Esas No: 2022/1864
Karar No: 2022/4479
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1864 Esas 2022/4479 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/1864 E. , 2022/4479 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 07.01.2019 tarihli ve 2018/2431 Esas, 2010/28 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
Ceza yargılamasında adil yargılanma hakkının bir parçası olarak etkin başvuru yolu ve yöntemine verilen önem dikkate alındığında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen; '"Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." şeklindeki düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 13 üncü maddesinde güvence altına alınan etkin başvuru hakkı ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen; "Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir." hükmü ile aynı Kanun'un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasının ilgili bölümünde yer verilen; "Hüküm fıkrasında, ... kanun yollarına başvurma ... olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir." şeklindeki düzenlemeye uygun olarak kararın tebliğinin şeklî değil, faydalı, amacına uygun, hak arama hürriyetini ve etkin başvuru hakkını engellemeyecek biçimde olması gerekmektedir.
Hak arama özgürlüğü ile yakından ilişkili ve emredici vasıftaki bu hükümlere göre sanığa ve kanun yoluna başvuru hakkı olanlara hüküm açıklanırken ve hazır değilseler tebliğ edilen gerekçeli kararda başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresinin bildirilmesi zorunludur. Bu yasal düzenlemelerin ortak amacı bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlamaktır. Çünkü son derece dağınık ve değişken olan mevzuat karşısında insanların hakkını aramakta güçlük çekeceğini değerlendiren kanun koyucu, ilgilisinin, başvurulacak kanun yolu, mercii ve süresini de içerir şekilde karar ve işlemlerden Devlet tarafından haberdar edilmesini hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması ve etkin başvuru hakkı bakımından zorunluluk haline getirmiştir.
5271 sayılı Kanun'da iki dereceli kanun yolu sistemi benimsenmiş olup 291 inci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde temyiz süresi; "Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde ... yapılır;" şeklinde kaleme alınmıştır. Buna göre ilgilisi aleyhine temyiz yoluna başvurmak istediği karara karşı bu kararın tebliği ya da tefhiminden itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe vermek veya tutanağa geçirilmek ve hâkime onaylattırılmak koşuluyla zabıt kâtibine bir beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Ancak 5271 sayılı Kanun'un temyiz yolu için öngördüğü tek koşul, temyiz iradesinin usûlüne uygun şekilde on beş gün içinde açıklanmasından ibaret değildir.
Şöyle ki 5271 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde belirtilen; “Yargıtay … temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.” şeklindeki hüküm karşısında, 5271 sayılı Kanun’un temyiz sisteminde sebeple bağlılık ilkesini kabul ettiği anlaşılmaktadır. O hâlde temyiz dilekçesinde hükmün hukukî yönüne ilişkin temyiz nedenleri de belirtilmelidir.
Nitekim 5271 sayılı Kanun'un "Temyiz gerekçesi" başlıklı 295 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir." şeklindeki düzenleme ile hükmün tefhim ya da tebliğinden itibaren usûlüne uygun şekilde temyiz iradesini açıklayan ilgili, bahse konu dilekçesinde temyiz sebeplerine yer vermemiş ise 5271 sayılı Kanun'un 295 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz nedenlerini belirten dilekçeyi de sunmak durumundadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 17.03.2021 tarihli ve 2019/9.MD-554 Esas, 2021/117 Karar sayılı kararında ayrıntıları izah edildiği üzere; Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 07.01.2019 tarihli ve 2018/2431 Esas, 2010/28 Karar sayılı kararında 5271 sayılı Kanun'un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasında ifade edildiği üzere kanun yolunun, süresinin ve merciin açıkça belirtildiği ancak 5271 sayılı Kanun'un temyiz yolu için benimsediği iki aşamalı süre koşulunun göz ardı edilmesiyle süre konusundaki ihtarın 5271 sayılı Kanun'un 291 inci maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı tutulduğu, sanığa, 5271 sayılı Kanun'un 295 inci maddesinin birinci fıkrasında, temyiz nedenlerini içeren dilekçenin sunulması için öngörülen yedi günlük süre ihtarının bulunmadığı belirlenmiştir.
O hâlde Mahkemece yapılacak iş, kanunî süresi içerisinde usûlüne uygun olarak temyiz iradesini açıkladığı belirlenen sanığa; "5271 sayılı Kanun'un 295 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz nedenlerini bildirir gerekçeli temyiz dilekçesinin sunulması, aksi takdirde temyiz isteminin reddolunacağı" ihtarını içerir tebligat ile Mahkeme kararının tebliğ edilmesi, süresi içinde hükmü gerekçeli olarak temyiz etmesi hâlinde temyiz dilekçesi ve buna ilişkin düzenlenecek olan ek Tebliğname ile birlikte, temyiz isteminde bulunmaması hâlinde ise mevcut hâliyle, incelenmek üzere yeniden Dairemize gönderilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle, 06.06.2022 tarihinde karar verildi.