Esas No: 2022/290
Karar No: 2022/7806
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/290 Esas 2022/7806 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/290 E. , 2022/7806 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : İZMİR 25. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın eylemi nedeniyle İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/07/2008 tarihli 2008/190 esas 2008/960 karar sayılı ilamı ile hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte verilen 12 ay 5 gün hapis cezasının 15/07/2008 tarihinde kesinleştiği, sanığın yükümlülüklerine uymaması üzerine 12 ay 5 gün hapis cezasının aynen infazı yerine 30/06/2009 tarihli kararla yeniden hüküm kurularak sanığın neticeten 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek hükmün açıklanmasının geriye bırakıldığı, 12/03/2015 tarihli kararla açıklanan hükmün zuhulen Dairemizin 15/01/2020 tarihli 2019/3873 esas 2020/255 sayılı kararı ile bozulmasına karar verildiği ancak oluşan durumun “hukuki güvenlik” ve “belirlilik” ilkeleri gereği sanığın lehine olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleştiği 15/07/2008 tarihi ile tedbirin gereklerine uymama nedeniyle mahkemenin tensip tarihi olan 05/05/2009 tarihi arasındaki süre ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 08/07/2009 tarihi ile HAGB'nin ihlali niteliğindeki eylemin gerçekleştiği tarih olan 19/08/2012 tarihi arasında zamanaşımı süresinin durduğu, durma süreleri eklendiğinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Dairemizin 15/01/2020 tarihli bozma ilamından sonra yapılan yargılamada, bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulması için sanığa davetiye tebliğ edilmeden, CMK'nın 307/2. maddesi ve CMUK.un 326/2. maddesine muhalefet edilmek suretiyle sanığa UYAP’tan SMS ile bildirim yapılması ile yetinilerek yargılamaya devamla hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 14/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.