Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5267 Esas 2022/1947 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5267
Karar No: 2022/1947
Karar Tarihi: 15.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5267 Esas 2022/1947 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5267 E.  ,  2022/1947 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.05.2019 tarih ve 2017/11 E- 2019/502 K. sayılı kararın birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 29.01.2020 tarih ve 2019/1468 E- 2020/251 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile birleşen dosya davalısı Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davacı ile asıl davada davalı şirket arasındaki alım sözleşmesi gereği düzenlenen dört adet fatura karşılığı çeklerin verildiğini, ancak fatura konusu malların istenilen evsafta olmadığından malların 30.09.2016 tarihli iade faturası ile iade edildiğini, verilen çeklerden 20.01.2017 tarihli 165.000.-TL’lik çekin iade edileceği davalı Alsancak şirketince verilen 05.10.2016 tarihli belge ile de sabit olduğu halde iade edilmediğinden bu kez çek hakkında Samsun Asliye Ticaret mahkemesi’nin 2016/1419 D.iş sayılı kararı ile ödeme yasağı alındığını, bu kararın davalı ... şirketine de bildirildiğini, buna rağmen davalı Alsancak Ltd. Şti. tarafından temlik edilen 20.01.2017 keşide tarihli çekin diğer davalı tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak takibe konu edildiğini, ihtirazi kayıtla çek bedelinin ödendiğini, asıl davada davalı şirkete verilen çekin bedelsiz kalması, birleşen davada da 6361 sayılı Yasa'nın 9/2. maddesi gereği bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacağın tahsilinin istenemeyeceğini belirterek asıl davada çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile birleşen davada ihtirazi kayıtla 26.1.2017 tarihinde icra dosyasına ödenen 212.282,61 TL nin ödeme gününden itibaren avans faizi ile istirdadına ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı şirket usule uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, asıl davada davalının fatura ile tevsik ettiği ve 6361 sayılı Kanunun aradığı koşullarla iktisap edilen çek için iyiniyetli takip başlatıldığını, ciro silsilesi düzgün olan çek bedelinin ihtirazi kayıt olmadan ödendiğini, davacıdan tevsik için ayrıca onay alınma zorunluluğunun olmadığını, çek ödeme yasağının çekin iktisap edilmesinden sonra alındığı ve sonrasında davacı tarafından bildirildiğini, 6361 sayılı Yasa'nın 9/3. maddesi gereği davacının şahsi def’ilerini kendilerine karşı ileri süremeyeceğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı şirkete verilen 20.01.2017 vade tarihli 165.000.-TL bedelli çekin davacının 2016 yılı e-yevmiye defterlerinde kayıt altına alındığı, davacı şirket tarafından dava konusu faturalara istinaden gönderilen malların istenilen evsafta olmadığı gerekçesi ile iade faturası ile davalı şirkete iade edildiği ve davalıya vermiş olduğu çeklerin içinde dava konusu 20.01.2017 ödeme tarihli 165.000.-TL çek de dahil olmak üzere iptal ettiği,
    Asıl davada davalının çekin iade edileceğine yönelik düzenlediği belge içeriği ve defter incelemesi neticesinde, davacının dava konusu edilen 20/01/2017 keşide tarihli 165.000.-TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığı,birleşen davada ise, faktoring şirketinin faktoring işlemi ile devraldığı alacak, alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu,faktoring işleminin taraflar arasındaki ilişkiler yönünden 6361 sayılı Yasanın 9/2 ve 6298 sayılı BK'nın 188/1 maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre borçlu faktoring işlemini öğrendiği sırada önceki alacaklısına karşı sahip olduğu def'ileri alacağın faktoring sözleşmesine dayanarak devralmış olan faktoring şirketine karşı da ileri sürülebileceği, bu yasa maddeleri karşılında faktoring işleminin taraflar arasındaki ilişkiler yönünden şahsi def'ilerin ileri sürülmesinde faktoring şirketinin iyi niyetli ya da kötü niyetli olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, davalı ...Ş' nin dava konusu çek ile ilgili olarak çekin kaynağını teşkil eden faturayı teyit etmek maksadıyla 01/12/2016 tarihinde mail gönderdiği, davacı tarafından davalıya 05/12/2016 tarihinde verilen cevapta çekin bedelsiz olduğunu, malların teslim edilmediğini, iade fatura düzenlendiğini bildirdiği, ayrıca davacı tarafça davalıya ihtarname gönderilme suretiyle de çekin bedelsiz olduğunun bildirildiği, davalının çekin bedelsiz olduğunu bildiği halde icra takibi başlattığı, asıl davalı yönünden dava konusu edilen çekten dolayı dava konusu çekin bedelsiz olduğunun tespit edildiği, bedelsizlik definin davalı ...Ş.'ye karşı da ileri sürülebileceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile birleşen davada davacı lehine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
    Karar, birleşen davada davalı vekilince istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılamanın sonucunda, faktoring işleminin tarafları olan müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu arasındaki ilişkiler açısından 6361 sayılı Kanun'un 9/2 ve buna bağlı olarak 6098 sayılı TBK'nın 188/1. maddeleri hükmünün uygulanması gerektiği, 6098 sayılı TBK'nun 188/1 maddesinin ''Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.'' hükmü gereğince, borçlunun malların kararlaştırılan nitelikte olmaması nedeni ile iade edildiği savunmasını temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden davalı tarafça gönderilen malların istenilen nitelikte olmaması nedeni ile iade faturası ile asıl davada davalı şirkete iade edildiği, bu davalıya verilen çeklerin içinde dava konusu çek de dahil davacı tarafından iptal edildiği, bu işlemlerin davacının 2016 yılı yevmiye defterinde kayıt altına alındığı, davacının davalı Alsancak Raf Sis. Elek. Toz. Boyama San. ve Tic. A.Ş.'ne borçlu bulunmadığının belirtildiği, dolayısıyla dava konusu çekin bedelsiz kaldığı, mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Birleşen dava, icra baskısı altında ödenen çek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
    Davanın yasal dayanağı olan İİK 72/7 maddesi, hüküm altına alınan miktar üzerinden tarafların leh veya aleyhine tazminata hükmolunacağına ilişkin bir hüküm içermemektedir.
    Bu halde davacının, bu yöne ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin bu yönden reddi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak birleşen davada davalı tarafa verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden birleşen davada davalıya iadesine, 15/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara