19. Hukuk Dairesi 2012/14155 E. , 2013/1590 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit - ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkillerinin mirasçısı olduğu ..." a ait taşınmaz üzerinde davalı banka lehine 02/04/2001 tarihinde ipotek tesis edilmiş olduğunu, murisin o tarihlerde 68 yaşında ve felçli durumda olmasına rağmen raporunun istenmediğini, ipotek tesisi işlemini vekaleten yapan davadışı ..." ın murisle bir ilişkisinin bulunmadığını, murisin bu kişiye vekaletname vermesinin mümkün olmadığını, bu tarihten sonra murisle düzenlenen kredi sözleşmelerinin de muris tarafından imzalanmadığını, 03/10/2005 tarihli kredi sözleşmesindeki imzanın sahte olduğunu, murisin ölümden geriye 10 yıllık dönemde akıl sağlığının yerinde olmadığını, 14/07/2004 tarihli kredi sözleşmesinin de murise vekaleten oğlu ... tarafından imzalandığını, kredilerin asıl borçlusu olan ..." nin münfesih duruma düştüğünü, murisin borcunun arttırılarak aynı ipotek üzerinden devamına veya yeni sözleşme imzalanmasına ilişkin kabulünün bulunmadığını, davalının ipotek takibini ... İcra Müdürlüğü" nün 2008/15935 takip dosyasından yaptığını ve ipotek bedelinin 70.000-TL olduğunu belirterek, ipoteğin hükümsüz olduğunun ve davalı bankanın alacağının olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıların, taşınmazın eski maliki olan ..." un mirasçıları olduklarını, sözkonusu taşınmazın 31/12/2007 tarihinde davadışı ..." ne ipotekle yükümlü olarak satıldığını, davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davayı esası bakımından da kabul etmediklerini, ipotek işlemine esas vekaletnamenin noter huzurunda tanzim edilen resmi bir evrak olduğunu, müvekkili bankanın vekille olan iç ilişkiyi bilemeyeceğini, murisin kredi sözleşmelerinde kullanılan vekaletnamenin ekinde muris hakkında verilen sağlık raporunun bulunduğunu, ipotek tesisinin ve ipotek için verilen vekaletnamenin ise bu rapor tarihinden de önce olduğunu, ipoteğin sonraki kredileri de kapsayan limit ipoteği olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın 05/01/2011 tarihinde açıldığı ve dava konusu taşınmazın ise 31/12/2007 tarihinde ipotekle yükümlü olarak davadışı ..." ne satılmış olduğu, davanın taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlığa yönelik olması nedeniyle dava tarihi itibariyle taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmayan davacıların ipoteğin kaldırılması istemiyle dava açma hakları olmadığı belirtilerek, davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar ipoteğin fekki talebi yanında murisleri ..."un taraf olduğu banka genel kredi sözleşmeleri nedeniyle girişilen icra takiplerinden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talebinde de bulunmuşlardır. Murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi iştirak halinde olup davacılardan başka mirasçılarının da bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. İştirak halinde mülkiyette iştirakçılardan biri veya birkaçının tek başına dava açması mümkün değildir. Tüm iştirakçilerin birlikte dava açmaları gerekir. Bu husus dava şartlarındandır. Bu durumda mahkemece ... mirasçılarının genel kredi sözleşmelerinden dolayı menfi tespit talebi yönünden dava dışı diğer mirasçıların da davaya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci tayin ettirilerek dava şartı tamamlattırıldıktan sonra menfi tespit talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.