Esas No: 2019/5189
Karar No: 2022/1852
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5189 Esas 2022/1852 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2019/5189 E. , 2022/1852 K.Özet:
İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ve Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından istinaf edilerek esastan reddine-kabulu kararının Yargıtay tarafından incelenmesi istenmiş. Davacının UBISTESIN ve UBISTESIN FORTE markalarına tecavüz ettiği iddiasıyla başlatılan davada, İlk Derece Mahkemesi marka hakkına yönelik talep yönünden davanın kabulüne, haksız rekabet iddiaları yönünden davanın reddine karar vermiş. Bölge Adliye Mahkemesi kararında ise, davacının marka hakkına yönelik taleplerinin yanı sıra haksız rekabet teşkil eden davacı eylemine yönelik kısmen kabul kararı vermiştir. Ancak eski kanun düzenlemeleriyle markaların korunmasına yönelik eski içtihatların, yeni kanun düzenlemeleriyle uyumlu olmadığı gerekçesiyle kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kararda, TTK'nın 55/1-a-4 maddesi ve mülga TTK'nın 57/5 maddesi ile markaların korunmasına yönelik mevzuat hükümleri anlatılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 26.01.2017 tarih ve 2015/183 E- 2017/14 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.10.2019 tarih ve 2017/2493 E- 2019/2289 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacıların 002607059 tescil nolu topluluk markası ile 05/03/2002 tarihinden beri tüm Avrupa Birliği üye ülkeleri nezdinde ‘’UBISTESIN’’ markasının ve Türkiye’de ayrıca tescilli ‘’UBISTESIN FORTE’’ markasının sahibi olduğunu, markalarının 05. sınıfta tescilli olduğunu, davalının ‘’BUSTESİN’’ ibareli ürünlerinin davacı marklarına benzediğini, davacı üretiminin 05. sınıfta yer alan malları kapsadığını, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali yaratacağını ayrıca davalının 2013/57343 sayılı ‘’BUSTESİN’’ ibareli marka başvurusunun da davacıların itirazı üzerine reddedildiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminata ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalının müvekkil aleyhine yarattığı marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının "BUSTESİN" ibaresini ihtiva eden ürünlerin üretim ve satışının önlenmesine, her türlü tanıtım malzemesi ve ticari evrakta kullanımının önlenmesine, bastırılmış olan materyal ve benzeri vasıtaların hüküm kesinleştiğinde imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin "BUSTESİN" markasının İngiliz alfabesinde kullanılmayan (İ) harfine yer verdiği ve bu bakımdan ‘’UBISTESIN’’ markasından şekil ve fikir olarak önemli ve ayırt edici özellik taşıdığını, ambalaj olarak farklı geometrilerde sunulduğu, her iki ürünün hedef kitlesinin profesyonel hekim ve sağlık personelinden oluştuğunu, haksız rekabet ileri sürülmesinin mümkün olmadığı haksız açılan davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; ‘’BUSTESİN’’ markasının görsel ve işitsel olarak büyük ölçüde ‘’UBISTESIN’’ markasına benzerlik gösterdiği ve aynı malları kapsadığı, markaların bağlantılı bir kaynaktan geldiğine dair kuvvetli bir izlenim oluştuğu, davalı kullanımının davacının tescilli marka hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının Bustesin ibareli ürünlerinin davacının ‘’UBİSTESİN’’ ve ‘’UBİSTESİN FORTE’’ ibareli tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, haksız rekabete yönelik taleplerin reddine, davalının ‘’BUSTESİN’’ ibareli ürünlerinin satışa sunulmasının önlenmesine, ‘’BUSTESİN’’ ibaresi taşıyan her türlü tanıtım malzemesinin kullanımının önlenmesine karar verilmiş, karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin markaya tecavüzün tespiti, meni ve sonuçlarının ortadan kaldırılması kararının yerinde olduğu, dosya kapsamında davalının ürün ambalajı üzerinde kullandığı, ‘’BUSTESİN’’ marka başvurusunun davacı marka tescilleri nedeniyle reddedildiğine ilişkin TPMK kayıtlarının bulunduğu, bu durumda davalının fiilinin TTK 55/4 maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan haksız rekabet teşkil eden eylemler kapsamında bulunması nedeniyle, haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının ‘’BUSTESİN’’ ibareli ürünlerinin davacının ‘’UBİSTESİN’’ ve ‘’UBİSTESİN FORTE’’ ibareli tescilli marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine, davalının Bustesin ibareli ürünlerinin satışa sunulmasının önlenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyada mevcut delillere ve delillerin Mahkemece usul ve yasaya göre değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekili, müvekkilinin yurt içinde 5. sınıf mallar yönünden tescilli 2005/28120 sayılı “UBISTESIN FORTE”, 2005/43049 sayılı “UBISTESIN” ve 2014/11738 sayılı “UBISTESIN” sayılı markalarına istinaden, davalının “BUSTESIN” ibaresini tescilsiz olarak ilaçlarda kullanmasının müvekkilinin hem marka hakkına tecavüz, hem de 6102 sayılı kanunun 55/1-a-4 maddesi uyarınca (karıştırılma ihtimali) haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men ve önlenmesi taleplerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, marka hakkına yönelik talep yönünden davanın kabulüne, haksız rekabet iddiaları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf isteminin reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, haksız rekabetle ilgili istem yönünden, davalının eyleminin aynı zamanda 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet eylemi niteliğinde olduğu kabul edilerek, hem marka hakkına tecavüzün, hem de haksız rekabetin tespitine, davalının bu “BUSTESIN” ibareli ürünleri üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracı ile internet üzerinden satışa sunulmasının önlenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmiyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, marka hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi.
Bununla birlikte, mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesindeki hüküm, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren mer’i 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun’un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.
Gerçekten de, markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (mülga 556 sayılı Marka KHK) hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, Dairenin bu konudaki eski içtihatlarını sürdürme imkanı kalmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının tescilli markasının benzerinin, tescil kapsamındaki ilaç emtiasında kullanılması şeklindeki davalı eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin gerekçesi yerinde görülmediğinden, hükmün bu kısım yönünden temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.