Esas No: 2021/383
Karar No: 2022/2042
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/383 Esas 2022/2042 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/383 E. , 2022/2042 K.Özet:
Davacı mirasçıları, davalı şirketin yüksek faiz garantisi ve her istenildiğinde geri çekilebileceği sözü vererek birçok ülkede mevduat topladığını ve bu nedenle davacının da 9.600 DM yatırım yaptığını ancak parayı geri alamadığını iddia ederek, 12.147,31 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etti. Mahkeme, davanın zamanaşımına uğradığını gerekçe göstererek, karar vermedi. Ancak, Yargıtay tarafından bozulan kararda, davacı tarafın istemi üzerine 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesine eklenen geçici 4. maddesi uyarınca davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği belirtildi. Bu maddeye göre, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden yapılan pay veya pay adı altında satışlar, ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır ve ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkrada belirtilen şartların sağlanmadığı durumlarda, menfi tespit, tazminat veya alacak davaları açılam
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.10.2020 tarih ve 2018/537 E. - 2020/536 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı mirasçıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 40.415.-TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılar tarafından Almanya başta olmak üzere birçok ülkede yüksek faiz garantisi ve paraların her istediği an geri çekilebileceği sözü verilerek adeta bir banka gibi binlerce insandan cami, kahvehane gibi yerlerde mevduat toplandığı ve bu paralar karşılığında yüksek oranlarda faiz dağıtılacağı vaad edildiğini, müvekkilinin de davalı şirket ve çalışanları tarafından verilen bu garantilere inanarak davalı şirkete 9.600 DM tutarında bir yatırım yaptığını, bu para karşılığında üzerinde 21.Yüzyıl Büyük Anadolu Holding ibaresi bulunan teslim tesellüm belgesi adlı makbuz niteliğinde bir belge verildiğini, müvekkilinin yatırdığı parayı çekmek istediğinde paranın iade edilmediğini, davanın davalı şirket adına yurt dışında yapılan para toplama faaliyetine ilişkin olup bu nedenle milletlerarası niteliğe sahip olduğunu, açılan davanın bir yanı ile haksız fiile dayanan tazminat davası olup MÖHUK. 34/1 maddesi uyarınca Alman Hukuku'nun uygulanması gerektiğini, yürütülen faaliyetler Alman Kanunlarına aykırı olduğunu, Alman Kanunları uyarınca davacının kandırılması sonucu davalıların sebepsiz zenginleştiklerini, davalı şirket ve yetkilileri tarafından yürütülen faaliyetlerin usulsüz olduğu resmi kurumlar tarafından yayınlanan belgeler ile sabit olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu başkanı davalı ...'in de davacının zararından doğrudan doğruya kendi malvarlığı ile sorumlu olduğunu ileri sürerek, 12.147,31 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili ...'e husumet yöneltilemeyeceğini, davacının teslim ve tesellüm belgesi ile pay senetlerini teslim alıp davalı şirkete ortak olduğunu, davacının şirketlerinden hamiline yazılı hisse senedi alıp bu hisse senedi ortaklık pay defterine kaydedildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, yargılama sırasında 05.12.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesine eklenen geçici 4. maddesinin dava konusu ile ilgili olduğu, emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2019/3482 Esas, 2020/1967 Karar sayılı ilamları da dikkate alındığında gerekçesiyle açılan davanın, 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesine eklenen geçici 4. maddesi uyarınca davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yukarıda özetlenen şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Mahkemece anılan düzenlemeye gerekçede yer verilerek karar verilmişse de davalı şirketin ilgili düzenleme kapsamında olup olmadığına dair bir araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 17/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.