Esas No: 2021/4422
Karar No: 2022/2406
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4422 Esas 2022/2406 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4422 E. , 2022/2406 K.Özet:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin bir davada yapılan inceleme sonucunda, hak düşürücü sürenin başlamadığına dair hükme varmıştır. İhyası istenen şirketin terkin işlemi yapılırken tasfiye memuru bulunmadığı göz önüne alınarak tasfiye memuru atanmaksızın ihyasına karar verilmesi yerine, şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği belirtilmiştir. Temyiz eden davalının sair istekleri reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur. Söz konusu dava TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketlerin ihyasını düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.02.2020 tarih ve 2019/597 E- 2020/155 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.02.2021 tarih ve 2021/32 E- 2021/331 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Antalya 3. İş Mahkemesi'ne 2011/469 Esas sayılı dosyasında kurum işleminin iptali ile emekli maaşının yeniden bağlanması talepli dava açtığını, müvekkilinin işverene Nur Market İnşaat Ticaret Limited Şirketi'nin ...'nden 26/08/2014 tarihinde terkin edilmiş olması nedeniyle mahkemece şirketin tüzel kişiliğinin ihyası için dava açmak üzere süre verildiğini ileri sürerek Nur Market İnşaat Ticaret Limited Şirketi'nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün ilgili işlemi yapmak zorunda olması nedeniyle yasal hasım konumunda olduğunu, davanın kabulü halinde aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmemesi gerektiğini, ayrıca davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ihyası istenen şirketin terkin işlemlerinin usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davanın ihyası istenen şirketin sicilden terkin edildiğini, 16/08/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davanın, TTK'nın geçici 7/15-son maddesi uyarınca sicilden terkin tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; TTK’nın geçici 7/2. maddesinde davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiş olup, bu durumda sicilden terkin tarihinden itibaren hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği halde mahkemece yasanın bu hükmü gözden kaçırılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava dışı şirketin tüzel kişiliğinin ihyası ile şirketi Antalya 3. İş Mahkemesi'nin 2011/469 Esas sayılı dosyasında temsil etmek ve ek tasfiye için şirketin en son temsilcisi ...'ın ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalının sair temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, ihyası istenen şirketin ticaret sicilden terkin edildiği tarih itibarıyle şirket hakkında dava devam ettiğinden şirketin ihyasına karar verilmesi isabetli ise de, ihyası istenen şirketin terkin işlemi yapılırken tasfiye memuru bulunmadığı gözetilerek şirkete tasfiye memuru atanmaksızın ihyasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.