Esas No: 2020/20911
Karar No: 2022/9663
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20911 Esas 2022/9663 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/20911 E. , 2022/9663 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas, 2019/564 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli Serdar Soyugüzel hakkında, 13/09/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 05/10/2017 tarihli ve 2017/11650 soruşturma, 2017/149 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine,aynı Kanun’un 191/3.maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterildiği, ancak itiraz süresinin 15 gün yerine 7 gün olarak yazıldığı, kararın 17/11/2017 tarihinde şüpheliye usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek infazı için Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 10/01/2018 tarihli ve 2018/67 DS sayılı çağrı yazısının tebliği üzerine şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 29/01/2018 tarihinde Uyulması Gereken Kurallar Formu imzalatılarak Rehberlik ve İyileştirme Program Takvimi düzenlendiği, 07/08/2018 tarihli grup/seminer çalışmasının 7. oturumuna katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, 09/08/2018 tarihli uyarı yazısının 16/08/2018 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, 26/12/2018 tarihli seminer çalışmasına katılmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 28/12/2018 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek 01/02/2019 tarihinde Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Erteleme kararı kaldırılarak Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2019 tarihli ve 2017/11650 soruşturma, 2019/862 esas, 2019/741 sayılı iddianamesi ile, Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas, 2019/564 sayılı kararı ile; sanığın denetimi bilerek ihlal etmediğini, grup çalışmasını unuttuğunu, bir gün sonra fark edip gittiğinde denetim dosyasının kapatıldığını beyan etmesi karşısında kasıtlı olarak denetime uymadığına dair dosyada bir delillin mevcut olmadığı, ısrar şartı oluşmadığı gerekçesiyle “davanın durmasına” karar verildiği, kararın itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/10/2017 tarihli ve 2017/11650 soruşturma, 2017/149 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, kamu davası açılmasını takiben yapılan yargılama sonunda, sanığın üzerine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi koşulu gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının durmasına ilişkin Tarsus 1. Asliye Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas ve 2019/564 sayılı kararı kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 191/4. maddesinde yer alan, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklindeki ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 5/1. maddesinde yer alan, "(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır." ve aynı Yönetmeliğin 44. maddesinde yer alan, "(1) Yükümlülüğün yerine getirilmesi için uyulması gereken kurallar ile karara uygun olarak hazırlanan programa ve denetimli serbestlik personelinin bu kapsamdaki uyarı ve çağrılarına uyulmaması yükümlülüğün ihlali sayılır. Yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda vaka sorumlusunun teklifi üzerine yükümlü, komisyon tarafından veya kanunda yazılı hallerde komisyonun önerisi üzerine ilgili hâkim tarafından uyarılır. (2) Uyarı bir yazı ile yükümlüye tebliğ edilir. Gerektiğinde yükümlü, müdürlüğe davet edilerek yükümlülüklerine ilişkin hususlar ve ihlalin sonuçları vaka sorumlusu tarafından kendisine sözlü olarak da açıklanır. Yükümlünün gelmemesi durumunda daha önce yapılmış olan yazılı uyarı yeterli sayılır. (3) Denetimli serbestlik kararlarının infazında, yükümlülüğün bir yıl içerisinde iki defa ihlal edilmesi yükümlülüğe uymamada ısrar etme sayılır. Yükümlünün uyarılmasının ardından bir yıl içerisinde ikinci ihlalin tespit edilmesi halinde infaza son verilerek kayıt kapatılır. (4) Uyarı için yapılan tebligatta, bir yıl içerisinde yeni bir ihlal durumunun tespit edilmesi halinde tekrar bir uyarının yapılmayacağı, dosyanın kapatılarak gereği için mahkemeye gönderileceği yükümlüye ihtar edilir." şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında, somut olayda, 22/01/2018 tarihi itibari ile tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazında uyulması gereken kuralların şüpheliye tebliğ edilerek infazına başlanıldığı, şüphelinin 07/08/2018 tarihindeki grup çalışması programına katılmadığının