suçundan verilen 21/03/2012 tarihli 2012/53 esas 2012/53 karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın denetim süresi içerisinde 11/09/2015 suç tarihli ihbar olunan ‘‘uyuşturucu madde ticareti yapma suçu’’ sanığın denetimi ihlal etmesi nedeniyle sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmakla;
    TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişikliğin, infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
    B) Sanık hakkında "Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma " suçundan verilen mahkûmiyet hükmü incelemesinde:
    Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davası üzerine 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesindeki yasal düzenleme dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine sanığın denetim süresi içerisinde “tutuklu veya hükümlünün
    kaçması” suçunu işlediği gerekçesi ile hükmün açıklanarak sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla,
    6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararların CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olduğu, bu itibarla hükmün ancak; ihbara konu suçun "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu olması halinde açıklanabileceği gözetilmeksizin, “tutuklu veya hükümlünün kaçması” suçundan verilen mahkûmiyet hükmü nedeniyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
    2- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    3- Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürenin TCK'nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsup edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    4- TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara