Esas No: 2014/11868
Karar No: 2014/16476
Karar Tarihi: 18.11.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/11868 Esas 2014/16476 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2014
NUMARASI : 2013/59-2014/85
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı B.. Y.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, Yapı Kredi Bankası İ.. Şubesine ait 1523537 numaralı hesaptan keşide edilen ve keşidecisi müvekkili olarak görünen çekteki imza ve yazıları kabul etmediklerini, zira boş çek yaprağının çalındığını ve daha sonra kimliği belirsiz kişilerce doldurularak bankaya ibraz edildiğini belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve çekin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı L.. Gıda ve Dayanıklı Tük.Malz.San.Tic.Ltd.Şti. vekili, dava konusu çekin davacı ile müvekkili ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı tarafından müvekkiline verildiğini, çekin rıza dışında elden çıkmasının söz konusu olmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Ş.. İlaç San. A.Ş.vekili, müvekkilinin çek arkasındaki ciro silsilesinden de anlaşılacağı üzere, dava konusu çeki L.. Gıda şirketinden ciro yoluyla alan iyiniyetli 3.kişi olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı B.. Y.. vekili, müvekkilinin dava konusu çeki dava dışı S..Tanıtım Ltd.Şti"nden aldığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil durumunda olduğunu, alacağını tahsil edebilmek için keşideci ve cirantalar aleyhine takip başlattığını, verilen ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmasının da doğru olmadığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı dava konusu çekteki imzanın kendisine ait bulunmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, imza incelemesi hususunda Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınması cihetine gidildiği, Adli Tıp Kurumu"nun 23/09/2013 tarihli yazısında birtakım belgelerin tamamlanmasının ve tatbike medar imzaların alınmasının istenildiği, eksik belgelerin tamamlanması ve şirket yetkilisinin imzalarının alınması için davacıya muhtıra çıkartılarak kesin süre verildiği, ancak kesin sürede davacı şirket yetkilisinin hazır edilmediği ve belgelerin tamamlanmadığı, bu haliyle davacının imza inkarına ilişkin iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle, davanın reddine, davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm davalı B.. Y.. vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkeme hükmü dosyada herhangi bir istifa ya da azil belgesi bulunmayan davacı vekillerinden Av. E.. Ö.." e 21.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, bu vekil tarafından davacının vekili olmadığı gerekçesiyle temyiz süresi sona erdikten sonra karar tebligatı mahkemeye iade edilmiş, davacının diğer vekili Av. E.. Ö.. tarafından verilen temyiz dilekçesi ise HUMK"nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 22.05.2014 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK 72/4 maddesinde "Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde kırktan aşağı tayin edilemez" hükmü bulunmaktadır. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı ile davalı B.. Y.. tarafından davacıya karşı yapılan icra takibinin ihtiyati tedbir kararı alınarak durdurulduğu anlaşıldığından, anılan yasa hükmü gereğince bu davalı lehine tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı B.. Y.. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.