bildirilmesi üzerine, denetim planına uymadığından bahisle Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce düzenlenen 09/08/2018 tarihli ve 2018/67 DS sayılı uyarı müzekkeresinin 16/08/2018 tarihinde şüphelinin bizzat kendisine elden tebliğ edildiği, uyarı müzekkeresinde bir sonraki ihlalde tekrar uyarı yapılmayarak dosyanın kapatılacağının şüpheliye bildirilmesine rağmen şüphelinin belgelendirilebilir ve geçerli bir mazereti bulunmaksızın 26/12/2018 tarihindeki grup çalışması programına katılmaması üzerine dosyasının kapatılarak Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, böylece şüphelinin denetimli serbestlik kapsamında belirlenen yükümlülüğü ikinci kez ihlâl etmesi sebebiyle bu halin ısrar niteliğinde olduğunun ayrıca grup çalışması programı tarihinde geçerli bir mazeretinin de bulunmadığının anlaşılması karşısında, kamu davasına devamla esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas ve 2019/564 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, 13/09/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 05/10/2017 tarihli ve 2017/11650 soruşturma, 2017/149 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın kesinleşmesini takiben, şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymamakta ısrar etmesi nedeniyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas ve 2019/564 sayılı kararı ile, kamu davasının durmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda, şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiriuygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de, söz konusu karara karşı itiraz yoluna başvuru süresinin 15 gün yerine 7 gün olarak belirtilmek suretiyle şüphelinin yanıltıldığı, Anayasanın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40.maddesindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK'nın 191/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 171,172 ve 173. maddeleri uyarınca, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararda kanun yolu başvuru süresinin şüpheliyi yanıltacak biçimde “7 gün” olarak gösterildiği, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden sözedilemeyeceği, usulsüz olarak verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak erteleme ve denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği,
2-Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlanmasından sonra şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 29/01/2018 tarihinde Uyulması Gereken Kurallar Formu imzalatılarak Rehberlik ve İyileştirme Program Takvimi düzenlendiği, şüphelinin 12/03/2018 ve 02/04/2018 tarihli bireysel görüşmelerine katıldığı, 07/08/2018 tarihli grup/seminer çalışmasının 7.oturumuna katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının 16/08/2018 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin uyarılmasından sonra; vaka sorumlusu ile olan 04/09/2018, 02/10/2018 ve 07/11/2018 tarihli görüşmelerine katıldığı, yine SAMBA grup çalışmasının 04/09/2018 tarihli 8. oturumuna, 18/09/2018 tarihli 9. oturumuna, 02/10/2018 tarihli 10. oturumuna ve 07/11/2018 tarihli seminer çalışmasına katıldığı,
26/12/2018 tarihli seminer çalışmasına katılmaması nedeniyle dosyanın kapatıldığı ve TCK’nın 191/4-a maddesi gereğince yükümlülüklerine uymamakta ısrar etmesi nedeniyle kamu davasının açıldığı dikkate alındığında; şüphelinin uyarılmasından sonra SAMBA grup-seminer çalışmasının 04/09/2018, 18/09/2018 02/10/2018 tarihli 3 ayrı oturumuna, 04/09/2018, 02/10/2018 ve 07/11/2018 tarihli 3 ayrı vaka sorumlusu görüşmesine ve 07/11/2018 tarihli seminer çalışmasına katıldığı, uyarılmasından sonra pekçok kez yükümlülüklerini yerine getirip 26/12/2018 tarihli grup-seminer çalışmasına katılmaması nedeniyle dosyanın kapatıldığı, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı veya yeniden yükümlülük ihlalinde bulunduğu takdirde ısrar şartının gerçekleşeceğinin anlaşılması karşısında ısrar şartının gerçekleşmediği, mahkemenin durma kararının bu gerekçe ile kanuna uygun olduğu,
Sonuş olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle durma kararı sonuç olarak doğru olmakla birlikte kararın gerekçesine yönelik olarak kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiş ve kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle; mahkemece, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiğinden, Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2019/197 esas ve 2019/564 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.