Esas No: 2012/16004
Karar No: 2013/1954
Karar Tarihi: 31.01.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/16004 Esas 2013/1954 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalının ürettiği içecek ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığını, ticari ilişkinin devam ettiği dönemde, müvekkili şirkete satılan grup malların hatalı çıktığını, davalı şirketin bu ürünleri iade alacağını müvekkiline bildirdiğini, davalı şirketin bu arada ... Bölgesindeki bazı nihai satış noktalarına başka bayileri tarafından satılmış olan ürünleri bile siz iade alın parasını ödeyin biz bu rakamı size ödeyeceğiz diyerek müvekkiline iade aldırdığını, en son temmuz 2008 tarihinde yapılan toplantıda ürünleri iade alırlarsa müvekkilinin borcu olmadığından bedelini nakit olarak ödemeleri gerektiğini, nakit ödeme imkanlarının olmadığını söyleyerek "siz 1 kamyon mal alın bizde elinizdeki ürünleri iade alalım ve yeni alacağınız mal bedelinden mahsup edelim" diye söylediklerini, müvekkilinin yeniden davalı ile çalışma düşüncesi olmamasına rağmen sırf bu nedenle bir kamyon daha mal almayı kabul ettiğini, müvekkilinin 25/07/2008 tarihinde 19.672,84 TL"lık mal aldığını, iade edilecek ürünler için toplam 8.291,62 TL"lik 9 adet fatura düzenleyerek davalı şirket yetkilisi ..."e teslim ettiğini, ..."in taraflar arasındaki ilişkide davalıyı temsil eden kişi olduğunu, iade faturalarına itiraz edilmediğini, bilahare davalının iade faturası bedellerini alacağından mahsup etmediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 8.319,41 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin merkezinin Niğde olduğunu yetkisizlik kararı verilmesini istediklerini, müvekkilince üretilen ürünlerin hatalı olmasının söz konusu olmadığını, hatalı olduğu iddia edilen ürünlerin davacı yanca dağıtımı yapılmak üzere alınan ve elden çıkarılmayarak yada çıkarılamayarak son kullanma tarihi geçmiş olan ürünler olduğunu, yapılan sözleşmeler gereği distribütörlerin stoklarında kalan ürünlerin iade alınmasının söz konusu olmadığını, şirket elemanlarının da böyle bir taahhüt altına girme yetkilerinin bulunmadığını, davacının iddia ettiği mutabakatın davacının müvekkiline olan 25/07/2008 den önceki döneme tekabül eden 8.479,94 TL lik cari hesap borcunun kapatılmasına ilişkin olduğunu, bununla ilgili davalı şirket çalışanı ..."in davacıyla görüştüğünü, mutabakat sağlanmasına rağmen davacının cari hesap borcunu ödemediğini ve iade faturaları düzenlediğini, bu görüşmede ..."in davacıya yükümlülükleri olmamasına rağmen iyi niyet göstergesi olarak ürünlerin iade alınabileceğini ancak önce cari hesap borcunun ödenmesi gerektiğini söylediğini, ancak bu hususun müvekkili şirketi bağlamayacağını, 25/07/2008 tarihinde davacının 19.672,84 TL tutarında aldığı yeni mal ile birlikte önceki döneme ait 8.479,94 TL bakiye olmak üzere toplamı 27.285,48 TL borcunun bulunduğunu,davacının bu borcu ödemediğini bunun üzerine teminat mektubunun paraya çevrildiğini, iddia edildiği gibi görüşmeler zamanında dahi davacının bakiye borcu olduğundan "şuan bize borcunuz yok" denilmesinin mümkün olmadığını, iade faturalarının hukuken geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, her ne kadar davacı tarafından hatalı çıkan malların iade alınacağının davalı şirket tarafından kabul edildiği ve istenildiği iddia edilmiş ise de kullanma süresi sona ermiş ürünlerin iade alınacağına dair davalıdan sadır olan bir belge ibraz edilmediği, yazılı bir sözleşme de bulunmadığı, faturalara konu malların sadece 378 şişelik kısmının hatalı üretim olduğu, diğerlerinin son kullanım süresi geçmiş olan ürünler olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, yine hatalı ürünlerdeki ayıpların teslim sırasında tespit edilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği, tarafların tacir olduğu ve TTK.nun 20/3. maddesi uyarınca davacının ayıp ihbarını noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektup ya da telgrafla yapması gerektiği, tanıkla ispatının mümkün olmadığı, iade faturalarının davalı çalışanı ... tarafından teslim alınmasının bu malların bedelinin ödeneceğinin davalı yanca kabul edildiği anlamını taşımayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 31.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.