Esas No: 2020/2184
Karar No: 2022/2056
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2184 Esas 2022/2056 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/2184 E. , 2022/2056 K.Özet:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 2020/2184 E. ve 2022/2056 K. sayılı kararı incelenmiş ve Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/108 E.-2018/183 K. sayılı kararının davalı-karşı davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair kararın duruşmalı olarak incelendiği belirtilmiştir. Asıl davada, davacı vekili tüm ortakları kardeş olan bir aile şirketinde faaliyet gösterdiğini ve davalı hissedarın şirketin defter ve kayıtlarını incelemek istediğini, hissesini üçüncü kişilere satma niyetinde olduğunu bildirdiğini ve diğer ortakların telkinlerine rağmen hissesini 3. kişilere devrettiğini ve genel kurulda ortaklığa kabul edilmediği ve haklı sebeple ortaklıktan çıkartılması için dava açılması yönünde karar alındığını belirtmiştir. Kararın sonucunda davacı şirketin hisselerini satın alan kişinin de şirketin ortaklarından birinin oğlu olduğu tespit edilmiş ve hisse devri yapan ortağın, devir işlemi kabul edilmemesi halinde haklı sebeple şirketten çıkma hakkının saklı olduğ
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 07.06.2018 tarih ve 2014/108 E- 2018/183 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.01.2020 tarih ve 2018/2225 E- 2020/6 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü hazır bulunan davacı karşı davalı vekili Av. ... ile davalı karşı davacı vekili Av. ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin tüm ortakları kardeş olan madencilik alanında faaliyette bulunan bir aile şirketi olduğunu, davalı hissedar ...'in şirkete yolladığı ihtarname ile şirketin ticari defter ve kayıtlarını incelemek istediğini, şirketteki hissesini üçüncü kişilere satma niyetinde olduğunu bildirdiğini ve şirketin ticari defter ve kayıtlarını incelediğini, diğer ortakların kendisine hissesini 3 kişilere satmaması, şirket ortaklarına satmasını yönündeki telkinlerine rağmen, davalının bunu kabul etmeyerek hissesini dava dışı ...' a devrettiğini, bunun üzerine yapılan genel kurulda ...' ın ortaklığa kabul edilmediği ve ...' in de haklı sebeple ortaklıktan çıkartılması için dava açılması yönünde karar alındığını, davalı ile ortaklar arasında güven ilişkisi kalmadığını ileri sürerek, davalının ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin hissesinin şirket ortakları tarafından satın alınmak istendiğine dair müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, müvekkilinin hissesini şirket ortaklarından ...'ın oğlu ...'a devrettiğini, devralan ...'ın diğer şirket ortaklarından ikisinin yeğeni olduğu gibi birinin de öz oğlu olduğunu, dolayısıyla şirketin aile şirketi olma özelliğine bir zarar gelmesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin yaptığı devir sözleşmesi ile şirketten çıkma iradesini göstermediğini savunarak, davanın reddini talep etmiş; karşı davada ise davalı şirketin 06/01/2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı taktirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davada davalı şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ortaklardan ... in hissesini ... adlı şahsa devretmek istemesi sonucu şirketin aile şirketi olma özelliğinin zedeleneceği hususu makul neden oluşturacağı, ...'in hissesini devrettiği üçüncü kişiye şirketin mali durumdan bahsetmesinin, hissesini üçüncü kişiye devretmesi taraflar arasındaki güvenin zedelenmesi ve aynı zamanda aile şirketi yapısının da zarar görecek olması durumu haklı neden olarak kabul edileceği, tüm bu hususlar dikkate alındığında, ... ile şirketin diğer ortakları arasında güven ilişkisini zedeleyen sebeplerin bulunduğu, bu sebeplerin ... in haklı sebepler ile şirketten çıkarılması gerektiğinden ...'in şirketteki pay değeri olan 900.177,71 TL ortaklık payının tahsil edilmek sureti ile şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesine; karşı davanın ise reddine karar verilmiş; bu kararı davalı -karşı davacı istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı şirketin hisselerini satın alan ...'ın aslında şirketin ortaklarından ...'ın oğlu, diğer şirket ortaklarının ve davalının öz yeğeni olduğu, bu itibarla, davalı ...'in davacı şirketteki %5 hissesini ortaklar dışında ancak aile içinden ...'a sattığı, bu satış işleminin davacı şirketin aile şirketi olmak özelliğini ortadan kaldırmadığı gibi ortaklar arasındaki güven ilişkisini de zedelemediği, davacı şirketçe, davalının şirketin mali ve içtimai durumunu 3. kişilerle paylaşarak diğer hissedarlarla güven ilişkisini ortadan kaldırdığı, davalının şirketten çıkma iradesini ortaya koyduğu, davalıya ait hisselerin diğer hissedarlar tarafından alınmak istendiği iddia edilmiş ise, bu iddiaları ispatlayacak somut bilgi belgelerin dosyaya sunulmadığı, kaldı ki, hisse devri yapan ortağın yapmış olduğu devir işlemi şirketin ortaklar genel kurulunca kabul edilmemesi halinde ortağın, 6102 sayılı Yasa'nın 595/5. maddesi gereğince, haklı sebeple şirketten çıkma hakkının saklı olduğunun düzenlendiği, başka bir deyişle, bir ortağın şirketteki hisselerini ortak dışı üçüncü kişiye devretmesi halinde ortaklar genel kurulunun bu devir işlemini kabul etmemesi halinde, şirkete haklı sebeple hissesini devreden ortağın şirket ortaklığından çıkartılmasına yönelik bir dava hakkı tanımadığı gerekçesiyle, davalı-karşı davacının asıl davaya yönelik istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılarak, asıl davanın reddine; karşı davaya ilişkin istinaf sebeplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı- karşı davalıdan alınmasına, 17/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.