Esas No: 2022/397
Karar No: 2022/3364
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/397 Esas 2022/3364 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/397 E. , 2022/3364 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten yaralama sonucu ölümüne neden olma
HÜKÜM :A-İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarih ve 2016/156 Esas, 2017/197 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında maktulü kasten yaralama sonucu ölümüne neden olma suçundan 5237 sayılı TCK'nin 87/4-2.c, 62, 53. maddeleri uyarınca; 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin kararı,
B-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 03/11/2017 tarih ve 2017/786 Esas, 2017/863 Karar sayılı "İstinaf başvurularının esastan reddine" ilişkin kararı.
TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafi, Katılanlar vekili
TÜRK MİLLETİ ADINA
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 03/11/2017 tarih ve 2017/786 Esas, 2017/863 Karar sayılı kararının, sanık müdafi ve katılanlar vekili tarafından 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya duruşmalı olarak incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının 5 yılın üzerinde olması nedeniyle bölge adliye mahkemesince verilen kararın CMK'nin 286/2-a maddesi gereğince temyize tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 03/11/2017 tarih ve 2017/786 Esas, 2017/863 Karar sayılı “istinaf başvurusunun esastan reddine" dair hükmünün tüm dosya kapsamına göre hukuka uygun olduğu anlaşıldığından; sanık müdafinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü; suç vasfına, meşru savunmaya, meşru savunmada sınırın aşıldığına, eksik incelemeye, katılanlar vekilinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sanığın suç vasfına, kasten adam öldürmeden cezalandırılması gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna dair yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi gereğince, isteme uygun olarak TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 304/1. maddesi gereğince “İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09/05/2022 gününde üye ...'in karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ...’in maktul ...’ı öldürdüğü sübuta eren dosyada yerel mahkemece eylemin TCK 87/4. madde kapsamında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek verilen karar lehe ve aleyhe istinaf edilmiş, BAM Ceza Dairesince yerel mahkeme kararı doğru bulunarak istinaf talebi esastan reddolunmuş BAM kararı da lehe ve aleyhe temyiz olunmuştur. Dairemizce BAM Ceza Dairesinin kararı doğru bulunarak hükmün onanmasına karar verilmiş olup sanığın eyleminin TCK’nin 81, 21/2.maddesi gereği olası kastla adam öldürme suçunu oluşturduğunu düşündüğümden Dairemizin kararına katılmıyorum.
Şöyle ki;
Sanık polis memuru olup DHKPC terör örgütü mensuplarının suç tarihindeki eylemlerinin gerçekleştiği bölgedeki karakolda görevlidir. Olay günü saat: 22.00 den sonra sanığın karakoluna EYP atılacağı ihbarı üzerine zırhlı araçla devriye görevi için çıkılmış ve sokakta eylemlere müdahale edilmeye çalışılmıştır.
Maktulün olay gecesi olayın gerçekleştiği ve yasadışı eylem yapılan mahalleden geçerken polislerin dur ihtarı üzerine korkup kaçtığı, sanığın zırhlı araçtan inerek kaçmakta olan maktulün arkasından ateş ettiği, sırtından vurulan maktulün hayatını kaybettiğinde tereddüt yoktur. Olay yerinde bulunan 1 adet 9 mm boş kovan sanığın silahıyla eşleşmiştir.
Dosyada tartışılmayan ve sübuta eren hususlar şunlardır.
1) Sanık, öldürme olayının olduğu sokağın lambalarla aydınlatılmış olduğunu, yaklaşık 30 metre uzaklıktaki maktulü gördüğünü söylemiş ve kıyafetlerini tarif etmiştir.
2) Maktulün elinde, elbiselerinde veya başka hiçbir yerinde EYP kullandığına dair yapılan araştırmalarda herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.
3) Maktulün GBT kayıtları, adli sicil kaydı araştırıldığında hiçbir terör örgütü kaydına rastlanmamıştır.
4) Dosya kapsamına göre PVSK gereği sanığın silah kullanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
5) Olay yerinde resmi mercilerce alınmış sokağa çıkma yasağı yoktur.
6) Sanık maktulün kendisine EYP atacağını bu nedenle ateş ettiğini söylemiştir, ancak maktulün yanında veya yakınında EYP bulunmamıştır. Sanığın bu beyanını destekler maddi bir delil yoktur.
Dosyaya göre sabit olan bu tespitlerden sonra sanığın eyleminin hangi suçu oluşturduğunu tespit etmek yani eylemi vasıflandırmak gereklidir.
Sanık, polis memuru olup 9 mm çaplı silahı ile kaçmakta olan maktulü etkisiz hale getirmek istemiş ve arkadan yaklaşık 30 metre mesafeden ateş ederek maktulün ölümüne neden olmuştur. Olayın meydana geldiği bölge ve zaman dikkate alındığında DHKPC terör örgütü üyelerinin eylem yapacaklarına dair istihbari duyum alınan yer ve zamandır.
Sanığın maktulü öldürme kastıyla hareket ettiği düşünülemez zira sanıkla maktul arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumet yoktur. Ancak sanık maktulün kaçtığını görmüş (maktulün kıyafetlerini tarif ediyor) kaçmakta olan arkadan maktule doğru ateş etmiştir. Dur ihtarına uymayıp kaçan maktulden sanığın şüphelenmesi makuldür. Ancak kaçarken arkasından ateş eden sanık maktulün vurulabileceğini öngörebilecek konumdadır.
Sanığın kullandığı Sarsılmaz marka görev silahı etkili ve öldürücü nitelikte 9 mm çaplı olup yaklaşık 30 metreden sıkıldığında insanı öldürebilecek niteliktedir. Polis olan sanık bunu bilmektedir.
Sanık ateş ederken taksirle değil kasten tetiği çekmiştir. Sanık savunmasında bunu söylemektedir. Olayda taksirli suç yoktur. (Tedbirsizlik, dikkatsizlik ve meslekte acemilik söz konusu değildir.)
Sanık tetiği çekerken yaralama kastı ile mi yoksa öldürme kastı ile mi hareket etmiştir. Sanığın iç dünyasında oluşan kastını dış dünyaya yansıyan hareketlerinden belirlemek yerleşik Yargıtay uygulamalarındandır. Hayatın genel tecrübeleri de bu konuda önemlidir.
Kullanılan 9 mm çaplı Sarsılmaz marka görev silahının niteliği, yaklaşık 30 metrelik atış mesafesi, hedef alınan vücut bölgesi bir arada dikkate alındığında sanığın yaralama kastı ile hareket ettiği kabul edilemez.
Dairemizce düğünde eğlence için şahsa değil havaya ateş edilip bu mermilerden balkondan, pencereden bakan veya düğünde eğlenenlerden birinin ölümünde dahi olası kastla öldürme suçunun oluştuğu istikrarlı olarak kabul edildiği halde kaçan maktulün arkasından maktulü görerek etkili silahla ve etkili mesafeden ateş ederek maktulün vurulmasında sanığın öngörüsünün maktulün ölebileceğini değilde yaralanabileceğine dair olduğu kabul edilemez. (Düğünde havaya ateş edilmesi sırasında meydana gelen ölüm ve yaralama olaylarında eylemin Bilinçli taksirle işlendiği ancak ceza adaletini sağlamak için hem temel cezanın hem de TCK 22/3. maddedeki bilinçli taksir artırımının azamiye yakın oranda teşdiden verilmesi gerektiği tarafımızdan ilgili kararlarda karşı oy olarak kullanılmaktadır.)
Bahsedilen deliller ve gerekçelerle sanığın kaçan maktulü vurabileceğini öngördüğü (istemediği) buna rağmen eyleminden vazgeçmeyip neticeyi kabullendiği/umursamadığı ve maktule doğru ateş ederek sırtından vurup ölümüne neden olduğu olayda sanığın olası kastla hareket ettiğini düşünmekteyiz.
Polis olan sanığın 9 mm çapındaki tabanca ile kendi beyanına göre 30 metre mesafeden kaçtığını gördüğü maktule ateş ederken yaralanabileceğini değil ölebileceğini öngördüğü hususunda hiçbir tereddüt olmayacağını düşünmekteyiz.
Yargıtay CGK’nin 2011/1-840 E ve 2021/214 K. sayılı kararındaki Yerel mahkemece TCK 87/4. md. gereği hüküm kurulurken referans alınan benzer olayda da, 13 yıllık polis olan sanığın 9 mm çapındaki tabanca ile 4-5 metrelik mesafeden kaçmaya çalışan maktulün bel üstüne ateş ederken maktulün yaralanabileceğini öngördüğünün kabul edilmesi hayatın gerçekleri ile örtüşmemektedir. Doğru olan sanık polisin 4-5 metreden 9 mm. silahı ile bel üstüne ateş ettiği, maktulün ölebileceğini öngörmesidir. Ceza Genel Kurulunun ilgili kararı da bu anlamda hayatın olağan akışına uymamakta olup karara dayanak yapılamayacağı kanaatindeyim.
Tüm bu belirtilen gerekçelerle sanık hakkında olası kastla adam öldürme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği kanaati ile Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
09/05/2022 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... Alper Saylan'ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ..., katılan ... vekili Avukat ...'in yokluklarında 12/05/2022 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.