Esas No: 2019/2779
Karar No: 2022/13054
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/2779 Esas 2022/13054 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/2779 E. , 2022/13054 K.Özet:
Ceza Dairesi tarafından verilen 2019/2779 E. ve 2022/13054 K. sayılı karar, sahte fatura düzenleme suçundan açılan davalarda hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet ve beraat hükümleri kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Kararda, sanıkların suçun sübutu halinde ise öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması gerektiği belirtilerek, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle değişik 213 sayılı Kanun’un 359 maddesinin 3,4,5 ve 6. fıkra hükümleri ile 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi de gözetilerek sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, sanık ... için ise zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiş ve hak yoksunluklarına hükmedilmemesi sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleriyle ilgili detaylı açıklamalar verilmemiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat
TEMYİZ EDENLER : Sanık ..., katılan vekili
7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 11. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiği gözetilmeden, yoklukta verilen kararın vekil yerine asile tebliğ edilmesi nedeniyle katılan vekilinin öğrenme üzerine 15.07.2015 tarihinde verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek inceleme yapılmıştır.
Sanık ... hakkında 2009, 2010 ve 2011, ... hakkında 2009 yılı için kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin, sanık ... hakkında 2010 ve 2011 yılları için kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyizinin incelenmesinde;
Sanıklar hakkında “2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçundan açılan kamu davalarında; sanık ...’ın savunmasında; diğer sanık ...’in arkadaşı olan ... vasıtasıyla şirkete ortak olduğunu, sanık ... ve ...’un iş yerinde kontör satılacağını söylemelerine rağmen iş yerine gittiğinde kontör satışı yapıldığını görmediğini; sanık ...’in savunma ve temyiz dilekçesinde; şirketin kuruluşunu organize eden asıl kişinin ... olduğunu, bu kişi hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, bu kişinin kendisini kandırdığını, yazı ve imzasını taklit ederek fatura düzenlediğini beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/94201 numaralı soruşturma akıbetinin araştırılması, dava açılmış olması halinde dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, delil olabilecek belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya konulması,
2) Her bir yıl için kanaat oluşturacak sayıda temin edilecek faturaların sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını ve ... ya da ...’e ait olduğunu söylemeleri halinde; ismi bildirilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılmaları, duruşmada çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
3) Adı geçen kişilerin de faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söylemeleri halinde sanıklar ile bu kişilerin temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
4) Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ya da adı geçen kişilere ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Adlarına fatura düzenlenen mükellefler hakkında dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
b) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanıkların bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet ve beraat hükümleri kurulması,
5) Suçun sübutu halinde ise; hükümden sonra 15.04.2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle değişik 213 sayılı Kanun’un 359 maddesinin 3,4,5 ve 6. fıkra hükümleri uyarınca 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
6) Sanık ... için kabule göre de;
a) 5237 sayılı TCK’nin 43/1. maddesine göre bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygullanması gerektiği, sanık ...’in 2010 ve 2011 yıllarında birden fazla sahte fatura düzenlediği kabul edilmesine karşın, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması,
b) Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hak kapsamına girmeyen 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, aleyhe temyiz olmadığından sanık ...’in kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.